Çizgiromanda
Vaiz’in ilk kasabasını, onun içindeki Genesis yok ediyormiş ama dizide insanlar,
Tanrı’nın gittiğine / olmadığına ikna olunca, sapıtıp aşırı kötüleşiyorlar ama
yine de az kasıtla, çok kazara kendi kasabalarını kendileri havaya uçuruyorlar.
Burada
teolojik tartışmalar var:
Eğer
Genesis kasabayı havaya uçurduysa, bunu kasabanın kötülüğü nedeniyle mi,
dolayısıyla kendi iyiliği nedeniyle mi yapmış oluyor? Sonuçta, Tanrı da
Sodom-Gomor’u haritadan sildi ve iyiliğin Yeryüzü’ndeki gücünü arttırdı
(hesapça)..
Ayrıca, 1940’lar
Türkiye-Adana-Hozlu ‘haritadan silinen ilçe’ öyküsü, dizinin ilk sezonunun son
bölümüyle neredeyse tıpatıp aynı. Bu durumda, bu benzerlik nasıl açıklanacak?
Burada
asıl tartışma güç-iktidar ekseninde:
Şeytan,
İnsan’ın Tanrı eliyle kendi üzerinde iktidar kurmasına karşı çıkmış. Kendisinin
(dolayısıyla insan üzerinde) iktidarı daha çok hak ettiğini düşünüyor, tüm
politikacılar gibi.
Şeytan,
Ontos’tan gelen bir Evil / Devil / Kötü değil, fenomeni / davranışı / isyanı
onu öyle tanımlamış.
Şeytan’ın
gücünün ve İnsan üzerindeki iktidarının yüksekliği, göreli yeni bir dönem olan
Orta Çağ Hristiyan mitolojisine ilişkin, arkaik zamanlara değil. Ayrıca o zamanlar,
2 tektanrılı din de, asıl ilk neden
ontolojisini / metafiziğini yeni yeni tanıyordu.
Orta Çağ
mitolosine göre Şeytan, Tanrı’dan bile iktidarlı olabiliyor, en azından İnsan
üzerinde. Asıl teolojide dğil.
Çizgiroman
Vaiz’deki versiyonda ise Tanrı, Genesis’in bile kendisini (her ne demekse)
seveceğini düşünerek, onu kendi eliyle yaratıyor. Genesis ise, sakar bir bebek
gibi davranıyor hep. Ya da asi bir evlat gibi. Zamanl çok değişti tabii, artık
eski evlatlar yok.
Dizi
Vaiz’de ise öykü, Tanrı’nın İnsan’ı (bilmem kaçıncı kez olarak) sınaması
üzerine dayalı.
Ortada
bir Genesis-İnsan dayanışması sözkonusu. Genesis, gidip ne Şeytan’ı buluyor, ne
de Tanrı’yı yani.
Oysa
Genesis, melez de olsa bir melek, yani İnsan’dan üstün, yani kendisinden astta
olan bir şeye yanaşıyor.
Genesis,
bir melek ile bir demon melezi. Demon ise, en büyük olan Satan / Evil / Devil
kavramından çook küçük durumda.
Çizgiroman
Vaiz’de Tanrı, Genesis iyilik eklenmiş
kötülük, Şeytan ise kötülük eklenmiş
iyilik durumunda tanımlı. Dizide ise Şeytan, Genesis’e vuslat olamadan
En-Kötü-Tetikçi tarafından, hem de Cehennem’de öldürüldü. Teorik ve mitolojik
olarak bunun mümkün olamaması gerekli, çünkü Cehennem, Şeytan’ın evi durumunda
ki bu da, 11 Eylül 2001 ve ABD’nin kendi evinde vurulması demek.
Şeytan,
Orta Çağ’da öyle tanımlansa da, klasik çizgide mutlak kötü değil. O nedenle mutlak kötülük Evil olmakta.
Yani her
durumda, Genesis’in ev olarak kendine (hangi tür olursa olsun) bir İnsan
seçmesi, öyküsel olarak anlamlı değil. Sonuçta, Söz de (dediğini yaptırmak da)
büyük veya en büyük bir güç de, iktidar da değil: Söz tümel değil, tikel bir
şey çünkü, en azıdan sözdili olan
Söz.
Sonuçta,
Genesis-İnsan versus Tanrı-Şeytan öyküsü anafikrine böyle gelmiş olduk işte.
Sonrası, ‘Genesis-İnsan versus Tanrı-Şeytan’ metninde. (Devam metin, öncül
metinden önce yazılmış oldu.)
Çıkış:
Her 2
ikilinin de içe ve dışa doğruki kırınımsal / frktal mantıksal yayılımları, 21.
Yüzyıl’ın her tür ahlaki, dini, siyasi, hukuki artışmalarının dayanağı olacak
gibi…
Vaiz’in
yazarının bu metinler dizisinde yer alan anafikirlerin birini bile aklına
getirmediğine eminiz. Popüler kültür de bu demek zaten: Toplu bilisiz yaratı.
(3 Eylül 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder