Pazartesi, Şubat 13, 2017

Ölüm Güncesi

Ölüme gidiyorsun ve geri dönüyorsun.
Bu kaçıncı?
24 günlük hastalığımın 5. gününde kim olduğumu unuttum. Bu, bir de 2012 Aralık’ta 12 gün ameliyat sırası beklerken, ameliyat olacağım günün tanında olmuştu.
Kim olduğunu unutmak, bitkisel yaşamdır, komadır, yarı-ölümdür.
2 zevzeğin yüzünden yine kan tükürdüm.
Bu kaçıncı?
Boğulma ve bayılma hissi olacak denli oksijensiz kalmak. Bu da yarı-ölümdür. Beyne ve nöronlara zarar verir. Benimkilere de vermiştir herhalde. Yoksa, böyle ekstremofil-kognitif olmazdım gibi.
Tüm kazandığın yeni bilgiler, Acı’larla, ölümlerle kazanılıyor. Bunun böyle olması absürd ama tüm insan türünün tarihi böyle.
Zihnimde yeni düşünceler oluştu hastalık nedeniyle ve ben ne olduklarını henüz bilmiyorum bile.
Bakış açım değişti.
Biyografimin pozisyon (veya pozisyonsuzluk) noktası değişti.
Yaşlılığım değişti.
Bunda nekrofobimin, kendi ölümlerimi ve çevremde izlediğim artık epeyi sık gördüğüm tanıdık ölümlerini izlerken verdiği navigasyon (veya yolunu yitirme) hissinin ağırlığı var temelde.
Su üzerinde yürümeyi öğrenip, onu bırakmak gibi, yolunu yitirip yitirip bulmak da, taoist bir yöntem.
Akıl Çağı’nın epistemik faşizmine karşıyken, İrrasyonel Çağ’ın abuksamalarına da karşı olmak, devlete karşı bir anarşistken, biten devletin ortamında ayaktakımının sultancık Ali kıran baş kesenliğine karşı olmak gibi.
Büyük İskender’in ölümü Antik Yunan’ı bitirdiğinde neler olduğuyla, ABD 11 Eylül 2001’de global zirvedeyken bitirildiğinde neler olduğu, birbirine benzeşiyor.
İskenderiye Kütüphanesi, Atina’da ve Antik Yunan’da değil, Antik Yunan’ın 2.500 yıl önceki öncülü ve 3-5 uygarlık eşiği geçmişinde kalan, Antik Mısır’da kuruldu.
Ve onu, kendini Antik Yunan’ın uygarlık devamı sayan, çukur-devlet Roma yaktı.
ABD de batarken / batınca, Paris’in New York ve ardından Los Angeles olması gibi, bir sonraki odak belki Rio de Janeiro, belki Bombay olacak. Belki de bilim-sanat-düşün güneşi, uzun bir süre tutulmada kalacak, 200 yıl sürecek akıl batması gibi.
Önce zeka, sonra bilgi, en son da zeka-bilgi eşlenikliği için tüm yaşamımı yıktım, kezlerce öldüm.
Sonra da tarih öldü: Mecaz anlamda: Çürüme, dejenerasyon, barbarlık melezlenmesi, dekadans olarak.
Kabaca biyografimle tarih ve tarihçe arasındaki ters orantı hala sürüyor.
Ancak, ben 24 gün hastayken, TC 2013-2023’ün ve epeyi ötesinin fetret-devri’lenmesi mecazi ölümleri çakıştı bu kez. Keza, Dünya da batıyor, temelde Trump simgesinde.
1960’lar çıkışından 50 yıl sonra 2010’lar inişinin gelmesi, Dewey-1947 bakış açısından bir siklus yalnızca ama kendi biyografim açısından yeis-ötesi verici bir durum.
Önce kötü, sonra iyi şeyler yaşamak idare eder ama önce iyi, sonra kötü şeyler yaşamak, yaşamın ve tarihin seninle alay etmesi gibi. Aynen böyle hissediyorum şu an: Tarih benimle kafa buluyor.
O nedenle, rahatça diyebiliyorum ki 1968’liler ve 1978’liler tarihi öldürdü. Cezaları da; 1988’li, 1998’li, 2008’li ve hatta 2018’li evlatlar oldu: eksi zekalı, eksi bilgili, faşist, engizitör, lümpen küçük burjuva, her daim taşralı, her daim ergen.
1983’ten bu yana 34 yıl geçti. 11 yaş-altını nanay desek, 45 yıl olur. O da 4-5 ölü kuşak olur, yitik kuşak değil, hiç doğmamış / zombi kuşak.
Bedenen öldüm, zihnen öldüm, kültürel ölümden popoyu kurtardım gibi. Eksi zekalı Charlie Gordon olsam bile, kalan zeka-bilgi, bana yeter de artar bile.
Ne ölümlermiş ama: Kafka’nınkini ve Fassbinder’inkini aştı çoktan. Atay’ınkini ise, başlamadan önce bile aşmıştı.
Her zaman merak ederim:
1961-1962 kışında ölümcül hastalanmasaydım, nasıl bir Reha olurdum acaba? Baha gibi mi? Suha gibi mi?
Ya da Gün benimle evlenseydi ne olurdu? 3 çocuk babası, alkolik bir banka müdürü mü?
AFL, BÜ, YTÜ, bedelli askerlik: 4 mucize ama belki 40 felaket.
Eğitimler nedeniyle yaşamımın şans istatistiğini adil buluyordum ama 2010’dan beridir bulmuyorum. 11 yıldır ilaç, hastane, doktor yüzü görmekten kurtulamadım bir türlü. Eşek şakası bir yaşlılığa giriş dönemi oldu benim için.
En büyük hatam ise, nekrofobimin yarıdan çoğunu kendimin yaratması. Akrofobim varken bunu yapmak, en hafif deyimle tedbirsizlik ve kendine zarar. Aslında resmen intihar ama onu geçelim.
Bakalım, bir fobinin geri vitesi olabiliyor muymuş?
Ancak o zaman, huzur dolu 24 yıl daha yaşayabilirim belki.
Ölüm bana bunları öğretti.

Hiç yorum yok: