1985 gibi, bir modern dans librettosunun sahnelenmesinin ön
çalışması için, 50 bin sözcüklük Türkçe Sözlük’ü taramış ve 500 civarında duygu
adı listelemiştim.
% 1, şaşırtıcı bir oran olmuştu benim için. Türkçe gibi, soyut ad yaratma sıkıntısı çektiği öne
sürülen bir dil için, oldukça geniş bir hazine bu.
Ek olarak, seks sözcükleri ve onun altkümeleri var. Örneğin zoofili
için, en az 100 hayvan türüyle altküme kurgulanabilir. Keza fetişizmler için de
öyle.
Bir de, ‘kalecinin penaltı anındaki endişesi’ gibi, çok iyi
bilinen ama bir dizi sözcükle ifade edilebilen duygular var. Bunları da,
yalnızca günümüz koşullarında en az 100 tane sayabiliriz.
Ancak, bu duygu adları, gerçek duyguların biyokimyasına
yönelik, yani işin asıl bilgisine yönelik değiller. Yani, ‘annelik sevgisi’
denilen şey, aslında oksitosin hormonu. Erkeğe bile bassanız o hormonu, adam
birden anaçlaşıveriyor, sevgi doluveriyor.
O zamanki çalışmamızda asıl hedef şuydu:
Sahneleme için 5 duyu-dil tanımlanmıştık:
Görsel, işitsel, sözel, kimyasal (duygusal), motor
(devinimsel).
Çalışmadaki yönelim şuydu:
Elde bir libretto varsa, onu 5’li akış çizelgesi üzerinden
hazırlamak ve öylece sahnelemeyi çok kolaylaştırmak ve çeşitlendirmek.
O da şöyle bir sonuç vermişti:
Bunun için bir de duygu ağı çeşitlemeleri hazırlamıştık.
Hangi duygular hangi duyguları izliyor gibisinden, bir zaman serisi
hazırlamıştık.
Yanısıra, birkaç kişi, bazı müzik albümlerini dinleyerek,
spontan ve doğaçlama duygularını kaydetmişti. İlginç bir biçimde, ayın albümü
ikinci kez dinleyişte, farklı bir duygu akış çizelgesi ortaya çıkmıştı.
Sözü şuraya bağlayabiliriz:
Yukarıdaki çizelge, tüm sanat dallarına, altdallarına ve
eserlerine uygulanabilir. Bir tür genel şablondur bu.
O zaman olmayan yeni bir çeşitleme de doğdu artık:
Çapraz medya.
Çapraz medyadaki çapraz duyguların akış çizelgesini ise
henüz çalışmadım. İlginç sonuçlar çıkabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder