Pazartesi, Şubat 20, 2017

Fassbinder Aforizması

Geçen gün, lata veya cilalı ahşap değil, düpedüz tomruk, benden büyük bir solcu erkekle tartıştım.
Sanatı küçümsedi, illa ki olmalıymış politik eylemi savundu.
Bu 1968’liler, 19737lüler, 1978’liler hep böyle kaldılar, hiç yontulmadılar. Hiç öğrenmediler. Duyarlılığı, güzelliği, sentimental anti-faşizm’i anlamadılar değil, dinlemediler ve algılayamadılar bile. Sonra da, cenazeye gitmiyorum diye, beni dövmeye kalktılar, kitap okuduğum için taciz ettiler. Mal lan bunlar.
Oysa 1968’li Fassbinder, ‘Sonbaharda Almanya’da, daltaşak ortalıklarda dolanıp, erkek sevgilisini tokatlarken, bu sentimental anti-faşizmi, diğer 1968’lilere tokat üstüne tokat atarak panzehirledi.
Aynı seriden film yapılan birinde gösterildiği üzere, 1968’lilerden olup intihar eden birinin ardından yakılan histerik ağıtlara kulak tıkayıp, ‘erken ölecem lan ben, işim var’ deyip, 70 saatlık film üretip, erken öldü netekim.
Bugün Fassbinder, Birleşik Almanya faşizmini 1980’de gören ve kanıtlayan biri olarak tarihe geçti ama o histerik intiharlı ölünün adını anımsayan yok.
Boş kaldığı noktalar da çoktu:
Terör, internet, 3. Dünyalılar / Alamancılar, vd.
Ancak, ‘Berlin Alexandre Meydanı’, ‘Maria Braun’ ve ‘Lili Marlene’, tam da bugün ve burada faşizmin deşifre edicileri olarak hala ve hep işimize yarıyorlar.
Fassbinder din konusuna girmedi, o nedenle engizisyonu konu’lamadı / anlatı’lamadı. Bir ‘30 Yıl Savaşı’ filmi yapsaydı, bayağı ilginç olurdu, kanısındayım. (Üstelik, galiba hiç tarihi film yapmadı.)
1995’ten 22 yıl sonra 2017’de yeniden Fassbinder referanslarıma geri döndüm. Tam TC’ye göre. Tam alaturka Marlene’lere göre.
Orada, kendisinin oynadığı yan roldekinin, başroldekine repliği muazzamdı:
“Öldürtecen lan kendini salak. Seni bırak, arada biz de geberecez gidecez. Ayağını denk al ve düzel lan bir an önce. Hepimizi gömecen durup dururken”
Neyse ki adam söz dinler ve Marlene’i terkeder.
(20 Şubat 2017)

Hiç yorum yok: