Pazartesi, Şubat 20, 2017

Tayfur Sökmen Olmak ve/ya Olmamak: That is the Question

Güzel bir tarihsel kritik olgu ve dürüstçe bir açıklama olmuş. Açıklama şu:
“Kıbrıs’ın kuzey kesiminin Türkiye’ye ilhakı seçeneğini geçersiz gören Akıncı, Duvar’a yaptığı açıklamalarına ikinci bir Tayfur Sökmen olmayacağını belirtiyor.”
Ancak, bazı tarihsel ayrıntı-bilgi eksiği ve hatası sözkonusu kendisinin. Hatay, bir halk oylamasıyla 1939’da Türkiye’ye katıldı, ilhak ile değil. Uluslararası olarak tanınan bir oylamaydı o ve kabul de edildi. Oysa bugün, Kuzey Kıbrıs, her ne biçimde Türkiye’ye katılırsa, katılsın, red edilecektir.
Artı Türkiye, Nahcıvan ve Acaristan’ın aynı yöndeki isteklerinin kendi red etmiştir hep. Atatürk de, Gümülcineliler’i red etmiştir sağken.
1977’den beridir, Kuzey Kıbrıslı Türkler’in Türkler’i sevmemesini anlarım, çünkü onlardan dinledim öyküyü. Eh, Kıbrıs Çıkartması sırasında bizzat kendimin gözledikleri de etkiliydi zaten (yazamam, vatan haini sayılırım). 2001’de Londra’da 80 bin Kıbrıs türkü olduğu da resmi bilgiydi zaten. 100 bin Kuzey Kıbrıs Türkü dehelendi, TC’den 250 bin imtiyazlı Türk orayı ele geçirdi.
Ancak şu an, Kuzey-Güney Kıbrıs birleşmesi artık mümkün değil, Kuzey istiyor, Güney istemiyor diye değil. Birarada yaşamak diye bir şey kalmadı artık.
Kuzey, o ya da bu tarihte, şu veya öbür biçimde TC’ye katılacak. AB ve ABD için gündem değişiyor artık, Ortadoğu’yu kendi haline bırakacaklar artık, ama 25, ama 35 yıl sonra. Çıkartmadan beridir ise, 43 yıl geçti.
Yanisi şu: 1974’ün asıl Kuzeyliler’i kendi ülkelerinde azınlık kalacaklar.
Bunun da, Sökmen ile hiçbir ilgisi yok.
(20 Şubat 2017)

Hiç yorum yok: