Cumartesi, Eylül 01, 2018

Post-Metafizik


Tanım:

“post-metaphysical philosophical movements have, among other things:

called into question the substantive conceptions of rationality  (e.g. “a rational person thinks this”) and put forward procedural or  formal conceptions instead (e.g. “a rational person thinks like this”);

replaced foundationalism with fallibilism with regard to valid knowledge and how it may be achieved; cast doubt on the idea that reason should be conceived abstractly  beyond history and the complexities of social life, and have  contextualized or situated reason in actual historical practices;

replaced a focus on individual structures of consciousness with a  concern for pragmatic structures of language and action as part of the  contextualization of reason; and given up philosophy's traditional fixation on theoretical truth and the representational functions of language, to the extent that they also recognize the moral and expressive functions of language as part of the contextualization of reason.”


“Nihai birliğe dönük metafiziksel arayışın en özlü şekilde post-metafiziksel yeniden yapılandırılması girişimine Heidegger’de rastlıyoruz. Geç dönemimin opus magnum’u (şaheseri) olan Beiträge zur Philosophie (Felsefeye Katkılar) kitabında Heidegger, Sokrates öncesi düşünürlerin varlığa (sein) şeylerin saf kavranabilirlikleri ve kolay ulaşılabilir veçheleri olarak yaklaştıkları için, varlığı mecburen kavranabilir ve ulaşılabilir şeylerin birliği olarak tanımlamak durumunda kaldıklarını kaydeder. Yine Heidegger’in tahminine göre, Batı düşüncesi gelecekteki post-metafiziğinin “diğer başlangıçlarında”, var oluşun bu anlamlı birliği altında yatan geçici yapısına geri dönecektir. Birkaç yapısökümcü Heidegger okumasında Derrida, bizzat Heidegger eserinde bulunan birlik ve “toplanma” (Versammlung) hakkındaki belli başlı ifadelere dikkat çeker. Elbette Heidegger’in Sein und Zeit (Varlık ve Zaman) kitabında mesela, birlik ve insani varoluşun yapısındaki bütüncül uyuma, Dasein’a yönelik bir ilgi buluyoruz.”


+

Özetlersek (birinci / İngilizce parça):

Görelik, öznellik, post-metafizik’te pek abartılmış.
Bütün sorun; pozitivizm ve mekanik determinizm tanımlandığında, 1830 tarihli Verhulst kaos denklemi de vardı. Ancak kimse onu kaale almadı, hem de 100 yıl kadar uzun süre. Oysa Feyerabend-Capra üzerinden bu bilgi son 30 yıldır bilim gündeminde. Post-metafizikçiler bu durumda baltayı taşa vurmuş oluyorlar.

Aydınlanma Çağı rasyonalizminin post-neo-liberal dönemde irrasyonalizme vardığını ve bunun da Yeni Orta Çağ demek olduğu da dikkate alınmamış. Bu açıdan, post-metafizik bu Yeni Orta Çağ’ın önsavlarından biri durumuna indirgemiş kendisini.

Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olduğu gibi, her düşünürün de bilgiye yolculuğu ve ulaşması farklı yollardan oluyor. Biri, diğerinden üstün değil, farklı yalnızca.

+

İkinci / Türkçe parça:

Heidegger, post-metafizik olamaz, çünkü bildiğimiz klasik metafizikle hesaplaşır ve onun söylemiyle yazar. Töz olarak da, 19. Yüzyıl zihniyetini taşır.

Onu yorumlayanlar, onu post-metafizikçi sanabilir ama. Heidegger, asal ve kata post-modern olmadı yani. Ötekilerse öyle. Bu durumda da, post-modernizm sonrası post-metafizik, bilginin silinmesi çabası demek oluyor. Bense, kampüsçü ve ansiklopedistim.

Bana göre Heidegger, felsefe tarihindeki 10 temel metafizik tanımından birini yapmıştır. Onun ontizmi / ontikçiliği (ontolojisi değil), değişik bir varlıkçılık içerir. Sartre’ın feci sulu varoluşçuluğu karşılaştır-karşıtlaştır yapınca, bu daha iyi ortaya çıkar.

Sartre, sikindirik bir fransız taşra burjuvasıdır, Heidegger’se Nazizm’e kaymış bir zihnen-prusyalı tözcü. Faşist bile olsa, disiplinli beyni yeğlerim.

+

Üçüncü ve bağımsız yorum:

Bu açıdan bakınca, yani yerzamanımızdan bakınca, bunların hepsi arkaik kalmış tartışmalar.

Epistemoloji, kognitif psikoloji, informatik, Homo Posterus var.

Örnekse, ölümsüzlüğün teknolojik olarak mümkün olduğu kültürel bir ortamda, 50 yıllık yaşama ve biyografiye göre standart tanımlanmış bir varlık geçersizdir.

İkilem şurada:

Tüm felsefeciler hesapça filozof, yani bilgisever ama algıları ve sığaları dar. Günümüz koşullarında tümel bilgi ne olabilir, hiçbir tahayyülleri yok. O nedenle, dar zihinli ve dar dilli kalıyorlar.

Not: Ben, bütünden küçük parça inşası yoluyla, tikel üzerinden tümel bilgi üretiyorum: Holografik fotoğrafın onda birlik parçasndan o fotoğrafın aslını yeniden üretmek gibi.

Geleceğin bilgisine giden yol ve vektör, şimdilik de olsa olsa meta-epistemoloji tarafında, meta-metafizik tarafında değil.

Dolayısıyla post-metafizik, bir agnostizm / bilinemezcilik olmakta. Bu da, Yeni Orta Çağ’severlik demek. Orta Çağ’da olduğu üzere, önce duvarsız yapılan kampüslere, bilgiyi halktan korumak için duvar çekilmesi gibi, her yeni-filozof da, bu Yeni Orta Çağ’da geçmiş filozoflarla arasına duvar çekmeli, diye düşünüyorum. Öyle de eyledim zaten.

(1 Eylül 2018)

Hiç yorum yok: