Mağden’den günahım kadar hazzetmem, 77 yanlış birden barındırır ama nasıl
olduysa, Geziciler hakkında şimdiye dek söylenmedik sözler sarfetmiş:
“Orada çok temiz bir atardamar var ama bunun dışında çok ciddi Ergenekon
damarı da var. Mesela üç beş çocuğun gece 12’de, kalkıp Murat Belge’yi
tartaklaması çok çirkin bir şey.”
Valla Belge, eşek yüküyle sopayı hak etti, son 10 yıldır eylemediği siyasal
hata kalmadı. İlgilendiğimiz konu o değil burada. Basına yansıtılmayan
gruplar-içi şiddet olayları önemli burada (polis provakasyonu olduğu söylendi
ama ikna edici değildi, sonuçta çokluk-mokluk durumu).
Ara şerh:
Bu yorum başka bir yerde şöyle, üstelik kaynak aynı:
“Gezi olaylarının içinde çok çok temiz ve güzel bir damar var. Bir kere
şehirlilik adına çok haklı bir reaksiyon var. Taksim çok sembolik bir yer,
insanların kendini özgür hissettiği ve genç kuşağın hakikaten kendini var
ettiği bir yer.”
Şimdi, kıtıra gerek yok:
Son 20 küsur yılın bilmem kaç bin günü Taksim Gezi’ye uğradım. Gezi’de
olaylara katılanların hemen hiçbiri, transit geçmek dışında, gelip de orada
zaman geçirmemişti. Oranın zaman geçirenleri, transit geçen turistler,
dönmeler, tinerciler, evsizler, seyyarlar, bir de benim gibi berduşlar olur
genelde.
Taksim’de zaman geçirmeye gelince:
Sinema festivalinin çekirdek devamlısı, son 30 küsur yılda hiçbir zaman on
bin kişiyi geçmedi ama Gezi’ye binlerce kişi geldi gitti. Yani oraya gelenler
de Taksim’in (kültürel) müdavimi falan değildi. Kokulu nargile içmeyi oynayan ergenleri kültürel sayamıyoruz.
Global slaktivistlerin, şimdi bizde de uygulanan ilkesi şu:
Kadro aynı, dönmeli ve kesirli olarak hep aynı kişiler ortada döneniyor.
Yaşamında kıta değiştirmeyen kişilerin forumlar nedeniyle bunu yaptığını bizzat
izledim.
Gelelim Mağden’e katıldığım yerlere:
“Gençlerin Gezi’deki sloganları çok
beğenildi. Siz nasıl buldunuz?
Küçük kısa menzilli bir zeka var orada. Twitter’da görüyoruz bunu, sözlük
yazarlarında görüyoruz. Çık çık atıp kaçıyorsun ve bence bu sloganlar “ah ne
yaratıcı” ‘vay yerlere yattım’ değil. Hiçbirini şahane bulmadım. Onlara olmayan
bir derinliği ithaf etmeyelim. Bir de beni bir slogan öyle derinden
etkilemiyor. Ben bir metin görünce etkilenirim. Zekanın menzilidir,
derinliğidir, benim için önemli olan. Türkler’in çocuğun b.kunda boncuk bulma
hastalığı zaten benim müşteki olduğum birşey, o yüzden ben de çocukların
sloganında boncuk bulamayacağım. Ne yazarsa yazsınlar, önemli olan siyasi
olarak evrilmeleri, siyaset adına kaygı duymaları... Bu alfabeyi daha yeni
sökmeye başlıyorlar. Dökülsünler sokaklara, düşe kalka büyüyecekler.”
Haklı.
Geziciler interneti kendilerinin icat ettiğini sanıyorlar.
Twitter dilinin, graffiti ve Penguen diliyle aynı olduğunu gözden
kaçırıyorlar ve kaçırtıyorlar.
140 karakterle bir şey anlatılmaz mı?
Anlatılır.
1 şey anlatılır, belki pek pek 10 şey anlatılır ama 100 şey, 1.000 şey
anlatılamaz. Oysa, anlatılacak binden çok şey var ortada.
Ayrıca, Geziciler’in bir şey anlatma
derdi de yok. Graffiticilerin de. Şekil
yapma dertleri var. Süs de denebilir.
Mağden’in devamındaki dileklerinin tutacağını sanmıyorum. Geziciler
işlerine geri döndü bile. Şu andakiler, 2 ayda 3. veya n. kuşak. Hız zamanı ya,
ondan işte.
Gelelim Geziciler için sonul saptamaya:
Oraya katılanların yaş ortalaması 28 idi, yani 18’den 10 yaş büyük, yani
2008’liler ve/ya 2013’lüler değil de, 1998’liler, yani kayıp kuşak, yani
1968’lilerin torunları ve/ya 1978’lilerin çocukları. Onlar, haklarını 10 yıl
önce kullanmadan yitirdiler.
Yani, kaçan trene son bir kezlik atlama çabası ama hepsi reklamcı, küratör,
evli ve çocuklu idi. Baştan ve sondan kaput
yani.
Dilerim Erdoğan ve onun gibileri, Mağden ve gibilerinin kalbini kırmaya,
ezmeye, un ufak etmeye devam eder. Amin.
Mağden kendi ölçeğini kendi koyuyor:
“Ben küçük cümlelerin kadını değilim.”
Aynen öylesin Mağden. 35 yıldır tanırım seni, aynen öylesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder