Az ve
göreli olsa da, sürpriz bir sonuç oldu.
Bu
konuyla ilgili olarak daha önceleri, (Haziran 2015’ten sonra) Türkiye’nin
Kürtler ile savaş(çık)larını, sınırları dışına taşımasının, Akar, Fidan ve
Erdoğan’ı aşan makullukte, hatta zekilikte bir plan olduğunu kezlerce
belirttik.
IŞİD ve
benzeri taifenin Türkiye’ye yararları ve zararları, kullanışlı veya kullanışsız
oldukları, veri eksiklikleri nedeniyle hala belirsiz. Bir de, onlar da değişen
tutumlarda, değişen davranışlarda, değişen sayılarda ve değişen adlarda
mücadele edegeliyorlar sözügeçen sürede.
ABD,
Trump üzerinden kendisini Suriye’de tasfiye etti sayılır.
Rusya
ise, oradaki üslerini güvenceye alma
yolunda tam yol ilerliyor.
Sürpriz
durum şu oldu:
Ypg /
Kürtler ve İran, tam da anlaşma açıklandı açıklanacakken, savaşa
girmeyeceklerini açıkladılar.
Bu, her
2 taraf için de uygunsuz oldu:
ABD,
Ypg’ye desteğini azaltabilir.
Şii
gruplar ise, İran tarafından ihanete uğradıklarını düşünebilir ve hissedebilir.
Türkiye’nin
istediği oldu ama ama istediğinin bu
olmaması gerekirdi veya gerçekte
istediği bu değil.
Buradan
sonrası, hesapça konunun uzmanı Taştekin’in düşüncelerini değillemekle geçsin
bari:
“Rusya
Devlet Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin, bölgesel lider olma rüyasının ara
katmanlarında asılı kalan Erdoğan’ın İdlib’i zapt eden silahlı gruplar üzerinde
nüfuz kullanma hevesini satın aldı ve bunu, muhalif cepheyi çözme stratejinin
temel unsurlarından biri haline getirdi.”
Hata:
Türkiye,
şeriatçı silahlı gruplara silah çekebilir, eğer onlar zorlarlarsa, hatta oraya
kendi elleriyle getirdiği Uygurlar’ı bile vurabilir. En azından, seçtiklerini
AB ülkeleri üzerine salar, bölgedeki gerilimi azaltır.
Erdoğan,
yalnızca günü kurtarmaya çabalıyor artık. 3 aydır AKP’nin gıkı çıkamadı. Buna
da mı ayamadı kimse?
“Erdoğan’ın
kafasındaki şey Doğu Halep, Doğu Guta ve Dera-Kuneytra’da muhaliflerin
çatışmasızlık rejimine geçerken, bulundukları yerde kalmaları ve müzakere
sürecinde etkilerini korumalarıydı. Ama sonu tam tasfiye oldu. Putin’in
kafasındaki İdlib planı aynı sonu öngörüyor.”
Taştekin,
bu yorumunda uçmuş. On binlerce şeriatçı savaşçıya kimse dokunmayacak. O ise kalkmış,
tasfiyeden söz ediyor, sözkonusu olan yalıtım yalnızca. Bu adamlar,
öldürülmezlerse öldürecekler, öldürdüler de…
Plan şu
imiş:
– 15
Ekim’e kadar silahlı gruplar ile hükümet güçlerinin kontrol ettiği alanların
arasında silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulacak.
“– 10
Ekim itibariyle 15-20 km derinliğindeki bu alanda bulunan tank, roket ve havan
topu gibi ağır silahlar çekilmiş olacak.
–
Muhalifler bulundukları yerlerde kalacak. Ancak Nusra Cephesi (Heyet Tahrir el
Şam-HTŞ) dahil bütün radikal gruplar bu alandan tasfiye edilecek.
–
Silahsızlandırılmış bölge sınırlarının iki tarafında Rus askeri polisi ile Türk
askerleri devriye gezecek.
–
TSK’nin İdlib’i çeviren 12 gözlem noktası tahkim edilecek.
– Yeni
yıla kadar Halep-Hama ve Halep-Lazkiye yolu açılacak.
– Rusya,
İdlib çatışmasızlık bölgesine saldırılmayacağını temin için gereken tedbirleri
alacak.”
Yürür
veya yürümez, ayrı konu ama gayet makul ve şimdilik uygulanabilir bir anlaşma.
Şerh: Nedense,
hem Rusya, hem Türkiye, kışın savaşta olmayı istemedi sanırız. Sonuçta,
erteleme tercih edilmiş oldu. Sonuçta, şeriatçılar birbirini vurabilirler bile:
Daha önce vurdular çünkü…
“Putin’in
ilk görevi bu planı Şam’a kabul ettirmek olacak.”
Esed, Erdoğan
gibi, kolay düşünce değiştirebilir ve ayrıca bugüne kadar sağ kalmasını doğrudan
Putin’e borçlu olduğunu da biliyor.
“Erdoğan
bu planı kendilerini hükümet güçleriyle sonuna kadar savaşmaya adamış gruplara
kabul ettirebilecek mi?”
İyi de o
güçler, belli bir süredir zaten savaşmıyor. 3 ay beklediler de, 3 ay daha mı
bekleyemeyecekler?
“Türkiye’nin
direne direne, eninde sonunda Rus stratejisine ortak olması, kuşkusuz
Suriye’deki ateşin devamından yana olan tarafları memnun etmeyecektir. Mesela
dün Soçi mutabakatından hemen sonra Tartus, Hama ve Lazkiye’yi hedef alan füze
saldırıları oldu. Fail muhtemelen İsrail.”
Hah, bu tam
bir faka basma işte.
Putin,
ne dedi?:
“Bizi
İsrail vurdurdu ve geri vurma hakkımız saklı.”
Ortadoğu’da
İsrail’i vurabilecek tek güç de Rusya. Ve er veya geç, iş oraya gidecek. İsrail,
Arap şeyhleriyle KGB’li Rus Putin’i karıştırdı.
Sonuç:
İsrail’in
de denkleme doğrudan ve açıkça sokulmasıyla, işler hepten keşmekeşleşti.
Çin,
oralarda bir yerlerde hala bekliyor. Rusya ve Çin, bugüne kadar hep ortak
hareket etti ama Çin ortalıkta hiç görünmedi.
Halihazırdaki
denklemi bir düşünün:
Çin-Rusya-Türkiye
ve ABD-İsrail.
Taştekin,
tam tersini önesürse de, b şıkkı kaput bizce, 2012’den beridir hem de…
Dipnot:
3 küsur
yıldır, yazdıklarımız hep doğru / geçerli çıktı. İsteyen metinlerimizi geriye
doğru denetleyebilir.
(18 Eylül 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder