Salı, Şubat 14, 2017

Reklam Sayılmayabilecek Reklam: Ford ve Mads Mikkelsen

Mikkelsen, tek başına bir oyunculuk ekolü oldu çıktı. Üstelik kendinden önce aynı rolde Anthony Hopkins zirvesi varken, ‘Hannibal’ rolüne öyle bir renk kattı ki dizi fenomen oldu çıktı.
Ford, yeni reklam yüzü olarak onu seçmiş. Kısa bir film yapmış: ‘La Fantome’ / Hayalet. Ford’un yeni modeli, filmde yan rollerden biri kadar küçük bir rolde. Oysa ‘Hire’da başrol, arabanın ve şöförün (Clive Owen) idi.
Kısa filmde Mikkelsen kiralık bir katil. Birini öldürmesi isteniyor. O da, yalnızca Ford arabası var diye kurbanlarını öldürmediği gibi, kendinden sonra gönderilen ikinci katili de bertaraf ediyor. Sonra da, arabayı alıp gidiyor ve geriye bir motorsiklet bırakıyor, artı biri yüzü estetik ameliyatla değiştirilmiş gizli tanık olan çifte, kaçmaları için kendini göstermeden uçak bileti veriyor motosikletin yanında hediye olarak. Belki de arabayı o adreste geri verecek, o belirsiz kalıyor. Ülkeler, İspanya ve Peru bu arada: İroni de burada.
Reklamcılık camiasında film, infialle karşılanmış. Kimse, Ford’un bunu neden yaptığını anlamamış. Oysa basit:
‘Hire’ gibi, ‘A’ da, sinema tarihi müzesinde yerini aldı bile çoktan. Oysa, milyonlarca reklam filminin kaçı sinema tarihine girebilecek ki?
Ford, zaten büyük reklam bütçesine sahip olan bir şirket. Bundan 8 dakikalık kısa bir filme 10 milyon dolar ayırırsa, batmaz, batmadı da.
Bu, yumuşak ötesi bir reklam anlayışı. Reklam filmi kabul edilmeyebilecek bir reklam filmi çekebilme ve çektirebilme cesareti. Mikkelsen’in karizması, o filme ve dolayıısyla o metaya 10 milyon yeni potansiyel müşteri kattı bile çoktan.
Bu, ‘al lan, hemen al lan, kerizlen bak lan’ günümüz reklam anlayışının çok ötesinde olduğu için, dunkof günümüz reklamcıları bunu kavrayamamışlar.
(15 Şubat 2017)

Hiç yorum yok: