Pazartesi, Şubat 27, 2017

Konya Rum İmparatoru Alaaddin Keykubad

Accaip eğlenceli ve ironik:
Adam kendini böyle sıfatlamış, bizim tarihçilerse bunun yerine, Anadolu Selçuklu Devleti diye bir şey uydurmuşlar.
Bu, onun dönemindeki bir tarihçi tarafından da dilegetirilmiş: Rum imparatoru, demiş ona.
Ancak konunun özü, yanlışlıklar komedyası:
Rum, Roma demek. Keykubad’ın Roma saydığı devlet ise, aslında Bizans. Tamam, Bizans da kendini Roma saydı ama en başta, sonra ve sonlarda değil. Ortalarda ve sonlarda, Ortodoks-Katolik ve Latince-Yunanca ikilemleri ve düşmanlıkları, neredeyse bin yıllık olmuştu. Bizans da, Bizans olmuştu.
Bu yanlışlık silsilesini, Karamanoğlu Mehmet Bey de sürdürüp, sokaklarda Türkçe konuşulmasını emredip, bölgede geleneksel yazı dili alfabesi olan Yunan Alfabesi’ni seçip, tarihe Karamanlıca olarak geçen, en bahtsız melez dillerden birini yarattı. Hikaye yine bitmedi, Hristiyan Gagavuzlar ve Müslüman Kırım Tatarları’nın bir bölümü de, Karadeniz bölgesi Pontus Rumu geleneği nedeniyle olsa gerek, aynı alfabeyi kullandı. Bugün, Karamanlıca-Gagavuzca matbu kitap olduğunu biliyoruz ama gören yok.
Hani, tam da ‘bir deli kuyuya taş atmış…’ öyküsü…
Sonra, ‘kılavuzu karga olanın…’ durumu da var:
Roma tarihe, ABD ile birlikte çukur-devlet olarak geçen ender devletlerden biri. Sanatı, bilimi, düşünü yok. En komiği de, bugün hala kullanılan Roma Hukuku diye bilinen şeyi, Romalılar değil, onu batırmış olan barbarların yazıya dökmüş olması. Tam, vakıa aynı, rivayet muhtelif, durumu. 500-600 yıl süren bir yazısızlık geleneğinden söz ediyoruz.
Bu arada Keykubad, tabii ki Konya değil, Romalılar’ın kullandığı ‘Iconium’ dedi devletine. ‘Iconium’u da, pekala ‘ikoncan’ olarak çevirebiliriz serbest vezinle.
Yani, Keykubad’ın Roma’sı, epeyi ikoncan bir Roma.
Ancak kendisinin bu eksi zekalılığı yanında, epeyi artı zekalı bir davranışı da var:
(Kendi adıyla kurduğu) Alanya’dan Sinop’a, aşağı yukarı her 50 kilometrede bir 25 kervansaray inşa etmişliği. İpek Yolu’nun doğu-batı eksenini herkes bilir ama Azak-Baltık kuzey-güney ticaret eksenini çoğu tarihçi bile bilmez (bizim Ortaylı bilmez ya da inkar eder herhalde). Onu tamamlamış bu yol.
Bu 2 dikey ticari rota, MS 1’de Gotlar’ın, MS 400’de Alanlar’ın, MS 800’de Vikingler’in hegemon ve çıkar sahibi olduğu rotalar.
MS 900 gibi ise bizim Türkler, o İpek Yolu’na hakim olduğunda yalnızca haraç alabildi. Ticaret batıda Norveçliler’in, ortada Museviler’in (yani Hazarlar’ın), doğuda ise (Türkler’in 15 alfabesinden birini onlara hediye eden) Sogdlar’ın elindeydi.
Tarihe böyle alternatif-gayrıresmi (ama çakma veya spekülatif olmayan) bilgilerle bakmak iyi gelir beyinlere. Örümcek ağları temizlenir biraz olsun.
Tuhaf olan şey, Keykubad-Mehmed çizgisindeki Türkçe, Yunan Alfabesi kullanırken, Keykubad’la eşzamanlı Roma’daki Vatikan’da ‘Codex Cumanicus’ta tarihte ilk kez olarak Latin Alfabesi ile Türkçe kullanılır. Bugün okursunuz o belgeyi ve aşağı yukarı anlarsınız.
Tabii bunda temel pay, bizim 550 Göktürkler’inin kardeş kardeş kafasını ezdiği veya batıya postaladığı epeyi Türkik halkın, daha Göktürkler zamanında Hristiyan olmuşluğu gerçeğindedir.
Türkler; 160 devlet kurup batırıp, 10 küsur din kullanıp, 15 alfabe kullanıp, tarihin tüm yanlışlarını yapmak ister bir gelenek çizgisinde yer alan bir acaip tarihsel vaka. İkinci bir örneği yok.
Dolayısıyla, Keykubad’ın 1 büyük hataya karşı, 1 büyük başarı yakalamışlığı, maçı hiç olmazsa 1-1 bitirmiş ve öyle de kaydetmiş. Gerisi, Cengiz Han 500, Anadolu Beylikleri 0, hezimeti.
(27 Şubat 2017)

Hiç yorum yok: