2001’den
beridir, ABD’nin açıkseçik yıkılma başlangıcı ile yeni bir Orta Çağ’a
girdiğimizi imlemiştik. Bu sürecin yinelenen ve yepyeni olguları ortaya çıkageldi.
Bu
olguların bir ikilisi; saçmalayan ve parti-içi mücadelede partiler-arası
mücadeleden daha ağır hasır verilen neo-politika tipi ve yanısıra aşırı şiddet
gösteren polis ve milisleşen siviller oldu. Bu ilk adımda iki diyalektik, yani
kuadralektik, küsurlardan sonra ve limitte poliyalektik olmakta. Toplam
tarihsel edim-değişiklik ise, pratikte sıfır veya epsilon olmakta ki asıl
gösterge bu bizce: anlamsız şiddet (ki ‘anlamlı şiddet’in anlam tanımı da
kaydı).
ABD, bu
polis ve milis şiddeti konusunda en hızlı giden ülke oldu.
Konuyla
ilgili 2016 yapımı 3 belgesel var:
Kule,
çizgifilm belgesel, 1966 yılında bir adamın, 2 saatta 16 kişiyi öldürüp, 36
kişiyi yaralamasını anlatıyor.
Direnme,
polisin yükselen şiddetini anlatıyor ki haberlerden açıkseçik tezler mevcut.
Politikacılar da bunu savunuyor.
Oklahama,
bombacının öyküsü.
ABD
öyküsü üzerinden gidersek:
Herşey
artık açıkseçik ortada. Sayılar, istatistikler, belgeseller, görüntüler.
Bireyler
bireylere, halklar halklara düşman.
Devlet
bireyine, birey devletine düşman.
Bu,
çöküş ve çözülme demek. 2000-2200 demek. Doğrudan gösterge-olgu-kanıt demek.
Çözümlemeyse
çözümleme:
ABD 200
halkı kotayı doldurdu, kota patladı. Bugün ansiklopedilerde ‘ulus’ kavramı,
yalan yanlış tanımlı. Ulus-devlet Fransa 1793 olur, başkası değil, ABD 1950
veya 2017 hiç değil. Ulus, yanardöner-kaleydoskopik bir tanım değildir,
sabittir, sorunu bu sabitliğindedir, ABD’nin çakma ulus kavramının
kaypaklığından dolayı yaşadıkları, ulus olma sorunu değidir, kültürel
sindirimsizliktir yalnızca: ABD kursağına biriktirdiği zehirleri, vd tarihe
kusuyor yalnızca ve tarihi de mahvediyor. Çünkü bu, global bir olgu olmaya
gidiyor.
Ara şerh
not: ABD, IŞİD’den beter işler yaptı. ABD’nin devlet tanımı yaptıklarını
içermedi ama IŞİD’in şeriat tanımı 1.400 yıldır zaten yapılanları içeren bir
tanımda. Yani, bu 3 olgu-film üzerinden gidersek, ABD yaptıklarıyla kendini
yanlışladı, düşmanını doğruladı.
Şimdi
gelelim asıl iç düşmanlığa:
İç
düşmanlık için, illa ki 200 halk gerekmiyor, kardeş kardeşle de iç savaş
yaşayabiliyor, bakınız Habil ve Kabil öyküsü.
ABD,
kendi halklarının yangınına habire benzin döküyor: ırkçılık körükleniyor,
beyazlar silahlandırılıyor, vd.
En
önemlisi şu:
1 ABD’li,
300 küsur milyon ABD’liye düşman duruma evrilebiliyor.
Bunu
anlayabiliyorum, çünkü kendim de içindeyken İstanbul’un bir atom bombası hak
ettiğini düşünenlerdenim.
Sırbistan
1995 sonrasıki olaylar için, tarihte ilk kez toptan mahkum edilecek ilk halk
oluyordu, engellediler. Almanya 1940 zaten öyleydi. Türkiye 1983-2017 de öyle:
Nüfusun en az % 51’i idama mahkum tarih mahkemesinde.
Tarihte
bariz ilkeler vardır:
Önce
mazlum, sonra zalim, sonra yine mazlum.
Affedilirse,
yine yapar, yaptı da, yapıyor da, yapacak da.
Dolayısıyla,
parayla değil, sırayla. AB 1.100 yıl Orta Çağ’da 3 istila dalgasıyla
mahvedildi, sonraki 500 yılda onlar istila dalgasıyla tüm Dünya’yı mahvetti.
Burada
da, ABD 1964-2014 delicesine bir zulümdü. 8-10 milyon sivil ölüden söz
ediyoruz, belki 50 ülkede.
Sonra ne
oldu?
Vietnam
gazileri, kendilerine reva görülen davranışla kafayı yediler ki ilk yalnız kurt
onlardan çıktı gibi.
Artı,
tüketim toplumunun kafayı yedirten temposu da var tabii ki.
Sonuç:
2015’te
350 ABD’li 1.400 ABD’liye öldürdü sivil sivil.
Ancak,
buraya epistemik nakış olarak, 1968-2018 Dünya seri katillik ve seri
teröristlik tarihini de eklemek gerek. Yani, 3. Dünya da aktif ve katil olarak
işin içinde, mazlum veya maktul olarak değil, en azından eli silah tutanlar
öyle.
Dolayısıyla,
nasıl ki 200 devletin 100’ü yanıldıysa, 200 devletin içinde, bu sivil şiddetten
muaf tek bir ülke yok, belki yine 100’ü doğrudan terör ve savaşın içinde.
ABD
böyleydi ama AB durumdan hafif muaftı. 2015-2016 doğrudan muhatap kılındılar.
Tarihte
100 yıl, 80 yıl, 30 yıl savaşları kayıtlı. 1.400 yıllık cihad-haçlı seferi
ikilemi kayıtlı. 500 yıllık sömürge katliamları kayıtlı. Yani yeni bir şey yok pek
sayılır.
Ancak,
durumun artık ABD’yi içeriden bitiren bir aşamaya gelmişliği yeni ve farklı bir
süreç. ABD nüfusu en geç 2050’de beyaz çoğunluğu yitirecek.
Artı, 4
makro global kriz var.
Dolayısıyla,
50 yıllık bir süreç kayıtlıysa, bunun 50 yıl daha süreceğine ilişkin belirtiler
çok güçlü. Bunu kayıt düşmüş olalım buraya. IRA 120 yıldır var, unutmayalım.
Hasan Sabbah 200 yıl sürdü, unutmayalım.
Düşmanımızın
çürümesine gülüp geçemiyoruz, çünkü AKP sivil milisleri artık gazete haberi.
Öykümüz,
bir Şeyh Bedreddin öyküsüdür bundan böyle.
ABD’yi
yalnızca izler ve yazarız.
TC’yi
izler ve yaşarız ama.
(23 Şubat 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder