Dünya
Sistemi modeli, kurulmaya başladığı 1960 ile 2000 arasında, 2000 sonrasının bir
çöküş dönemi olacağını çoktan öngörmüştü. Aradan geçen onca yıla karşın,
okuduğum kadarıyla hiçbir Dünya Sistemi’ci, 2015 sonrasında ve Arap Baharı çökerken bile, bunu
belirtmedi ve vurgulamadı.
(Şerh:
Hem Wallerstein, hem Attali, ABD’nin gelecekbilimini epeyi yanlış öngördü ve
yazdı. Daha şimdiden 2’si de, yanlışlanmış ve geçersizlenmiş durumda.)
Çöküş
dönemlerinin yararı, züğürtleyen esnafın
eski defterleri karıştırması gibi, tarih muhasebelerine izin verecek
boşluklar içermesi.
Bir
bakalım geçmişe:
Dünya’nın
en büyük ülkeleri olan sırasıyla, MÖ 500’deki İran’ın, MÖ 300’deki
Yunanistan’ın, MS 200’deki Roma’nın / İtalya’nın, 1000’deki Hindistan’ın,
1300’deki Moğolistan’ın, 1600’deki İspanya’nın, 1850’deki İngiltere’nin şu
andaki hallerine bir bakmak, tarihsel açıdan ironik parıltılar ve sönültüler
izlememize neden oluyor.
ABD’nin
1945-1990’daki süper güçlüğüne ve 1990-2010 arasındaki tekkutupluğuna bakmak ve
şimdiki anı (2020 momentini diyelim) izlemek ise, ironiden ötesi: Moğollar
bile, bu kadar hızlı yükselip, bu kadar hızlı inmemişti gibi. ABD; ne siyasal,
ne askeri, ne de iktisadi global bir numara değil artık.
Ancak, 2
dünya savaşını da çıkarıp, 2’sini de yitiren Almanya’nın asıl 3. Reich’ına ve 3. Dünya Savaşı’nı
çıkartmaya nasıl yol alabildiğine (buna izin verilmesine, buna ABD’nin izin
vermesine veya engel olamamasına) ve hala koruduğu gücüne bakmak da, tersine
bir dizi sönültü ve parıltı izlenimleri yaratıyor.
Japonya
ise, biraz ters bir örnek: 1930’lardaki ve 1970’lerdeki ivmeli çıkışının 2’sini
de hızlı inişlerle ödedi. Almanya’nın üçüncü
şans kullanımı onda geçerli değil.
Bir de,
Çin var: MÖ 200’den beridir hep Çin olan
Çin.
Bir de,
Amerikalar ve Afrika var: Global konjonktürde hep (binlerce yıl boyunca) mahalle ligi kalan kıtalar ve onlarca
ülke.
Bir de, Kanada
ile birlikte Okyanusya-Avustralya, belirsiz ve orta-uzak bir menzilde geçerli
olmak üzere, potansiyel taşıyor gibi.
Bir de,
Amerikalar’daki tek Portekizce’li Brezilya. Portekizce Brezilya’yı, şansını 1930’larda
boşa kullanmış Arjantin’e ve gelecek potansiyelli ama (ABD’ye komşu olduğu
için) onu kullanamayan Meksika’ya karşı antitez kılıyor.
201
ülkenin 164’ü yanılmış devlet sahibi.
Mikro-ülke denilen zoraki, yapay, tampon devletler var. AB’nin bile yarısı,
öylesine ülke.
(Şerh:
Yukarıdaki paragraf bizi uzun süredir, tarihte ‘devletlerin ne kadar devlet olabildiği’ konusuna götürüyor ki bunu
yazmayı sorumluluğumuz alanında saymıyoruz, çünkü devlet referansında (bunun
gerçekleşmesi öngörümüz 5 bin yıl
gelecek vadeli bile olsa) devletsizlikçi
anarşistiz.)
2001-2020
arasındaki bu gidiş, internette açıkça dolaşan veriler nedeniyle, naklen tarih oldu ama hala kimsenin
hiçbirşeye aydığı yok.
Bizi gelecekbilimci
olarak şaşırtan durum, hem 5 milenyumluk tarihte ilk kez tümel bir tarih atlası kurulabilmesi, hem artık tümevarımla elde edilen denklemlerin
tümdengelimle tarihi belirliyor ile etki ediyor arası bir salınımda geçerli
olması, hem de bu modeli kuranların hiçbirinin kendi kuramlarının sonucuna katlanamamışlığı.
Kısacası
2001-2020 arasındaki tarih, neredeyse kahve falı gibi, öngörülebilir /
öngörülmüş olarak ilerledi, ilerliyor, ilerleyecek.
Global Yeni Orta Çağ atlaslamasında hala kuşkuluyuz
ama tüm veriler o yönde ama tarihte hem (AB’de değişik yerlerde ve değişik
zamanlarda 8 kez olarak) ‘4 rönesans + 4 engizisyon’
çoğulluğu, hem de prematüre rönesans
türü aykırı / karşı-örnek oluşumlar
kayıtlı.
AB-dışı engizisyonlar konusu, henüz tam çalışılmış durumda
değil ama elimizde 11. Yüzyıl Ön Asya İslam
rönesansı-engizisyonu eşlenikliği mevcut. Çin’in de bu tür sikluslar
yaşadığı kayıtlı. Hindistan da, altkıtanın tek ülke olması ve dağılması salınımını
çok kez yaşamış. Dolayısıyla, benzeri alt-oluşumlar da kayıtlı ama hepsini birarada modelleme çabası, epistemik
açıdan henüz menziline eremedi.
Ancak
sürekli sözünü ettiğimiz; gıda, su, enerji, nüfus / göç, çevre krizleri, 21.
Yüzyıl’da aşağı veya yukarı olarak epeyi salınım genliği oynaması yaratacak, o
kesin. Sikluslardaki olası faz sönümleri
veya genlik katlamaları, hala ve
henüz öngörülebilir değil: Bunun nedeni, bu türden salınımları kümülatif olarak yaratan artık-oluşumların (geleceğe doğru
sarkan ve şimdiyi etkilememiş potansiyeller) haritalamasının yapılmamışlığı.
Demek ki
tarihin ikinci türevlerinin irdelenmesi yeri ve zamanı: İkinci türev, değişimlerin değişimi eğilimi demek ki
bu da saklı-duran potansiyel demek.
Çıkış ve
novum-vektör:
Almanya,
yalnızca 2018 son çeyreğinden
başlayarak geçerli olmak üzere, TC’yi ABD’den uzaklaştırma eğilimiyle Rusya’yla
koşut duruma düşerek, Stalin-Hitler ikilisinden sonra, (halihazırdaki veya
müstakbel ikame) Putin-Merkel ikilisini ve artı kuşkusuz 3. Reich’i ve Birleşik Almanya Avrupası’nı akla
getirerek, bu türden bir potansiyelin
aktüele dönüşümü ön-haritalamasına başladı denebilir.
Brezilya
ise, mafya-devlet olarak ve hiç
yoktan (çöpten yemek yiyenlerden) 50 milyon orta-sınıf / küçük burjuva
yaratarak, 2005-2015 arasında benzeri bir çıkış göstermiş ama devamını
getirememiş idi.
Yani:
2020-2025
arası için novum-mutasyon-vektör’ler
hala boşta ve belirsiz.
+
Dipnot:
TC’yi ne
siz sorun, ne de ben söyleyeyim.
(29 Eylül 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder