Milliyet Blog’da ve Radikal Blog’da toplamda 10.000’in üzerinde yazar adı
kayıtlı. Bunların 7.500’ü az veya çok sürekli yazıyor diyelim.
Makul bir Türk (çoğunluk edebi alanda ama eleştiri dalı dahil olmak üzere) yazarları
ansiklopedisinin içinde de, tahmini aynı sayıda kişi var: 7.500 kişi.
Türkiye nüfusunu 75 milyon kabul edelim.Oran, 10.000 kişide 1 ediyor ki bu %o
3’lük üniversiteli akademisyenler (200 bin küsur kişi) oranı ile karşılaştırılınca,
makul bir oran. Yazma oranı, en düşük blogcularda bile akademisyen
ortalamasından yüksek ve akademisyenlerin maaş alma nedenleri arasında, makale
yayınlatmak da var. Sonuçta blog yazarları arasında hiç kimse de, blog-makale yayınlattığı
için para ve/ya terfi almıyor.
Blog yazarlarının limit tamamı yaşıyor (3-5 kişi vefat etmiş durumda,
sayfaları korunuyor ama bunlar istisna konumunda).
Ansiklopedideki yazarların ise ancak % 20’si sağ, çünkü o kitaplar Osmanlı
son döneminden başlayan bir zamansal genişlikte.
Ansiklopedideki yazarların hepsinin en az 1 kitabı basılmış durumda ama
epeyisinin şimdilerde basımı yoktur, çünkü Türkiye’de basılan kitapların % 90’ı
veya daha çoğu, 2. basım yapmaz. Ödevlere ve müfredata dahil edilen yazarları
bu saptamadan muaf tutuyoruz.
Blogcuların kitap bastırmışlık oranı ise, %o 2 (8.000 kişide 16 kişi) gibi
bir oranda. Blogculuk göreli yeni bir olgu ve bazı blog yazarlarının kitapları,
onlar blog yayınlamaya başlamadan önce basılmış durumda idi. Bu konuda kesin
bir alan taraması yapmak ve bilgi vermek zor ama ilginç bir alan.
Türkiye’de blog yazma ve yayınlatma üzerine yerli ve yabancı yazar
derlemecilerden birkaç kitap var ama bunların hiçbiri blog yazarı değil
şimdilik. Yani, blog yazmak hakkında matbu blog kitabı yayınlatmış bir yazar, bildiğimiz
kadarıyla henüz yok.
Para kazanmaya hevesli birileri, er veya geç bir blog yazarları
ansiklopedisi hazırlayıp, ‘Who is Who in Turkey’ gibi, içine grmek için para
verilen bir derleme peşine düşüecektir.
En son ünlü / gündemde olan olan Taksim Gezi olayları gibi konularda, blog
yazarlarının belli bir blogda veya tüm bloglarda yazdığı metinleri derlemek de,
yine araştırmacılar için bereketli bir alan olacaktır. Aslında bunu Milliyet
Blog bunu hemen yapabilir, çünkü öyle bir gündem başlığı ve birikimi elinde zaten
mevcut.
Göreli en eski-yaygın oluşum olan Milliyet Blog’dan izlediğimiz kadarıyla,
blogcu anketleri epeyi yapıldı. Bunlar da blogcu ansiklopedisi oluşumuna katkı
sağlayacaktır ve sağlamıştır bile. Ancak bunlar akademik çalışmalar olduğu
için, yaygın olarak basıma ve dağıtıma girmeyeceklerdir. Ayrıca, 7 yıldır
izlendiği kadarıyla, bu konudaki çalışmalar, bu konuda sözlü ve yazılı olarak söz
verildiği halde, o anketleri hazırlayanlar ve uygulayanlar tarafından, o
anketleri yanıtlayan blogculara bile iletilmedi, en azından / hiç olmazsa e-kitap
formunda olarak. (Gezi olayları sırasında sosyal medyadaki mesajları derleyen
ve sayısal analize tabi tutan bir çalışma yayınlandı ve internette mevcut.)
Yine bu taradığımız alanlara bakarak; blogcular ve demografik dağılımları,
belli konudaki bloglar, blogcuların blog yazmak hakkındaki düşünceleri gibi
konular, ansiklopedik ama birarada olmayarak, üzerinde şimdiden çalışılmış
durumda. Bu veri tabanları er veya geç kamuya açık duruma gelir nasıl olsa.
Acelemiz yok, burası Türkiye.
Nasıl ki matbu kitaplı yazarların epeyisi henüz ölmeden bile yazar-değiller
yığınına katıldıysa; blogcular da, kimi haftada birden az yazarak, kimi fal
veya burç gibi deli saçması konularda yazarak (ki bu konulardaki kitaplar hala
çoksatar konumunda), çoğunluk tarih bilinci eksikliğini gündemdeki olayları
irdelerken sergileyerek, onyıllar ölçeğinde kalıcı yazar olmayacağını ve olmadığını,
çok değil, 1-2 yılda kanıtladı bile.
Bu, dehşete düşürücü: Çünkü hem paralı yayıncılığın engelleri, hem
Türkiye’deki siyasal ketlemeler varken blogculuk, en gencinden en yaşlısına, en
marjinalinden en normaline, tüm aday yazarlara çıkış yolunu bedavaya vermiş
idi.
Tüm insanlar ifade özgürlüksüzlüğünden yakınırken, bloglar insanların
aslında söyleyecek hiçbirşeyleri olmadığını kanıtladı. O nedenle blogcular
artık, konuşamayacağı konularda susmayı
öğrenmeli gibi... Hiç olmazsa, dezenformasyon, bilgi gürültüsü ve bilgi
kirliliği olmaz.
Konuyu bağlarsak:
Henüz hepsi birarada sistematik olarak basılmamış ise de, Türkiye blog
yazarları ve metinleri derlemesi, en azından internette, çok değil 3-5 sitede,
yoğun bir veri tabanı olarak, halihazırda araştırmacıların kullanımına açık
durmakta.
Bunun için de, yoğun bir blog okumacı olabilecek birileri gerek. Çünkü
sözkonusu metinler son 5 yılda 1 milyon sınırına doğru tam gaz gitmekte. Bunun
100 bini seçilse bile, bunların çalışılması için, 100 civarında kişiyi içeren
bir akademisyen işgücü gerekecektir kanımızca... Belki 10 binlik ve % 1’lik bir
seçki de bitirilmesi daha kolay bir çalışmanın başlangıcı yapılabilir.
Günde ortalama 5-50 blogdan, 2 bin küsur günde, toplamda 10-100 blog okumuş
durumdayız zaten ama bu çalışm, bir blogy zaraı olarak, bizim sorumluluğumuzda
değil. Bizim epistemolojik sorumluluğumuzda olan şey, bu metni, yani bir kavramsal çerçeveyi oluşturmaktır
yalnızca...
Onu da yaptık zaten...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder