Pazar, Temmuz 14, 2013

Dexter, Psikopati, Adalet, Ötenazi



Dexter bir psikopat.

Annesini öldürülürken görmüş. Kafayı yemiş.

İnsan öldürme dürtüsü ve güdüsü var.

Öldürüyor da.

Ancak, polis babalığı ona bazı kurallar öğretmiş.

O sayede, yalnızca katilleri öldürüyor ve yakalanmıyor.

Sonra, hikaye gereği bir savcıya denk geliyor.

O da adaletten kaçan katilleri öldürmek istiyor.

Öldürüyorlar da.

Planlı olarak.

Başarılı olarak.

Sonra ölmek üzere ve Dexter’in arkadaşı olan biri, Dexter’den ötenazi istiyor. Onun ne yaptığını kabaca biliyor. (Bu arada Dexter ve arkadaş ikilisi ironik bir durum, çünkü o aslında normal insanları yalnızca taklit ediyor, başarılı biçimde.)

Ölmek üzere olan bu kişinin dayanağı eğlenceli:

Kendisi katolik ve ne intihar edebilir, ne de cinayet işleyebilir pozisyonda.

Ölümcül hastalığa yakalanan kocası, daha önce ondan ötenazi isteyince, katolikliği nedeniyle yapamamış. (Acı ve bedensel sürünmenin (diyelim bebek gibi habire altına etmenin) manevi eziyeti, aşağı yukarı tüm ötenazi isteyenlerin ortak tahammülsüzlük noktaları.)

Aynı katoliklik yüzünden, şimdi de ölüme mahkumken bile, intihar edemiyor ama bunu arzuluyor.

O da, gidip bunu katolik olmayan birinden istiyor. Bir de onu, birini öldürebilecek denli güçlü buluyor. (Bu da başka bir metnin konusu (ve yazılacak gibi de): Öldürecek denli güçlü.)

Dexter de icabına bakıyor.

Savcı için icabına baktığı gibi.

Konuya panoramik bakarsak:

Aslında Dexter en suçlu durumda.

Sonra savcının durumu geliyor.

En sonda da ötenazi isteyen kişi var ki şu an bazı ülkelerde ötenazi yasal veya göz yumuluyor durumda ama genelde yasadışı. Yani, o masum gibi ama buna karşın pekala bir günahkar olabiliyor. (Hukuken masum ve dinen günahkar: Bu da başka bir metnin konusu olurdu ama o yazılmayacak.)

En büyük ayıp, suç ve günah olan şey olan öldürmek konusunda bile, en başta bile bu denli geniş bir yelpazede yaşanmışlıklar ortaya çıkabiliyor. Üstelik, bunlar yaşamda hep olurken, sinemanın ancak 120. yılında bunlar sinemaya aktarılıyor.

O nedenle din, hukuk, ahlak ve siyaset; hep ve hala bazı sorulara yanıt verememiş kalıyor, çünkü hepsi de o yanıtlar için gereken soruları doğru olarak sormamış olarak kalıyorlar.

İşte o nedenle, hala özgürlük ve demokrasi yok. Bu çerçevede olamaz da.

Öldürmek ve şiddet, rasyonelizasyona gerek kalmadan da insan varlığının olağan ve doğal bir parçasıdır ama illa ki psikopati olarak değil.

Ölmeyi, öldürürülmeyi ve öldürmeyi hak eden insanlar var.

Dexter, öldürmeyi hak ettiği ama öldüremediği insanlar için, bir tür muhasebe tutuyor. (İç monolog olarak.)

Onun öldürme dürtüsü kronikleşmiş.

Bazı seri katiller, bilmem kaçıncı cinayette öldürmeye doyabiliyor ve hatta yakalanmadan emekli ve/ya (bir dürtü daha gelip yeniden öldürene dek) uykuya dalmış olabiliyor.

Tersine ironik bir durum daha var:

Seri katillerin ve televizyon üzerinden etkilenimli cinayetlerin bol olduğu ABD’de bazı insanlar, Dexter dizisi yüzünden greçek yaşamda insan öldürdüklerini önesürdüler. Bir seri katile süblimasyon uygulandığı için, dizinin yayından kaldırılması da istendi ama sürüyor.

Burada es.

Bundan sonrası başka bir metnin konusu.

Dipnot: Aptal kutusu sayılan televizyon için yapılan dizilerin, düşünce sineması alanına girip, kültürü etkileyebilecek güçte sorular sorup, pekala işlevsel bazı yanıtlar vermesi de, çok çok ilginç bir popüler kültür momenti durumunda.


Hiç yorum yok: