Perşembe, Şubat 23, 2017

Arslan Yatağı Sokak

Adamın adı Arslan, soyadı Yatağan (bir kılıç türü), yoksa aslanın yattığı yer değil anlamı bu sokağın. Bunu bana, o adamı tanımış, sokakta bir otelde mukim, 90 yaş civarında bir kadın anlatmıştı. Soyulacağından çok korkardı. Bir gün onu bakkala götürmüştüm. Beden ısısı 41 falandı.
O sokak, benim için çok acaip anılar demek.
En baştan şekli bir acaip:
Köşeleri dik açılı 1 W’ye eklenmiş 1 dikdörtgen gibi bir şey.
O sokakta, Kasım 1993 – Mayıs 1997 arasında yaşadım. Bunun 1 yılı veya daha fazlası, içinden bok nehirleri akan bir bodrum katı idi.
Beni oraya, Türkiye’ye ilk gelen bir Ekvador vatandaşı götürdü, iyilik olarak, çünkü ben de ona ülkesine nasıl döneceğine ilişkin yardım arayışı için, küçük bir Beyoğlu turu ile, Brezilya, Meksika, İspanya konsolosluklarında tur atmada yardım etmiştim. Eski İspanyolca konuşan Ladino bir sevgilisi vardı.
O sokakta, yaşamımın en uzun (19 yıl) süren ilişkisinin kadınını da buldum. Sonra, onu da yitirdim.
Evde, Almanya’dan kovulmuş, kronik kriminal bir alamancı da vardı. Benim efemeralarımı çalıp, Tünel’deki cüceye satardı.
5 katlı binanın tamamı müptezelin Allah’ı insanlarla doluydu. Ev bir kilise vakfınındı. 1993 devletin, halkların Beyoğlu’nu yağma zamanıydı. Evin boş kalmaması isteniyordu, kira alamıyorlardı yani.
Yan binada, nedense beni sevmiş olan, 12 dil bilen, Ermeni ve emekli bir papaz otururdu.  ‘Sen onlara uyma evladım’ derdi hep bana.
Alman Hastanesi’nin morgu da, o sokağa açılırdı. Gün yeni yeni ağarırken, ölüleri kimseye çaktırmadan cenaze arabalarına yüklerlerdi.
Roxy de o sokaktaydı, hala orada. Tıkanan kuburlarına vidanjörle bastırdıkları su, bizi bok nehirlerine boğdu. Klozetten 50 santim yukarıya fışkırırdı, gerçekten.
Yine o sokaktaki evde, ilk kez tam yazar oldum. Kasım 1993 gibi, tam bir kitabı aralıksız yazdım. Ondan sonra da, aşağı yukarı tek bir satırını atmam gerekmeyen metinler yazdım hep 24 yıldır.
Oraya gelinceye kadar 1991-1993 arasında ine çıka evsizdim, sonra yine evsiz kaldım.
Ölümler, yaşamlar, yaratılar, faşizmler, engizisyonlar: Palet buydu.
Tüm bu metinler, İnstagram’da o sokağın altyazısı olsun diye.
(23 Şubat 2017)

Hiç yorum yok: