Salı, Temmuz 30, 2013

Blog Ansiklopedisi 1

Milliyet Blog’da ve Radikal Blog’da toplamda 10.000’in üzerinde yazar adı kayıtlı. Bunların 7.500’ü az veya çok sürekli yazıyor diyelim.

Makul bir Türk (çoğunluk edebi alanda ama eleştiri dalı dahil olmak üzere) yazarları ansiklopedisinin içinde de, tahmini aynı sayıda kişi var: 7.500 kişi.

Türkiye nüfusunu 75 milyon kabul edelim.Oran, 10.000 kişide 1 ediyor ki bu %o 3’lük üniversiteli akademisyenler (200 bin küsur kişi) oranı ile karşılaştırılınca, makul bir oran. Yazma oranı, en düşük blogcularda bile akademisyen ortalamasından yüksek ve akademisyenlerin maaş alma nedenleri arasında, makale yayınlatmak da var. Sonuçta blog yazarları arasında hiç kimse de, blog-makale yayınlattığı için para ve/ya terfi almıyor.

Blog yazarlarının limit tamamı yaşıyor (3-5 kişi vefat etmiş durumda, sayfaları korunuyor ama bunlar istisna konumunda).

Ansiklopedideki yazarların ise ancak % 20’si sağ, çünkü o kitaplar Osmanlı son döneminden başlayan bir zamansal genişlikte.

Ansiklopedideki yazarların hepsinin en az 1 kitabı basılmış durumda ama epeyisinin şimdilerde basımı yoktur, çünkü Türkiye’de basılan kitapların % 90’ı veya daha çoğu, 2. basım yapmaz. Ödevlere ve müfredata dahil edilen yazarları bu saptamadan muaf tutuyoruz.

Blogcuların kitap bastırmışlık oranı ise, %o 2 (8.000 kişide 16 kişi) gibi bir oranda. Blogculuk göreli yeni bir olgu ve bazı blog yazarlarının kitapları, onlar blog yayınlamaya başlamadan önce basılmış durumda idi. Bu konuda kesin bir alan taraması yapmak ve bilgi vermek zor ama ilginç bir alan.

Türkiye’de blog yazma ve yayınlatma üzerine yerli ve yabancı yazar derlemecilerden birkaç kitap var ama bunların hiçbiri blog yazarı değil şimdilik. Yani, blog yazmak hakkında matbu blog kitabı yayınlatmış bir yazar, bildiğimiz kadarıyla henüz yok.

Para kazanmaya hevesli birileri, er veya geç bir blog yazarları ansiklopedisi hazırlayıp, ‘Who is Who in Turkey’ gibi, içine grmek için para verilen bir derleme peşine düşüecektir.

En son ünlü / gündemde olan olan Taksim Gezi olayları gibi konularda, blog yazarlarının belli bir blogda veya tüm bloglarda yazdığı metinleri derlemek de, yine araştırmacılar için bereketli bir alan olacaktır. Aslında bunu Milliyet Blog bunu hemen yapabilir, çünkü öyle bir gündem başlığı ve birikimi elinde zaten mevcut.

Göreli en eski-yaygın oluşum olan Milliyet Blog’dan izlediğimiz kadarıyla, blogcu anketleri epeyi yapıldı. Bunlar da blogcu ansiklopedisi oluşumuna katkı sağlayacaktır ve sağlamıştır bile. Ancak bunlar akademik çalışmalar olduğu için, yaygın olarak basıma ve dağıtıma girmeyeceklerdir. Ayrıca, 7 yıldır izlendiği kadarıyla, bu konudaki çalışmalar, bu konuda sözlü ve yazılı olarak söz verildiği halde, o anketleri hazırlayanlar ve uygulayanlar tarafından, o anketleri yanıtlayan blogculara bile iletilmedi, en azından / hiç olmazsa e-kitap formunda olarak. (Gezi olayları sırasında sosyal medyadaki mesajları derleyen ve sayısal analize tabi tutan bir çalışma yayınlandı ve internette mevcut.)

Yine bu taradığımız alanlara bakarak; blogcular ve demografik dağılımları, belli konudaki bloglar, blogcuların blog yazmak hakkındaki düşünceleri gibi konular, ansiklopedik ama birarada olmayarak, üzerinde şimdiden çalışılmış durumda. Bu veri tabanları er veya geç kamuya açık duruma gelir nasıl olsa. Acelemiz yok, burası Türkiye.

Nasıl ki matbu kitaplı yazarların epeyisi henüz ölmeden bile yazar-değiller yığınına katıldıysa; blogcular da, kimi haftada birden az yazarak, kimi fal veya burç gibi deli saçması konularda yazarak (ki bu konulardaki kitaplar hala çoksatar konumunda), çoğunluk tarih bilinci eksikliğini gündemdeki olayları irdelerken sergileyerek, onyıllar ölçeğinde kalıcı yazar olmayacağını ve olmadığını, çok değil, 1-2 yılda kanıtladı bile.

Bu, dehşete düşürücü: Çünkü hem paralı yayıncılığın engelleri, hem Türkiye’deki siyasal ketlemeler varken blogculuk, en gencinden en yaşlısına, en marjinalinden en normaline, tüm aday yazarlara çıkış yolunu bedavaya vermiş idi.

Tüm insanlar ifade özgürlüksüzlüğünden yakınırken, bloglar insanların aslında söyleyecek hiçbirşeyleri olmadığını kanıtladı. O nedenle blogcular artık, konuşamayacağı konularda susmayı öğrenmeli gibi... Hiç olmazsa, dezenformasyon, bilgi gürültüsü ve bilgi kirliliği olmaz.

Konuyu bağlarsak:

Henüz hepsi birarada sistematik olarak basılmamış ise de, Türkiye blog yazarları ve metinleri derlemesi, en azından internette, çok değil 3-5 sitede, yoğun bir veri tabanı olarak, halihazırda araştırmacıların kullanımına açık durmakta.

Bunun için de, yoğun bir blog okumacı olabilecek birileri gerek. Çünkü sözkonusu metinler son 5 yılda 1 milyon sınırına doğru tam gaz gitmekte. Bunun 100 bini seçilse bile, bunların çalışılması için, 100 civarında kişiyi içeren bir akademisyen işgücü gerekecektir kanımızca... Belki 10 binlik ve % 1’lik bir seçki de bitirilmesi daha kolay bir çalışmanın başlangıcı yapılabilir.

Günde ortalama 5-50 blogdan, 2 bin küsur günde, toplamda 10-100 blog okumuş durumdayız zaten ama bu çalışm, bir blogy zaraı olarak, bizim sorumluluğumuzda değil. Bizim epistemolojik sorumluluğumuzda olan şey, bu metni, yani bir kavramsal çerçeveyi oluşturmaktır yalnızca...

Onu da yaptık zaten...


Hiç yorum yok: