Perşembe, Temmuz 25, 2013

Bakış Açıları 2

Elimizde 3 tane görüntü var:

Birincisi, 3 boyutlu bir cisim ve birbirine dik 3 ayrı bakış açısıyla; E, B ve G olarak algılanabiliyor.



İkincisi, birincinin yine Latin Alfabesi’li ama farklı harflerli versiyonu: Bu da, 3 boyutlu bir cisim ve birbirine dik 3 ayrı bakış açısıyla; H, M ve T olarak algılanabiliyor.



Üçüncüsü, birincinin değişik bir kodlama ile, bar kodunun 2 boyutlusu ve matris biçimlisi olan, hızlı yanıt kodu (quick response code) ile biçimlendirilmişi.



Gelelim bakış açılarına:

Özellikle birincisi oldukça ünlü, çünkü çok-satar bir kitabın kapağında ‘Gödel, Escher, Bach’ olarak, 3 ünlü yaratıcı hakkında meta-metaforlarıyla dolu bir kitap. Okuması da, anlaması da, epeyi zihin yorucu ama bulmaca olarak eğlenceli.

Durum bir:

2 onyıldan uzun bir süredir, insanlara o birinci biçimi gösterdiğim zaman, 3 boyutu ve 2 boyutları birarada ve ayrı ayrı ayırsamakta oldukça zorlandıklarını ve Aristo’sal / düz mantıkla koşullanmış zihinlerinin algılamaya epeyi ket vurduğunu izledim. Üstelik bunlar, üniversite öğrencisi veya mezunu kişiler idiler.

Durum iki’ler:

Durum iki-bir:

Temmuz 2013 içinde, ‘H-M-T’ ile karşılaştım. Yıllardır aradığım bir şeyi bulmuştum. Onun üçüncü versiyonunu da internette bir iki dakikalık aramayla buldum. (Böylelikle de, ‘bakış Açıları 1-2’ metinleri yazıldı.)

Durum iki-iki:

‘H-M-T’yi bana ileten kişi, bunu Fritzof Capra’vari bir Doğu mistisizmi eşliğinde algılıyordu. Bunun meali şu olmakta: İnsanlar metafiziğin bir bilim olduğunu da algılamakta epeyi zorlanıyorlar. Metafizik, onlar için kendiliğinden tek tanrılı dinlerin bir parçası. Dolayısıyla olay, birden sahte-bilimleşiyor ve sahte-bilgileşiyor ki burç ve fal türü arayışların çok arttığı bir yerzamanda ve altkültürde bu durum olağan gibi.

Durum üç:

Hızlı yanıt kodunu tasarlayan kişi; bir meta-bilgi, bir artı-değer bilgi, bir NEK, hatta NEK-NEK tasarlamış oluyor (sonuncusu için, eğer örneğin biri, Pisagor teoreminin kanıtının yanlışlığını kanıtlasaydı, böyle bir şey olacaktı.) Örneğin Arap Alfabesi ile bu yapılamaz gibi ise de, herhangi bir başka anlam kodlaması ile bunun yapılabilirliğini bizlere göstermiş oldu. yani, zihinsel bir yol açmış oldu.

Demek ki 1 başlangıç koyutuyla ve akıl yürütmesel 2 adımda, yani toplamda 3 farklı bakış açısıyla, bir yeni-düşünce, bir yeni-düşüncenin bir yeni-yorumu ve bir de yeni-düşüncenin bir yeni-aşırı yorumuna ulaştık.

İşte bu doğrultu ve bu vektör büyüklüğü, bizi çok çok 5 makro-adım daha (buradaki biçimiyle 5x3 = 15 mikro-adım daha) atarsak, öte-öte-düşünceye ilerletebilir.

Bir yeni orta çağda ve düşünce-altına ve geriye doğru evriliyorken bile, bunun tasarlanabilirliği, neredeyse tıpkısı tıpkısına, Aristo mantığının tasarımsal olarak, asıl Orta Çağ’da tamama limitlendiği ama (üstelik yüzlerce yıl sonra bile henüz hala) tamamlanmasının bitirilemediği durumu anımsatmakta.

Bundan sonrası ise belirsiz.


Hiç yorum yok: