Pazartesi, Eylül 03, 2018

Post-Metafizik, Rasyonalizm, Fallibilism, Agnostizm, Yeni Orta Çağ, Kampüsçülük, Ansiklopedicilik


Önşerh: Konuyla ilgili bir önceki metnimizde alıntıladığımız parçadaki, konunun Heidegger üzerinden açımlanmasını, tümüyle bir yanlış anlatma çabası kabul ediyoruz.
Genel epistemolojik retrospektif ve perspektif:
Tarihin iniş ve çıkış dönemleri var. İniş dönemlerinde epistemolojik olarak; irrasyonalizm, agnostizm, hedonizm, skeptizm artıyor. Çıkış dönemlerinde; rasyonalizm, (bilinircilik anlamında ve agnostizmin antitezi olarak) gnostizm ve determinizm artıyor. Ek: İniş dönemlerinde, hazcılığın / hedonizmin antitezi olan acıcılık da / püritenizm de artabiliyor diğerlerinden ayrı olarak.
Bunun için elimizde Antik Yunan, Orta Çağ Avrupa’sı ve günümüz semi-globalliği dönemleri var. Günümüz semi-globalliği (% 50 globalliği), Aydınlanma Çağı’nın, pozitivizmin, rasyonalizmin, determinizmin ardılı ve antitezi bir dönem. Moment tanımlama babında: Avrupa-Aydınlanma momenti, globalliğin % 5-10’u demekti.
Ek: Makro-kültür Çin de, benzeri dönemleri yaşamış ama eski zamanlarda global tarihsel gidişe daha kapalı ve özgün-iç sikluslu olarak. Artı: Diğer tarihsel makro-kültür Hindistan’ın akışı ise, o denli açıkseçik çizelgelenmemiş gibi duruyor.
Antik Yunan metafiziği, fiziğin, yani var olanın bilgisinin tanımının bittiği ve yetmediği yerde tanımlanmış. Şans eseri iyi de olmuş.
Orta Çağ metafiziği, fizik olanı limitte tümüyle dışlamaya yönelmiş ama bu ancak, Aydınlanma Çağı’nın idealizminde ve romantizminde bütünsellik kazanabilmiş.
Aranot: Bu durumda Platon idea’sı ve Kant’ın mutlak düşüncesi, felsefenin tarihsel perspektifi içinde, ister istemez agnostik kalıyor ama onlar aslında daha determinist-epistemik çabalar içindeymiş.
Tarihsel akış içinde felsefe kavramları; iktisadi, askeri, siyasi çıkışlarla da koşut sayılan çıkışlarda yükselmiş gibi görünüyor ama eşzamanlı olarak değil. Antik Yunan’ın tam da zirvedeyken sıfırlanması bunun için uygun bir örnek.
Post-metafizik’i zamansalca Heidegger’den başlayarak değil de, 1945 ertesiki politik momentle bağıntılı saydığımız biçimde, post-modernizmin başlangıç dönemine bağlayalım. Basit örnek: 2. Dünya Savaşı ertesiki tüm (global hegemon) ABD sanat akımlarının başında birer ‘neo-‘ eki vardı. Ki zaten ABD’nin, tıpkı Roma gibiki çukur devlet’liki de bu demek. ABD AB’nin, Roma Yunan’ın ardılı zaten.
Biz yıllarca kaos matematiği üzerinden determinizme ve taa 1980’de, tam da neo-liberalizmin eşiğinde ekonomik determinizme antitez yazdık.
Genel veri tabanımız şuydu çünkü: Tez, eğer kendini gerçekseyemezse veya hegemonluğunu yitirirse, antitezine dönüşür: Fazla ilericiliğin gericiliği ardıllaması ve 1960’lar ertesiki 1980’ler gibi. Artı uç örnek: 1918 ertesiki Alman sosyalizminin ve komünizminin 1936 Nazizm’ini ardıllaması gibi.
Böylelikle rahatlıkla şunu diyebiliyoruz.
Neo-liberalizm başarısız oldu ve kendi antitezi tezler doğuracak ve az da olsa doğurdu bile çoktan. Ki Trump ABD’sinin iç korumacı iktisadi politikaya dönmesi de bunun en açık göstergesi.
Ek olarak AB’nin, bizce % 20’lik göçmen ümmiliği dalgası ve azınlık slaktivizmi yüzünden, kendi Aydınlanma sanatını, bilimin, felsefesini kendi elleriyle gömmesi var.
Bu durumda, bilgi ve düşünce eriyor.
Bu durumda tek çare, kampüsçülük ve ansiklopedizm ki bunu Orta Çağ karşılığı summa’cılık. E tabi, hayvan Sezar’lar gelip İskenderiye Kütüphanesi’nin yakacaklar elbette, o nedenle desantralize bir bilgi derlemesi gerekli.
Wikipedia global ansiklopedi bizce.
Tüm Dünya’ya yüzlerce küçük kampüs kurulmalı veya var olanlar korunmalı ve yalıtılmalı.
Bizim asıl tezimiz, post-metafizikçiliğin bunları yıkacağı ve yakacağı yönünde, tıpkı Sezar’lar gibi…
O zaman da saklanıp, ‘Fahrenheit 451’deki gibi, herkesin birer kitap olması son seçeneği var.
+
Ek tartışma:
Ek tanım: fallibilism: The principle that propositions concerning empirical knowledge can be accepted even though they cannot be proved with certainty. Focusing on the epistemic responsibility aspect of justification inclines us to fallibilism about knowledge. (Kaynak: Google Translate.)
‘Yanılabilircilik’ diye çevrilebilir bu tanım. Eski ‘kuşkuculuk’ gibi yani.
Tümarımsal akıl yürütme için esprili bir önerme vardır: 1-99 arasındaki tüm sayılar 100’den küçük olduğu için, 100’ü de 100’den küçük saymak.
Tümdengelim ise;  mutlakçılık, idealizm, saltık akıl yürütme vd demek.Geçerlilik yerine, tutarlılık demek.
Diğer bir deyişle: İnsan türü felsefi açıdan; ya inişte, ya yokuşta, düzü bulamıyor bir türlü.
Gözlem ve deney tabii ki % 100 güvenilir olamaz. Deney aletlerinin ve deneycinin hataları var çünkü. Gözleme ve deneyi % 100 güvenilir saymak ise, pozitivizmin özü idi. Hatalar çıktıkça ve tarihin inişinde akıl sahipleri aptallaştıkça, ona güvenilirlik azaldı.
Bu genel aptallaşma ve genel cahilleşme, şu anda içinde yaşadığımız türden dönemlerin alameti farikası gibi. Post-metafizik de onun yollarından ve araçlarından yalnızca biri gibi.
+
Çıkış:
Bu, post-metafiziğin olumsuz / eksi yönleri üzerine bir eleştiri metni oldu. Olumlu veya nötr yönlerine eleştiriler ve irdelemeler için de, ayrıca birer metin yazılması gerekli.
Nokta. Es.
(2 Eylül 2018)

Hiç yorum yok: