Künye:
Doğan Cüceloğlu, İş Bankası yayınları, 2004.
Dakika sıfır, gol bir:
Söyleşiyi yapanın 30 sayfalık girizgah müdahalesi: Nehir söyleşilerde buna
ilk kez rasladım. Feci his hıs bir söyleşici. Yine de, kayıtların yerinin ve
zamanının kayıtları gibi ayrıntılardaki titizliği övgüye değer. Söyleşi böyle
yapılsa gerek.
Cüceloğlu, hem bilgi, hem de zeka olarak epeyi kıt biriymiş. Şaşırtıcı
değil ama öyle olmasa daha iyi imiş.
Şu kadar yılda, belki 5.000 seminer vermiş bir kişiden söz ediyoruz. Tam,
kılavuzu karga olan durumu.
Adam; bilimden söz ediyor yanlış, halktan söz ediyor yanlış, hayattan söz
ediyor yanlış, zihinden söz ediyor yanlış. 600 sayfanın 300 sayfasını geçen bir
yanlışlıklar silsilesi ve deli zırvası bir yığın: Eğitim, dil, psikoloji, ABD
ve Yankiler, say say bitmiyor...
(Bir de, açıkseçik olmayan, örtük olan biçimde parapsikoloji, mistisizm,
sevelim sevilelim, vd gibi saçmalıklar da, yalnızca hissettirilmiş ve/ya ima
edilmiş, doğrudan söylenmemiş.)
Ediz Hun’dan çevreci, Cüceloğlu, Atabek, Dökmen gibilerden ise psikolog
çıkarmış bir ülkeyiz. İşler bizde epeyi ters yürüyor yani.
Ancak, tüm otobiyografilerde olduğu üzere, gençliğe gelene dekki bölümler,
hep güzel. Bir de toptan negasyon için çok güzel. Sonuçta tek bir doğru bile
yakalayamamak da bir başarı sayılsa gerek bence.
Rasgele alıntılar, daha çok yanlışlardan:
Öncelikle, halkımızın ikiyüzlülük ve inkar altkültürünü hiç mi hiç
görememiş Cüceloğlu. Halk kültürü olarak saydığı şey, epeyi zehirli, özellikle
de epistemik açıdan. Bilimsel bilgi peşinde olduğunu bağıra bağıra önesüren
birinin, içinden çıktığı yumurta kabuğuyla ilgili yalan yanlış bilgileri feci
zihne batıcı.
Küçük burjuva hümanizmi bilgiyi zehirler, yani dezenformatiktir,
Cüceloğlu’nunki de öyle.
Tarihte hep bilgi birşeyler başardı, sevgi değil. Cüceloğlu bunu bilecek
kadar bilgili ama hissedecek denli insan değil ya da yanlış-insan ve/ya
sahte-insan (pseudo-human).
Daha ötesinde sustum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder