Bunun
haminne kuşağı da böyleydi: Halide Edip gibi…
O
nedenle biz; 7 tepede 3 İstanbul 1915 oldu, 77 tepede 33 İstanbul 2015,
diyoruz.
Halkın
direnişi deyince, Kurtuluş Savaşı sırasındaki 21 halk isyanı aklımıza geliyor…
1940’lardaki
Adana Hozlu’daki bir cücenin anüsünün başlattığı ve ilçeyi haritadan silen halk
isyanı geliyor.
1960’lardaki
halk isyanları da, 1971’de 1 milyon muhbir vatandaş ile ve 1980 ertesinde 600
bin işkence ile sonuçlanmıştı.
Yani
Şafak, sayı saymayı da bilmiyor, sopa da yememiş…
Tarih
feci sopa yemiş ama…
Yine
yemekte ama…
Halk,
Erdoğan’dan çok daha fazla Batı’ya karşı, çok daha fazla Batı’dan uzakta ama…
“Büyük
bir kültürel değişim yaşanıyor ve kendisini günlük küçük detaylarda belli
ediyor. Yapay bir kabileciliğe itiliyoruz ve etnik, dini, tarihi olarak
Batı’dan tamamen ayrı olduğumuz söyleniyor. Hiçbir zaman onlardan biri
olmayacağız. Kültür, yeni savaş alanı haline geldi.”
Değişim
falan yok ortada, yalnızca aslımıza rücu ediyoruz.
Yapay
kabilecilik yok, asıl kültürel durum kabilecilik, klancılık, aşiretçilik çünkü…
Batı
taraftarlığı ve karşıtlığı, 1838 Tanzimat’tan beridir problematik. Türkiye
halkları Doğulu olmayı seçti ama rta Asya’ya gitmek falan derdinde değiller.
Tıpkı, Alamancılar’ın Almanlar’ın Almanya’sına bile göz diktiği gibi, işgal ve
talan zihniyetinde ve toplu bilisizliğinde halklar. Üretmeyelim, çalalım ve
tüketelim zihiniyeti egemen…
Kültür
her daim bir savaş alanı idi. Buna, taa Tanzimat’ta ayacaktınız, artık çok geç.
“Türkiye’de
daha seslerini duymadığımız çok sayıda insan, -kadınlar, öğrenciler,
azınlıklar, tutkulu bir şekilde çoğulcu demokrasiyi desteklemeye devam
ediyorlar.”
Sen bir
çektir git Şafak…
Benim
savaşımı sahiplenme…
Sen git
avrolarını yurtdışında ye ama gelip burası hakkında ahkam kesme…
Pamuk
gibi, Sancar gibi, sömürge valisi ağızlarına girme, kenar mahalle ağzından
farkı yok bunun…
(4 Eylül 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder