1, günümüzden 5.000 yıl önce icat edildi ama 0 yalnızca
1.500 yıl önce icat edildi. Yani 0, 3.500 yıl boyunca yazılmadı, yani yoktu.
Eksi sayılar da ancak 2.500 yıl önce tasarlandı. (Aritmetikteki 1,-1,0 yazma
icadı sırası, üzerinde çalışılması gereken bir konu: Aristo (mantık) – Euclid
(geometri) - Newton (fizik) paradigma eşlenikliği ama bunların tezahür yerzaman
eşleniksizliği de burada gözönünde bulundurulmalı.)
Varlık (1) ve yokluk (0) tanımlı ama 5.000 yıldır felsefe
kitaplarında hala eksi varlık (-1) tanımlı değil.
Var olmayan nesneler için şöyle bir tanım yapılmış:
“A nonexistent object is something that does not exist. Some
examples often cited are: Zeus, Pegasus, Sherlock Holmes, Vulcan, the perpetual
motion machine, the golden mountain, the fountain of youth, the round square,
etc.”
Burada soyut nesneler ile var olmayan nesneler birbirine
özdeş sayılmış ama öyle değil.
Soyut nesneler, insan zihninin tasarladığı nesneler. Ancak
bazı somut nesneler de, örneğin 1 elma’daki 1 gibi, somut ve soyut olabiliyor
aynı anda. Bu da, 1 şeyin aynı anda 2 şey olamayacağı varsayımıyla çelişmiş
oluyor.
20. Yüzyıl’da bunun için puslu / muğlak mantık icat edilmiş,
bazı şeyleri bir şeyden yarım / % 50 olabiliyor. Somut durumlarla da bu
çakışabiliyor: Bir elektron 2 yerden 1’inde % 50 olasılıkla var olabiliyor.
Buradan canlılık konusuna geliyoruz. Canlılık da soyut ve
tasarımsal bir şey. Somut bir şey de olabilir ama burada tartışılan soyut ve
kavramsal yönü.
Bu durumda, bir şeyin aynı anda ve aynı yerde, hem canlı,
hem de cansız olabileceğini ve hatta eksi canlı(lık) olabileceğini, bunun da
olasılık dağılımları olabileceğini söyleyebiliriz.
Burada sorun, tanım kaypaklığı değil, neyi bilmeye
çabaladığımız. Bazan daha az bilme
çabası, daha çok bilme ile sonuçlanabilir.
Var oluşumuzun 3 temel formu olan özdeklilik, canlılık ve
zekalılık, soyut ve tasarımsal şeyler. Onların somut Evren’de karşılıklarını
birebir bulamayabiliriz. O zaman tanımlarımızı yeniden kurarız.
Çıkış şerhi: Canlılığın tasarımsal ve soyut bir şey olması,
bizi idealizme götürmez, yeni sözlüklere ve yeni varlıklara götürür. Canlılığı
yeniden tanımlamaya götürür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder