Salı, Eylül 04, 2018

Vaiz: Çizgiroman ve Dizi: Teolojik Tartışmalar


Çizgiromanda Vaiz’in ilk kasabasını, onun içindeki Genesis yok ediyormiş ama dizide insanlar, Tanrı’nın gittiğine / olmadığına ikna olunca, sapıtıp aşırı kötüleşiyorlar ama yine de az kasıtla, çok kazara kendi kasabalarını kendileri havaya uçuruyorlar.
Burada teolojik tartışmalar var:
Eğer Genesis kasabayı havaya uçurduysa, bunu kasabanın kötülüğü nedeniyle mi, dolayısıyla kendi iyiliği nedeniyle mi yapmış oluyor? Sonuçta, Tanrı da Sodom-Gomor’u haritadan sildi ve iyiliğin Yeryüzü’ndeki gücünü arttırdı (hesapça)..
Ayrıca, 1940’lar Türkiye-Adana-Hozlu ‘haritadan silinen ilçe’ öyküsü, dizinin ilk sezonunun son bölümüyle neredeyse tıpatıp aynı. Bu durumda, bu benzerlik nasıl açıklanacak?
Burada asıl tartışma güç-iktidar ekseninde:
Şeytan, İnsan’ın Tanrı eliyle kendi üzerinde iktidar kurmasına karşı çıkmış. Kendisinin (dolayısıyla insan üzerinde) iktidarı daha çok hak ettiğini düşünüyor, tüm politikacılar gibi.
Şeytan, Ontos’tan gelen bir Evil / Devil / Kötü değil, fenomeni / davranışı / isyanı onu öyle tanımlamış.
Şeytan’ın gücünün ve İnsan üzerindeki iktidarının yüksekliği, göreli yeni bir dönem olan Orta Çağ Hristiyan mitolojisine ilişkin, arkaik zamanlara değil. Ayrıca o zamanlar, 2 tektanrılı din de, asıl ilk neden ontolojisini / metafiziğini yeni yeni tanıyordu.
Orta Çağ mitolosine göre Şeytan, Tanrı’dan bile iktidarlı olabiliyor, en azından İnsan üzerinde. Asıl teolojide dğil.
Çizgiroman Vaiz’deki versiyonda ise Tanrı, Genesis’in bile kendisini (her ne demekse) seveceğini düşünerek, onu kendi eliyle yaratıyor. Genesis ise, sakar bir bebek gibi davranıyor hep. Ya da asi bir evlat gibi. Zamanl çok değişti tabii, artık eski evlatlar yok.
Dizi Vaiz’de ise öykü, Tanrı’nın İnsan’ı (bilmem kaçıncı kez olarak) sınaması üzerine dayalı.
Ortada bir Genesis-İnsan dayanışması sözkonusu. Genesis, gidip ne Şeytan’ı buluyor, ne de Tanrı’yı yani.
Oysa Genesis, melez de olsa bir melek, yani İnsan’dan üstün, yani kendisinden astta olan bir şeye yanaşıyor.
Genesis, bir melek ile bir demon melezi. Demon ise, en büyük olan Satan / Evil / Devil kavramından çook küçük durumda.
Çizgiroman Vaiz’de Tanrı, Genesis iyilik eklenmiş kötülük, Şeytan ise kötülük eklenmiş iyilik durumunda tanımlı. Dizide ise Şeytan, Genesis’e vuslat olamadan En-Kötü-Tetikçi tarafından, hem de Cehennem’de öldürüldü. Teorik ve mitolojik olarak bunun mümkün olamaması gerekli, çünkü Cehennem, Şeytan’ın evi durumunda ki bu da, 11 Eylül 2001 ve ABD’nin kendi evinde vurulması demek.
Şeytan, Orta Çağ’da öyle tanımlansa da, klasik çizgide mutlak kötü değil. O nedenle mutlak kötülük Evil olmakta.
Yani her durumda, Genesis’in ev olarak kendine (hangi tür olursa olsun) bir İnsan seçmesi, öyküsel olarak anlamlı değil. Sonuçta, Söz de (dediğini yaptırmak da) büyük veya en büyük bir güç de, iktidar da değil: Söz tümel değil, tikel bir şey çünkü, en azıdan sözdili olan Söz.
Sonuçta, Genesis-İnsan versus Tanrı-Şeytan öyküsü anafikrine böyle gelmiş olduk işte. Sonrası, ‘Genesis-İnsan versus Tanrı-Şeytan’ metninde. (Devam metin, öncül metinden önce yazılmış oldu.)
Çıkış:
Her 2 ikilinin de içe ve dışa doğruki kırınımsal / frktal mantıksal yayılımları, 21. Yüzyıl’ın her tür ahlaki, dini, siyasi, hukuki artışmalarının dayanağı olacak gibi…
Vaiz’in yazarının bu metinler dizisinde yer alan anafikirlerin birini bile aklına getirmediğine eminiz. Popüler kültür de bu demek zaten: Toplu bilisiz yaratı.
(3 Eylül 2018)

Hiç yorum yok: