Cuma, Şubat 24, 2017

Öküz-Hayvan ve Ot-Kafa Çizgisi

Bu çizgiyi Metin Üstündağ yarattı. Kendisi, Leman henüz Limon olarak kurulduğunda bile, kendisi de çizer olmasına karşın, yazıyı çizginin önüne taşıyan mizahi bir çizgi yarattı.
Bu, mizahtan çok hiciv demek. Daha çok argo ve küfür demek. Daha çok lümpenlik demek ki tüm bugünün yaşlı çizerlerinin ağababası olan Gırgır ve Oğuz Aral, lümpen politik çizginin tam simgesiydi.
Öküz-Hayvan, argo ve küfür demek iken; Ot-Kafa, uyuşturucu kültürü demek. Arada çıkıp kapanan Harman ise, hem uyuşturucu kültürü, hem de ortaya 3,5-4,5 karışık demek.
Bu dergilerde giderek daha çok edebiyatçı yazdı, yazıyor ama yazmayacak gibi.
Metinlerde tuhaf bir nostalji, acaip bir hümanizm var. Hissilik dejenere ama herkes kendi yeni kuşak savrulmasında dejenere.
Kimsenin doğruyla ilintisi yok, kimse dediğinin doğruluğunu sınamıyor.
En önemli gerçek bu.
Bu dergilerde, sivil Kürtler’in 1915’te Ermeniler’i katlettiği ve mallarına el koyduğu yoktur örneğin. Bunun esamesi okunmaz. Onun yerine, ezilen Kürtler masalı vardır, best-seller hikayedir bu, yazılacak gerçek olduğunu inkar eden Orhan Pamuk bile bunu yazmıştır.
Bu dergilerde, Mehdi Zana’nın 1983 Ağustos’unda ‘daha çok sivil ölecek’ dediği de yazmaz. Savaşı başlatanların Kürtler olduğu da. TC’nin parçalanması yönünde irade beyanında bulunan neo-liberal yazarların tersine, bu dergilerin yazarlarının metinlerinde bu konu hiç anılmaz.
Kırmançiler’in Zazalar’ın varlığını 100 yıl inkar ettiği veya Yezidiler’e yaptıkları da.
Devlet kuramamanın ve 6 bin yılda bir alfabe edinemenin ve yazıya geçememenin anlamı da.
Onun yerine, slaktivist mazlum edebiyatı vardır.
Tüm sosyolojik konulara yaklaşım da böyle inkar kültücü’dür. Gerçekleri ve geçerlilikleri yok sayar.
Ayrıca, eskiden sosyoloji yerine sanat, densizliği vardı, şimdi sanatçılar sosyoloji bile eyler, densizliği var.
TC’deki 100 halkın adının listesi yok ortada örneğin. Engizisyon adını anamadılar bile hala. İslam Faşizmi değil, İslam engizisyonu olacağına bile ayamadılar henüz. Faşizm-engizisyon eşlenikliği onları 3 paradigma birden aşar zaten.
Ancak, beyinsel zavalıllıklarını renkli don gibi bayrak yapıyor bu dergiler. Hamamdaki deliler gibi, kendi gürültülerini duydukça, koroları çoğalıyor, kalabalıklaşıyor.
Moda olanın, demode olacağını da bilmiyorlar henüz bu her daim ergenler.
Hemen al, hemen al’cı tüketim çizgisinde bu dergiler…

(25 Şubat 2017)

Hiç yorum yok: