Pazar, Eylül 16, 2018

NEK: Aforizmalar: Uzaycılık ve Öte-Düşünce-Duygular: Kim Stanley Robinson: 2312




Vardığımız noktadaki durumuyla, insanın sanatının, biliminin, düşününün, yeterince duygu-düşünce düzeyi birleşimi yaratamadığını gözlüyoruz. Bunun ötesini yapmak, şimdilik ve epeyidir bilimkurgu roman yazarlarına kalıyor. Hepsine değil ama, Robinson gibilere.
+
Robinson, 1990 / Soğuk Savaş ertesinin gevşemiş politik koşullarında, bilimkurguyu gelecekbilim kılanlardan biri. O kadar ki sanat üzerinden bilimcilerden daha çok bilim yapar, yani gelecekbilicilerden daha iyi simülasyon yapıcı durumuna geliyor.
Eksiği ve hatası şu:
Nicel değişimlerin kendiliğinden nitel değişimler olduğunu hesaba katmıyor ve zamanı 1 milyon yıl yerine, 100 yıl gibi oldukça düşük bir kesre indirgiyor. Onda 0 verimli zaman yok ama uzayıcılık açısından o 1 milyon yılın % 99’u boş tanımlı geçecek. Hala ve yine de, 10 bin yıllık iş, 100 yılda yapılamaz, en azıdna uzaycılıkta yapılamaz.
Dolayısıyla Robinson, ancak ve ancak negasyon ve olmayan ergi / ad absurdum için kullanışlı. Bir de, okuması çok keyif verici.
+
Robinson, ‘2312’ romanında meta-kültürel meta-antropoloji ile, bildiği tüm duygu-düşünce parçalarını paçallıyor ve melezliyor.
Örneğin, benim ‘bilinçli olarak seçilmiş düşünce güçlüğü’ (denklemsizliği, problematiği, belirsizliği, vd) anlamında bildiğim ‘aporia’ya ‘sahte-kuşkulu-soru’ gibi bir anlam yüklemiş. Bu da, Platon’un neden diyalog değil, monolog kullandığını dolaylı olarak açıklamış ama o bunun bilincinde değil gibi.
Ancak bu paçallamalar, gelecektik tüm uzay devlet çeşitlemelerinin şu ya da bu arkaik insan düşünce ve duygu formlarını apartacağı ve paçallayacağı kesin. Sonuçta, Ursula K. Le Guin’in ‘Mülksüzler’deki taoist-anarşizmi var elimizde.
+
Robinson, politikada ve meta-politikada aşırı çuvallıyor. Bu, ‘Mars Üçlemesi’nde de öyle.
Çok fazla ivmelendirme olduğu için formlar yamuluyor onda.
Çok fazla kapitalizmci veya kaçınılamaz-kader-kapitalizm anlayışında. Yani, var olan her ortamı her zaman hegemonların ve güçlülerin yönettiğini sanıyor ve yanılıyor. Pasif katılımı ve görünmez politik gücü bilemiyor, algılayamıyor ve hesaba katamıyor.
Bunu böyle yapınca da, Güneş Sistemi’ndeki tüm dış-Dünya’lar Dünya gibi oluyor onun metinlerinde. Oysa, Asgardia bile, Dünya gibi olmadı, tek kişinin tuhaf bir fantazyası oldu.
Bunun için, İngiltere-ABD (1750-1800) tarihçesine bakmak yeterli.
+
Neksolojik (iç-ara-bağsal) metin kullanımı anlayışı uygun. ‘Hiçi Üçlemesi’nde de öyleydi.
Neksolojik metin kullanımı, hiper-tekst dokumanın ve örmenin bir yolu ama yalnızca bir yolu, tek yolu değil.
Onun da başvurduğu ve kullandığı, metin-parçacıklama da (ve böyelelikle onları NEK’leme de) bir yol.
+
Dolayısıyla, bilimkurgu romanda da, bildiğimiz her türden öte-düşünce metninde de, yeni yazısal (yazınsal değil, sözdilisel) yöntemler gerektiği çok açık. Onunkiler, bunun için dene-yanıl yöntemli (ve yüksek başarı oranlı) örneklemeler.
+
Ancak kendisi, kültürel melezleme ile genetik melezlemeyi birbirine karıştırmış. Genetik melezlemenin kendiliğinden kültürel melezlemeyi getireceğini sanmış naifçe.
Şunu unutmamak gerekli:
İnsan türünün, kendisine yakın tüm primat türlerindeki tüm ailesel, dişisel ve erkeksel davranış tiplemelerinin hepsini, kimi ayrı ayrı, kimi birarada ve içiçe kullanmasının, genetikle ilgisi olmadığını anlamak gerekli.
Ve hiçbiri, diğerinden (evrimsel veya kültürel olarak) daha üstün veya daha kullanışlı değil. Farklı durumlarda biri veya öteki işe yarayabilir ve biri aynı birinci koşulra işe yaramışken, ikincide yaramayibilir. Yani, burada bir kültürel doğaçlama (ve dolayısıyla da dene-yanıl yönteminin bilinçsizce kullanımı) sözkonusu.
+
Buradan da, epeyi bilimkurgu romancının takınaklı olduğu, insanın seks davranışları üzerinde, insan sonrası türün seks davranışlarını çıkarsama konusuna varıyoruz.
‘Triton’, bence atmadığı taşla olmadık kuşu vursa da, bu konuda hala (bildiğim kadarıyla) zirve örnek.
Sorun, aynı insanın yaşamı içinde eşcinsel veya zıtcinsel olması gibi, olmadık seksüel melezlemeleri de doğaçlama yaşayabilmesi: Benim kılıbık-maço ve tekeşlilik-çokeşelilik melezlemelerim gibi: Çoğu notalarını es-sus bastım, ayrı konu.
Diğer bir deyişle, ortalama bir insanın standart biyografisi içine izdüşebilen ama ilk bakışta öte-seks gibi görünen şeyler, aslında insan türünün olağan seksüel-kültürel davranışlarıdır.
Dolayısıyla da, uzaycıların seksüel davranışları, bunlardan epeyi farklı olacaktır.
+
Yine dönersek, meta-kültürel antropolojiye:
Önümüzdeki 500 yıl içindeki (2000-2500 arasındaki), uzaycı davranışları, Dünya ev-gezegeninden çok yalıtık ve hatta katatonik olacaktır gibi. Robinson bunu görememiş.
Böyle olacaktır, çünkü Dünya’dan ve Homo Sapiens’ten eksodus ve kaçış sözkonusudur, onu sürdürme eğilimi değil, en azından ilk 600 yıl (1957-2557 arası ) için…
+
Nokta. Es.
(‘2312’nin ilk 100 sayfasının okunması ertesi notlar.)
(14 Eylül 2018)

Hiç yorum yok: