Bilgisayar
oyununun tematiği:
“Örneğin
karakter, tecavüze uğrayan bir kadını kurtarınca, bir kahramana dönüşmez.
Kurtarma eyleminin sonunda bir ödül kazanacağına dair herhangi bir ileti de
bulamaz. Buna karşılık, sessiz kalıp sığınağına güvenli şekilde döndüğü zaman
da, oyun tarafından cezalandırılmaz. Karakterin ruhsal durumu gerilemeye,
hareketleri yavaşlamaya ve bazen durmaya başlar. Ruhsal durum memnun, normal,
üzgün, depresif ve parçalanmış gibi derecelere sahiptir. Parçalanmış karakter,
işlevlerini yitirir, toplayıcılık yapamaz, eğer yardım edilmezse, intihar
edebilir veya sığınağı terk edebilir. Yapılan seçimler, karakteri bir kahraman
haline getirmediği gibi anlatı düzeyinde onu olduğundan daha kötü bir insan olarak
da temsil etme yoluna gitmez. Bu da, yapılan seçimin sadece anlamsal boyutunu
ortaya koyarak, hem savaş deneyimini gerçekçi bir biçimde aktarmaya hem de
savaş oyunu deneyimine eleştirel bir bakışla yaklaşmaya çağırır. Bu türden etik
seçimler, aynı zamanda hayatta kalma amacına odaklı eylemlilik halini de
sorgulamaya açar. Oyuncu karakterinin öleceğini, hatta onun ölümüne bağlı
olarak sığınakta ilaç bekleyen diğer sivil arkadaşının da hayatını
kaybedebileceğini bilmesine karşın, yaşlı adamın yakarışlarıyla başbaşa kalarak
bir karar vermeye zorlanır. Oyun metni, ona başkasının hayatı pahasına hayatta
kalma seçeneğini verirken, temel amacından uzak ama etik bir eylemde bulunma
şansı da vermiş olur. Böylece This War of Mine oyun deneyiminde sadece
eleştirel bir perspektif açmaz, aynı zamanda klasik hayatta kalma temalı
strateji türünden de farklılaşmaya başlar. Buna karşın This War of Mine’ı daha
militarist bir oynanış ile tamamlamak da mümkündür. Karakterler silah tamir
edebilir, topladıkları çeşitli malzemeler ile patlayıcı üretebilir ve hayatta
kalmak için saldırabilirler.”
(DİJİTAL
OYUNLARDA SAVAŞ ANLATISI VE MUHALİF BİR ÖZNELLİK BİÇİMİ OLARAK “KURBANI
OYNAMAK”: THIS WAR OF MINE, Özge Sayılgan.)
Sivillerin
gözünden yaşanan ve oynanan, artı Bosna Savaşı veireliren göre temellendirilmiş
bir oyun.
Öncelikle:
Oyunun
tüm reklamları ve sinemasal fragmanları melodram modunda. Oysa bu oyun, bildiğimiz
savaş simülasyonu ve siviller için olduğundan dolayı da, tek ve biricik.
Artı,
bazı ayrıntılar:
Oyunun
özetinin alıntılandığı, akademik bir tez olan metnin başlığı geçersiz. Savaşta
siviller kurban değildir, çünkü bazı siviller savaşta harp zengini olurlar,
askerler değil.x
Problem
çözücü ve gerçekten daha gerçek simülasyon olma durumu, makalede / tezde hiç
irdelenmemiş. Oysa alıntı, tam da o konuyla doğrudan ilintili: Kaçmak önce
geliyor, e tabi ortalıkta görünmemek de (çünkü keskin nişancılar var) ki bu da
Türk atasözünün ne denli geçerli olduğunu kanıtlıyor.
Çok
basit: O savaşta yüzlerce sivil, keskin nişancılar tarafından öldürüldü.
Öldürülmeyenler, yaralalanıp veya yaralanmaan sağ kalanlar, bugün hala sağlar,
yani o bilgilere sahipler: Pazar yerinde bir noktadan noktaya, belki de en uzun
ama en sağlam yoldan nasıl gidileceğini öğrenmiş birileri olarak yani.
Savaşan
bir kentte (avcı değil) toplayıcı kültürel mod uygulaması, bence gerçek ve
kurmaca bir yaratıcılık dehası ve birçok başka alana uygulanabilir, çünkü tüm
felaketler birbirine dönüştürülebilen genel denklemlerden oluşurlar. Burada sağ
kalma denklemi, günlük minimum kalori tüketimini edinmek, tehlike
gerettiriyorsa, toplayıcılık beden enerjisini yitirmeyecek kadar uzun süre
saklanmak, bunun için de mümkünse önceden kalori depolama gibi parametrelerden
oluşuyor: Aynen anda dolan ve boşalan bir havuz problemi gibi yani: Havuzun bir
noktadaki az suyu, ölüsün demek.
Burada
ahlak ilkesinden çok, savaş suçu hukuğu ilkesi geçerli. Yani, ölüm cezalı olan
tecavüzün veya talanın kayda geçedse, kurşuna dizilirsin: O zaman da, suç
işleyeceksen, yakalanmadan işleme sınırı geliyor ortaya…
Asıl
önemlisi, metinde anlatılan ahlak ikilemi, aslında bir sağ kalam sorsudur,
yanlış seçimde ölürsün.
Yani, bu
da bir sağ kalma oyunu ama daha gerçekçi bir sağ kalma oyunu ki bu da optimal
bir felaket yönetimi demek.
(5 Eylül 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder