Ölü veya diri ‘wanted’ ve Avustralya vatandaşı olan Julian Assange’ın
kellesini, herhalde dokunulmazlık sıfatıyla, tıpkı bir zamanlar Çetin Altan’ın
TİP’te yaptığı gibi (bakınız. ‘Ben Milletvekili İken’), kurtarmak üzere
kurulmuş bir parti imiş bu parti.
Ne zamanlar yahu...
Assange’ı meşhur eden ve o bilgileri ona aktaran ABD’li asker, içeride
eziyet görür ve neredeyse asılacak iken olanlara bak...
Bu, ‘felaketlerde ilk yapılacak nedir?’ türünden hayat bilgisi sorularının
kesin yanıtı değişken, kişinin kendi yanıtı bile değişken olabiliyor.
Şimdi de öyle...
Assange’in söyleşiye katıldığı kitapta, Assange’ın bir beyin veya bir kuram
taşıdığına ilişkin bir ipucu henüz göremedim.
Assange, Chomsky gibi boş kümeli
beyinli ve ‘koyunun bulunmadığı yerde, keçi Abdurrahman Çelebi’ olan bir
insan...
(Ursula Kroeber Le Guin’i de böyle sayan biriyim.)
Ancak, kesin olan bir şey var:
Wikileaks sayesinde, post-3-modern dönem bitti, post-4-modern dönem
başladı.
Yani:
ABD; 11 Eylül 2001’de kendi topraklarında ilk kez olarak vurulunca,
donanımsal olarak askeri strateji (2000
modeli dahil) yenilgisine uğradı.
Kasım 2011’de de, askeri yazılımsal yenilgiye uğradı.
Hoş, Çin bunu daha önce de becerdi ama Çin henüz ABD’yi vurmadı. Daha
saldırmaya kalkışmadı bile. O dönem gelince, Einstein’ın 4. Dünya Savaşı
tahminlerinin dışında olarak, gerçek bir çıngar kopacak ve tüm insanlığın canı
yanacak. (Artı bu, post-5-dönem demek olmayabilecek.)
(Bu, çok çok önemli bir ayrıntı.)
Assange, bu okyanusta bir katre bile değil kanımca.
Wikileaks Partisi, korsan parti oluşumları türünden bir uzantı sayılabilir.
Yeşil Parti(‘ler), son 30 küsur yılda (meclislerde olmasına karşın) siyasal
konjonktürü değiştirmediği için bu parti, bu post-2. Dünya Savaşı döneminde
oluşmuş, apolitik-politik parti türlerinin yeni bir aşaması sayılabilir yalnızca...
Artı bu parti, bizim tek kişilik (Mehmet Yazar veya Yaşar Nuri Öztürk’ün
partileri gibi) partilere benzer bir oluşum gibi...
Artı bu parti, yine bizdeki seçim barajını aşmak için yapılan muvazaalı bağımsız aday türünden bir
oluşum içinde gibi...
Hiçbirine karşı değilim. Karşı olduğum şey, insanlara yine ve hala boş yere
umut verilmesi. Hoş kitle, çok daha beterini hak ediyor ama yeni ve ilk kez oy
kullanacak seçmenler var. Doğmamış çocuğa boş bir gelecek bırakma zorunluluğumuz
gibi, henüz hiç oy kullanmamış seçmene de bir halta yaramayacak aday sunmama
gibi bir sorumluluğumuz var bence. Bunun, bu türden bir ideolojideki bir
gelecekbilimi savunduğum için belirtiyorum.
Evet Assange, Avustralya meclisine girer.
Evet Assange, bir gün AB Parlamentosu’na bile girer hatta.
Ama hiçbirşey olmaz ve bir şey
yapabilecek biri değil o.
Sanırım tarih, komedileşmiş trajedileri yinelemeyebilir, ‘tarih tekerrürden
ibarettir’ olmasın diye...
Assange bencil biri, sakıncası yok. Tarihe ve fütürolojiye zarar vermesin
yeter.
Gelelim Assange’ın içine girdiği ve ana akımdan uzak bölgedeki Avustralya’ya:
Avustralya da, ABD gibi 2 partiye kilitlenmiş ve bu da Wikileaks Partisi
türünden çıkışlar için orada bir zemin hazırlamış.
Bu önemli değil pek. Önemli olan şu:
Avustralya, bir Nauru gibi, hepi topu 3-5 bin kişilik bir komün olsa da, bu
türden çıkışlarla tarihe bir novum (yeni ve farklı bir düşünce oluşumu)
sunabilir. Sonuçta Avustralya, makul bir siyasal deney ortamı durumunda,
‘ceteris paribus’ için uygun.
Dolayısıyla, Assange herhangi bir şey beceremez ama beceremedikleri ile bize epeyi negasyon veri tabanı sağlar ve
sağlayacak da...
Bu, yeter de artar bile...
Gerisi laga luga...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder