Şimdiye
dek, kezlerce yaşam yolumu yitirdim. Ancak bu, geleceğe yönelik olan idi,
geçmişe yönelik olan değil.
Geçmişe
yönelik olan yolumu yitirmem mümkün değil. Yeterince tarih okumuşluğum var. Bu
tarih, gayet anlamlı ve mantıklı işledi, zalimce işledi ama zaten hep öyle olur
genelde. Ayrıca, 9 adam ve 9 dönemlik 1. Cumhuriyet şemam var. 11 yıl oldu onu
çizeli herhalde.
Yanısıra,
gözüm kapalı görmemi sağlayan epistemik-oryentasyon’um var.
İnsanlarda
bunlar yok. O nedenle, geçmişe yönelik yollarını yitirdiler. Beni güldüren bir
ironiyle 60 yıl yaşadılar ama o da 0 çekti.
Şimdi
burada onların duygusal, epistemik, zihinsel, kültürel birçok hatası var. O
kadar çok hataları var ki bu kadar az zarar olması sevindirici aslında.
Öncelikle,
o malum akıl batması var: İnkar kültünün had safhası.
Sonra,
bir şeyler yaşadıklarını ve bildiklerini sanmaları var ama hepsi safsata.
Üstelik yaşam, pratik olarak da onları eksilemiş çoktan.
Çok
basit orta burjuvalar emeklilik ve boş gezme aşamasındalar ama birey
olmadıkları için, bir köşeye çekilip Datça’da sefa sürme yetileri yok, illa ki
sürünün içinde dolanmak durumundalar. İşleriyle ve statüleriyle tanımlılar
çünkü, öz-iç-varlıklarıyla değil.
Bence
asıl sorun ki bu yeni gördüğüm bir şey sayılır, kendi otobiyografilerinin anı
kaydı yok zihinlerinde. Örneğin yaşıtlarım, 1983-2015 seçimlerinde,
referandumları ve yerel seçimleri geç, kaç seçimde hangi partiye oy
verdiklerinin listesini 5 dakikada çıkaramıyorlar belleklerinde.
1983,
1987, 1991, 1995, 1999, 2002, 2007, 2011, 2015 ediyor bunlar. Bu 3 liberal
dönemdeki 3 liberal akım nedeniyle ve artı ara partiler nedeniyle, onların
bugün unuttuğu onlarca parti meclisteydi ve hiç oy vermemezlik etmediklerine
göre, bugün var olmayan partilere oy verdiler ve unuttular demektir, ANAP’tan
başlayarak. Ana akım olarak düşünürsen, ANAP, DYP veya arada DSP / CHP ve en
son da AKP çizgisinde oldular ama oy verdiler ama vermediler. Oy vermeseler
bile, öyle yaşadılar, çünkü para kazandılar o partiler sayesinde. Lümpen
proleterya gibi oyunun satılık olduğunu kendine itiraf edemez küçük-orta
burjuva insanı, ikiyüzlüdür. Arkadaşlarım da öyledirler.
Ne
İstanbul Film Festivali’ni 20 yıl izlediler, ne de popüler kültür ürünü klipleri,
10 yıllık ünlü ve idol Sıla’yı duymamış durumdalar. Yalnızca çalıştılar ve para
kazandılar. Haa, bir de çocuk yaptılar. Ot gibi yaşadılar yani, bildiğimiz
bitkisel yaşam.
Böyle
olunca, en son Ocak 2017 rakı masasında gördüğüm gibi, tın tın ötesi boş
kafalara sahip olmuşlar. Hiçbir konuda bilgileri yok, hiçbir konuda ilgileri
yok, her konuda fikirleri var ama bomboş fikirler.
Birey
olamamışlar, kendilerine boş zaman ayıramamışlar. En acısı, gençken fotoğraf
çekerken, kendi fotoğraf çekmeyi bırakıp, çocuğuna 1 milyon dolarlık sanat
tarihi eğitimi sağlamışlar.
Bu
durumda, yol da yitirilir, herşey de yitirilir. Bir de ölme zamanları geldi. %
1-2 temizlik oranı işlemeye ve yaprak dökümü yaşanmaya başladı. Ölümü de inkar
ediyorlar, yaşamlarının bilançosunu çıkarmayı da.
Böyle
bakınca, bir zamanlar on binde bir olanların bu eksi zekalılığı, yeis verici
ama hoşgörü gösteremezsin onlara, çünkü anormallere ve marjinallere karşı
accaip hoşgörüsüz ve acımasızlar. Anında gömerler onları.
Tarih ve
devlet çözülüyor ve onlar özellikle devlete çok bağlılardı, genelde Ankaralılar
çünkü. Kıblelilerin camisi yamuluyor ve sabit durmayıp bir yerlere doğru,
aslında uçuruma kayıyor, ulusalcıların Ankara’sı yitiyor.
Bunu böyle
açıkça adını koyarak, bugüne dek yazmamıştım hiç.
Böyle
listeleyince, hem acınası, hem öldürülesi bir kültürel moment bu, öyle
görünüyor. Bu, kanser-ötesi bir durum. Kangren-ötesi bir durum. Dekadans bile
değil, o kadar yani.
Yol
yitmesi de bu zaten. Dekadans başka şey. O Fassbinder’inki ve kendisi için
değilse bile, bizim için eksodus yarattı çoktan. Bunlar, yalnızca kaypaklaşıyor
ve belirsizleşiyor, çürümeye bile zamanları yok, diri diri gömülüyorlar.
Hiç
yaşamadan ölme, beyni açılmadan mezara iade. Sözünü ettiğim AFL 1667-1982 mezunu
= 1.500 dahi (IQ > 150) idi.
2 ayrı
internet listesinde bunları izliyorum işte. Yüzlerce veya binlerce sayfa kayıt
ve kanıt var bunun için. Zırvalamadıkları tek bir konu bile yok. En son sigara
içme özgürlüğüne girmişler. Beni pasif içici olarak kanser yapacaklar ve hala
özgürlükten söz ediyorlar. Bu kadar aymazlar yani.
BÜ ise,
yine bir ABD projesi olarak, asıl para kazanma odağı idi. O da, paranın hiçbir
halta yaramadığını kanıtladı. 25-30 yıl boyunca, TC’nin parasızlığının en büyük
sorun olduğunu dinledik. Şimdi ise, en büyük sorunun bolluk olduğunu dinliyoruz
aynı ağızlardan. Üstelik, ‘Bolluk / Plenty / Streep’ filmindeki teorik tabandan
haberleri bile yok.
AFL
dışındaki yabancı dil eğitimli okullardan gelenler, bu haritaya saçak-kırınım
bilgiler kattı. Biz ABD’sel isek, Almancı, Avusturyacı, vd vardı onlarda da.
Robert Kolej ise, AFL’nin İngilizce versiyonu idi ve hep daha üstündü bizden.
Burada
bir not:
Asıl entellektüeller
burjuvalardan çıkar, neo-liberaller de öyle olması gerekirdi. Ancak, bizde bu
azınlık liseleri mezunları, entelektüel olma yoluna girmediler. Neo-liberal
olma, hep feodal kökenlilere kaldı ve bu, ironi-ötesi bir durum yarattı: Köylü
liberal. Taşralı veya taşra-över liberal (Tanıl Bora, Nuri Bilge Ceylan).
Sonra
burada üzerine bir de, hatasıyla göğsünü gere gere övünme öküzlüğü de /
magandalığı da girdi. Zahit Atam, bu taşra filmlerini ballandıra ballandıra bin
sayfa boyunca öven kitaplar yazdı. Asıl varlık oymuş, bana aynen böyle söyledi
bu adam.
Burjuvamız
da, Demir Özlü oldu: 10 yıl bursla sürgün yaşayan adam. Arap kökenli feodal
kırması.
Bu
durumda, Benjamin’in neden İspanya-Fransa sınırında öldürüldüğü de anlaşılır
oluyor, benim neden pişmiş tavuktan beter süründüğüm de.
Kitle,
iktidar seçkinleri ve entellektüeller: Negatif sembiyözdeler olup olacağı.
Yani,
herkes yolunu yitirdi geçmişte. Gelecek de yok. Onu liberaller ipotekledi
zaten.
Ölme şoku
ve travması, pekala panzehir olabiliyormuş bu zehirlenme için.
Yani, bu
orta burjuvaları bir güzel katletmek gerekli. Sağ kalanlar olursa, işe
yarayabilirler belki. Gerisi mezbahaya ve toplama kampına.
Sizi tarih ve halk
mahkemesi adına yokluğa mahkum ettim ey 1950-1975 yaş grubu TC % 1’leri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder