Tanım:
“post-metaphysical philosophical
movements have, among other things:
called into question the
substantive conceptions of rationality
(e.g. “a rational person thinks this”) and put forward procedural
or formal conceptions instead (e.g. “a
rational person thinks like this”);
replaced foundationalism with
fallibilism with regard to valid knowledge and how it may be achieved; cast
doubt on the idea that reason should be conceived abstractly beyond history and the complexities of social
life, and have contextualized or
situated reason in actual historical practices;
replaced a focus on individual
structures of consciousness with a
concern for pragmatic structures of language and action as part of
the contextualization of reason; and given
up philosophy's traditional fixation on theoretical truth and the
representational functions of language, to the extent that they also recognize
the moral and expressive functions of language as part of the contextualization
of reason.”
“Nihai birliğe dönük metafiziksel
arayışın en özlü şekilde post-metafiziksel yeniden yapılandırılması girişimine
Heidegger’de rastlıyoruz. Geç dönemimin opus magnum’u (şaheseri) olan Beiträge
zur Philosophie (Felsefeye Katkılar) kitabında Heidegger, Sokrates öncesi
düşünürlerin varlığa (sein) şeylerin saf kavranabilirlikleri ve kolay
ulaşılabilir veçheleri olarak yaklaştıkları için, varlığı mecburen kavranabilir
ve ulaşılabilir şeylerin birliği olarak tanımlamak durumunda kaldıklarını
kaydeder. Yine Heidegger’in tahminine göre, Batı düşüncesi gelecekteki
post-metafiziğinin “diğer başlangıçlarında”, var oluşun bu anlamlı birliği
altında yatan geçici yapısına geri dönecektir. Birkaç yapısökümcü Heidegger
okumasında Derrida, bizzat Heidegger eserinde bulunan birlik ve “toplanma”
(Versammlung) hakkındaki belli başlı ifadelere dikkat çeker. Elbette
Heidegger’in Sein und Zeit (Varlık ve Zaman) kitabında mesela, birlik ve insani
varoluşun yapısındaki bütüncül uyuma, Dasein’a yönelik bir ilgi buluyoruz.”
+
Özetlersek (birinci / İngilizce
parça):
Görelik, öznellik, post-metafizik’te
pek abartılmış.
Bütün sorun; pozitivizm ve
mekanik determinizm tanımlandığında, 1830 tarihli Verhulst kaos denklemi de
vardı. Ancak kimse onu kaale almadı, hem de 100 yıl kadar uzun süre. Oysa
Feyerabend-Capra üzerinden bu bilgi son 30 yıldır bilim gündeminde.
Post-metafizikçiler bu durumda baltayı taşa vurmuş oluyorlar.
Aydınlanma Çağı rasyonalizminin post-neo-liberal
dönemde irrasyonalizme vardığını ve bunun da Yeni Orta Çağ demek olduğu da
dikkate alınmamış. Bu açıdan, post-metafizik bu Yeni Orta Çağ’ın önsavlarından
biri durumuna indirgemiş kendisini.
Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı
olduğu gibi, her düşünürün de bilgiye yolculuğu ve ulaşması farklı yollardan
oluyor. Biri, diğerinden üstün değil, farklı yalnızca.
+
İkinci / Türkçe parça:
Heidegger, post-metafizik olamaz,
çünkü bildiğimiz klasik metafizikle hesaplaşır ve onun söylemiyle yazar. Töz
olarak da, 19. Yüzyıl zihniyetini taşır.
Onu yorumlayanlar, onu
post-metafizikçi sanabilir ama. Heidegger, asal ve kata post-modern olmadı
yani. Ötekilerse öyle. Bu durumda da, post-modernizm sonrası post-metafizik, bilginin silinmesi çabası demek oluyor.
Bense, kampüsçü ve ansiklopedistim.
Bana göre Heidegger, felsefe
tarihindeki 10 temel metafizik tanımından birini yapmıştır. Onun ontizmi / ontikçiliği
(ontolojisi değil), değişik bir varlıkçılık içerir. Sartre’ın feci sulu
varoluşçuluğu karşılaştır-karşıtlaştır yapınca, bu daha iyi ortaya çıkar.
Sartre, sikindirik bir fransız
taşra burjuvasıdır, Heidegger’se Nazizm’e kaymış bir zihnen-prusyalı tözcü. Faşist
bile olsa, disiplinli beyni yeğlerim.
+
Üçüncü ve bağımsız yorum:
Bu açıdan bakınca, yani
yerzamanımızdan bakınca, bunların hepsi arkaik kalmış tartışmalar.
Epistemoloji, kognitif psikoloji,
informatik, Homo Posterus var.
Örnekse, ölümsüzlüğün teknolojik
olarak mümkün olduğu kültürel bir ortamda, 50 yıllık yaşama ve biyografiye göre
standart tanımlanmış bir varlık geçersizdir.
İkilem şurada:
Tüm felsefeciler hesapça filozof,
yani bilgisever ama algıları ve sığaları dar. Günümüz koşullarında tümel bilgi ne olabilir, hiçbir tahayyülleri
yok. O nedenle, dar zihinli ve dar dilli kalıyorlar.
Not: Ben, bütünden küçük parça
inşası yoluyla, tikel üzerinden tümel bilgi üretiyorum: Holografik fotoğrafın
onda birlik parçasndan o fotoğrafın aslını yeniden üretmek gibi.
Geleceğin bilgisine giden yol ve
vektör, şimdilik de olsa olsa meta-epistemoloji tarafında, meta-metafizik
tarafında değil.
Dolayısıyla post-metafizik, bir
agnostizm / bilinemezcilik olmakta. Bu da, Yeni
Orta Çağ’severlik demek. Orta Çağ’da olduğu üzere, önce duvarsız yapılan
kampüslere, bilgiyi halktan korumak için duvar çekilmesi gibi, her yeni-filozof
da, bu Yeni Orta Çağ’da geçmiş filozoflarla arasına duvar çekmeli, diye
düşünüyorum. Öyle de eyledim zaten.
(1
Eylül 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder