Romalılar
zamanında Germenler, hiçbir zaman tümüyle Roma’ya yenilmedi veya Romalılar
tarafından tam işgal edilemedi.
(Kendilerinin
yıkmadığı) Roma yıkıldıktan 500 küsur yıl sonra da Germenler, tuhaf bir biçimde
Roma-Germen Kutsal (Holy / Göksel) Roma, Kutsal Germen gibi adlar verilen bir
imparatorluk kurdular. Bu, Birinci Devlet / 1. Reich idi. 2. Reich cumhuriyet,
3. Reich Hitler oldu.
Aranot:
Oysa bizce doğrusu, aradaki cumhuriyet dönemini atlayarak, 3. Reich’in Merkel
eliyle şu sıralar kurulmakta olduğu. Çünkü, bu üçünün de varlık / hükümranlık alanları / sınırları aynı. Germenler,
çokça Nordik, azca Doğu Avrupa’yı epeyi kez işgal eden Asyalılar melezi bir
ırk: Hitler’in siyah saçlılığı oradan gelmiş.
İtalyalılar,
ne gen, ne de kültür olarak bağlarının olmadığı Roma’nın geleneğini üzerlerine
aldılar. Faşizm adı, Roma’daki polislerin taşıdığı ‘fascus’ adlı baltadan
gelirmiş rivayete göre.
Nazizm,
hiçbir zaman kendine faşist demedi, nasyonel sosyalist dedi. Bunu üzerine alınan
ve gayetle Slav nasyonal sosyalisti ve reel sosyalist olan Stalin, ona faşizm
denmesini buyurdu ve öyle de oldu.
2. Dünya
Savaşı’nın öncesindeki koşullarda, İtalya’da fütürizm / gelecekçilik,
Almanya’da ekspresyonizm / dışavurumculuk sanat akımları moda oldu ve ikisi de
kendi faşizmlerine meyletti.
Sanatsal
ve estetiko-politik açıdan tuhaf
olan şey, dışavurumculuğun resimsel karşıtının / antitezinin, gelecekçilik
değil, Fransa’daki izlenimcilik (doğrusu etkilenimcilik) olması.
Zaten
ikisinin faşizmleri de ayrı: İtalyan faşizmi tarımsal korporatist, Alman faşizmi sanayisel öldüresiye-sömürücü (çalışmak özgürleştirir).
Almanlar,
2. Reich’ten beridir, kendilerini İtalyanlar’a karşı üstün göregelmişler, çünkü
daha o zaman bile Almanya, İtalya’yı işgal etmiş. Hitler de, Mussolini’yi hep
küçük görmüş.
Bu ana
eksen üzerinden akışlı, kırınımsal karşıtlıklar ve koşutluklar, tuhaf bir
gergef-harita çizmiş. Ancak bu tanımlamalar, yalnızca o yerzaman için geçerli.
1945-2020 arasının çok altdönemli sanat, tarih, kültür akımları ve akışları
içinde böyle tanımlamalar yok, gözlenmiyor yani.
Çıkış
babında: 2010 sonnrasının 10. sanat dalı
çapraz medya, bu türden diyalektikler değil, tuhaf bir içkin poliyalektik taşıyor: Mc Carthy’ciliği bile yok ve kendi aşkın kategorik vektörlerini bir
şeyleri soğurarak / somurarak kendi üretiyor. En önemlisi bu vektörlerin çoğu,
nasyonel değil, enternasyonel de değil, globalist de değil, meta-hümanist ki bu nasyonalizmin N
ötesi bir tanım alanı: Yani, N. dereceden aşkınlık vektörleri çoktan üretilmiş
durumda yalnızca 10 yıl içinde ki başlangıcındaki sinema da öyle olmuştu
zamanında, ondan önce başlangıcındaki fotoğraf da…
Şerh:
Sanıldığının tersine, bunu yaratan teknoloji
parametresi değil, kültürel melezleme, harmanlama, sentezleme, praksisleme
parametreleri. Vurgulamak gerekirse, tarihte bunu yapabilen ilk sanat dalı,
çapraz medya olmakta.
Çıkış:
Tabii ki
çapraz medyanın da ötesi var ki zaten teknolojik
holografik sinema, Asimov’sal vizi-sonor,
Lem’sel real çoktan beridir tanımlı.
Bizim
tanım kümemizde bu, 5 duyu-dilin melezlemesi, harmanlaması, sentezlemesi,
prarksislemesi ki tiyatro zaten, 2 bin 500 yıllık bir motor-sözel duyu-dil sentezi durumunda tanımlı.
Ayrıca
bizce, fotoğraf-sinema-çapraz medya üçlü dizisi, yukarıdaki sayılan gerçek ve
kurmaca sanat üçlüsünü engelledi bile çoktan. Ayrıca, holografik sinema filmi
çoktandır yapılabilecekken, diğer ürünlerin satış ömrünü tamamlamaması ve kar
güdüsü nedeniyle yapılmıyor, yoksa ilk holografik
oyun sinemasal fragmanı (kovboylu olanı) yapılmışlığı, taa 1980’lere ait.
(23 Eylül 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder