Dexter bir psikopat.
Annesini öldürülürken görmüş. Kafayı yemiş.
İnsan öldürme dürtüsü ve güdüsü var.
Öldürüyor da.
Ancak, polis babalığı ona bazı kurallar öğretmiş.
O sayede, yalnızca katilleri öldürüyor ve yakalanmıyor.
Sonra, hikaye gereği bir savcıya denk geliyor.
O da adaletten kaçan katilleri öldürmek istiyor.
Öldürüyorlar da.
Planlı olarak.
Başarılı olarak.
Sonra ölmek üzere ve Dexter’in arkadaşı olan biri, Dexter’den ötenazi
istiyor. Onun ne yaptığını kabaca biliyor. (Bu arada Dexter ve arkadaş ikilisi
ironik bir durum, çünkü o aslında normal insanları yalnızca taklit ediyor,
başarılı biçimde.)
Ölmek üzere olan bu kişinin dayanağı eğlenceli:
Kendisi katolik ve ne intihar edebilir, ne de cinayet işleyebilir
pozisyonda.
Ölümcül hastalığa yakalanan kocası, daha önce ondan ötenazi isteyince,
katolikliği nedeniyle yapamamış. (Acı ve bedensel sürünmenin (diyelim bebek
gibi habire altına etmenin) manevi eziyeti, aşağı yukarı tüm ötenazi
isteyenlerin ortak tahammülsüzlük noktaları.)
Aynı katoliklik yüzünden, şimdi de ölüme mahkumken bile, intihar edemiyor
ama bunu arzuluyor.
O da, gidip bunu katolik olmayan birinden istiyor. Bir de onu, birini
öldürebilecek denli güçlü buluyor.
(Bu da başka bir metnin konusu (ve yazılacak gibi de): Öldürecek denli güçlü.)
Dexter de icabına bakıyor.
Savcı için icabına baktığı gibi.
Konuya panoramik bakarsak:
Aslında Dexter en suçlu durumda.
Sonra savcının durumu geliyor.
En sonda da ötenazi isteyen kişi var ki şu an bazı ülkelerde ötenazi yasal
veya göz yumuluyor durumda ama genelde yasadışı. Yani, o masum gibi ama buna
karşın pekala bir günahkar olabiliyor. (Hukuken masum ve dinen günahkar: Bu da
başka bir metnin konusu olurdu ama o yazılmayacak.)
En büyük ayıp, suç ve günah olan şey olan öldürmek konusunda bile, en başta
bile bu denli geniş bir yelpazede yaşanmışlıklar ortaya çıkabiliyor. Üstelik,
bunlar yaşamda hep olurken, sinemanın ancak 120. yılında bunlar sinemaya
aktarılıyor.
O nedenle din, hukuk, ahlak ve siyaset; hep ve hala bazı sorulara yanıt
verememiş kalıyor, çünkü hepsi de o yanıtlar için gereken soruları doğru olarak
sormamış olarak kalıyorlar.
İşte o nedenle, hala özgürlük ve demokrasi yok. Bu çerçevede olamaz da.
Öldürmek ve şiddet, rasyonelizasyona gerek kalmadan da insan varlığının olağan
ve doğal bir parçasıdır ama illa ki psikopati olarak değil.
Ölmeyi, öldürürülmeyi ve öldürmeyi hak eden insanlar var.
Dexter, öldürmeyi hak ettiği ama öldüremediği insanlar için, bir tür muhasebe
tutuyor. (İç monolog olarak.)
Onun öldürme dürtüsü kronikleşmiş.
Bazı seri katiller, bilmem kaçıncı cinayette öldürmeye doyabiliyor ve hatta
yakalanmadan emekli ve/ya (bir dürtü daha gelip yeniden öldürene dek) uykuya
dalmış olabiliyor.
Tersine ironik bir durum daha var:
Seri katillerin ve televizyon üzerinden etkilenimli cinayetlerin bol olduğu
ABD’de bazı insanlar, Dexter dizisi yüzünden greçek yaşamda insan öldürdüklerini
önesürdüler. Bir seri katile süblimasyon
uygulandığı için, dizinin yayından kaldırılması da istendi ama sürüyor.
Burada es.
Bundan sonrası başka bir metnin konusu.
Dipnot: Aptal kutusu sayılan televizyon için yapılan dizilerin, düşünce
sineması alanına girip, kültürü etkileyebilecek güçte sorular sorup, pekala
işlevsel bazı yanıtlar vermesi de, çok çok ilginç bir popüler kültür momenti durumunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder