Pazar, Temmuz 21, 2013

Feridun Andaç Güzellemesi



Andaç bir eleştirmen.

Ondan bir alıntı:

“Yakın dönemlerde yazılan romanlara dönük eleştirilerimin başında, romancıların yaşanan zamanın ruhunu yansıtamama durumları gelir. Ardından da şu düşüncemi gene sıklıkla dile getiririm bu romanları okudukça: Gerçeklik duygusunu vermedeki yaşam bilgisi eksikliği ve edebi bellek yetersizliği.”


Ne kadar eksik ve yanlış açımlamalar.

Realist roman yazanlardan başlayarak, ana akım yazarların hiçbiri kendi yeranının momentinin ruhunu yansıtamamıştır. Bunu özellikle realizm temsilcisi sayılan Zola için söyleyebiliriz. Zola, bir gerçekçiden çok, bir roman eleştirmeninin ve yazarının ironiyle, roman biçimleri parodisi kitabında irdelediği üzere, gerçeklere değil de, insanın başına bulaşan lanet gibi, tam da romantik dönemin dertlerine takılır kalır. ‘Germinal’ o nedenle, işçi sınıfını falan değil, lanetli bir ailenin melodramını açımlar.

Gerçekçilik duygusunu vermekle yaşam bilgisi arasında hiçbir ilinti yoktur. Sait Faik veya Bukowski, çok yaşadıkları için değil, kısa ve düz yazdıkları için zamanının bir şeylerini doğrudan dile getirebilmiştir.

Edebi bellek, 150-200 yıllık roman tarihi için, biraz fazla uzadı ve uzun. Onun yerine, özet roman parodisi kitabı bile konuyu bağlamaya yetiyor.

Andaç’ın asıl kaçırdığı:

Batı’da post-modern dönem ve bizde geç olarak tezahür eden 1980’lerin neo-libelarizminin ideolojisi ışığında yazar, gerçeği yitirdiği gibi, Orhan Pamuk’ta netleşen biçimde, kendini gerçekçi olma veya gerçeği dile getirmekle değil, süslü olmakla ve eğlendirmekle zorunlu sayıyor.

Bir de:

Gerçekliğin bulandığı dönemler var ve biz o dönemlerden birindeyiz. Genel olarak kafa karışıklığı, kavram karmaşası, izleğini yitirmişlik gibi durumlar birarada. Bunun nedeni, bizde 3 dalga halinde vuran liberalizm, çöken reel sosyalizm, arada da çok hızlı gelişen teknolojinin darma duman ettiği gelenekler ve bunu da, örneğin aile kurumunun tasifyesini de, muhazakarların eylemişliği gibi bir durum sözkonusu.

O nedenle, bir şey anlatacaksan, daha önce olduğu gibi, roman değil, toplumbilim araştırması yazman gerekir.

O nedenle eleştirmen, artık epistemolojik aksiyologdur. Yani, bilimkurgunun yaptığı üzere, romanın bilgi üretmesinin değer yargılarını üretir, yayar ve savunur. Zırvalarla uğraşmaz.

Tarihten örneğimiz var:

Bruegel de saçma sapan döemlerde yaşadı ama tuttu, tanrı resimleri değil, sıradan insanların ve atasözlerinin resimlerini yaptı ve 500 yıldır hala gerçekçi, hala avangard.

O nedenle Andaç savlarında boşta kalıyor.


Hiç yorum yok: