Geziciler’in ve çözüm sürecindeki Akiller’in ortak yanı ünlü olmaları, yeni
moda olarak internet yoluyla ünlü
olmaları...
Bir ortak yönleri daha var: Başvuruldukları konuda eksi zekalı ve eksi
bilgili olmaları...
O nedenle de 32 kısım tekmili birden sırılsıklam saçmalamaları...
Geziciler’den Şafak Sezer ne yaptı?
Gösterilere katıldı. Bir biçimde, sonra U dönüşü yaptı. Gitti, Tayyip’in
şefkatine sığındı.
Peki Şafak Sezer, neden bu pozisyona seçildi?
Çünkü ünlü idi.
Neden ünlü idi?
Çünkü bir komedyen idi.
Berbat bir komedyen...
Akiller’den Murat Belge ne yaptı?
Akillik sürecinin son gününde pozisyonundan istifa etti.
Peki Murat Belge, o pozisyona neden seçildi?
Ünlü olduğu için...
Peki, neden ünlü oldu?
Şafak Sezer’den farklı olarak, Belge’nin zeka ve bilgi sahibi olduğu bir
alan vardı: Alaturka gündelik yaşamın kültürolojisi. Bu alanda Türkçe’deki ilk
derleme kitabı o yazdı ve yayınladı: ‘Tarihten Güncelliğe’. (Kitabın adı
aslında tersi olmalıydı: ‘Güncellikten Tarihe’:
Ancak Murat Belge, bu mahareti nedeniyle ünlü olmadı ve akilliğe seçilmedi.
‘Taraf’ gazetesinde yazma sürecinde, AKP iktidarıyla koşut pozisyonda
kaldığı için, azıcık ünlü oldu ve akilliğe bu nedenle seçildi.
Sezer’in ve Belge’nin ortak yönü, iktidar için tehlikesizlikleri ve hatta
iktidar tarafından kullanılabilirlikleri
idi. Öğrenilmiş çaresizliği beslemek için, epeyi uygun bir medyasal araç
oldular.
Özel bir tarihsel dönemden, özel bir geçiş süreciyle, özel bir tarihsel
döneme geçmekteyiz. Dolayısıyla; entellektüeller de, iktidar seçkinleri de,
onların manipülasyon aracı olarak ünlüler de, kitle de feleğini şaşırmış
durumda.
Zaten bu denli kalabalık saçmalamamızın nedeni bu. Yine de bu durum,
saçmalamak için özel bir çaba göstermeyi mazur göstermiyor. Sezer’in ve
Belge’nin yaptığı ise tam da bu...
Ünlüler herhangi bir maddi bedel ödemezler, tam tersine maddi ve/ya manevi
olarak durumdan nemalanırlar.
Oysa; hem Taksim Gezi olaylarında ağır bedeller ödeyenler var: Ölüler,
engelli kalanlar ve hapistekiler; hem de çözüm sürecindeki ölüler, kalanlar ve
hapistekiler de öyle...
Dünya’da da böyle:
Assange Avustralya milletvekili / senatörü ve pek bir global ünlü ve
diplomatik dokunulmaz olurken, ona bilgileri sağlayan kişi (ABD’li er) içeride
eziyete maruz kalıyor ve neredeyse asılacak...
İşte bu nedenlerle Sezer ve Belge çok ayıpçı, suçlu ve gnühkar konuma
düştü: Ahlakı, hukuku ve dini çiğnedi.
Sorun, Geziciler’in Sezer’i ve çözüm sürecindekilerin Belge’yi başlarına
almalarında: Kılavuzu karga olanın sonu belli... Kezlerce yaşanmış olarak belli...
Sanıldığının tam tersine (özellikle de Geziciler’in sandığının tam tam
tersine), toplumsal ideolojik ve/ya ideoloji-dışı grupların (barış ve/ya savaş
içinde) biraraya gelmeleri imkansızdır (çok istisna durumlarda bu becerilebilir
ama bu başka bir özel beceri konusudur). Bu da denenmiştir ve facialar hep görülmüştür. Tarihten ders
alabiliriz, almayabiliriz de ama sonra bedelini ödemeyi seçmemiz gerekir, yan
çizmeyi değil, her ikisinin de yaptığı gibi...
Tamam, güleriz ağlanacak halimize ve ağlarız gülünecek halimize ama Geziciler
de, Akiller de birşeyler değiştirmek adına ortaya çıkıp, herşeyin tıpatıp aynen
sürmesini ve kalmasını sağladılar. Bu, hiçbirşey yapmamaktan daha kötü bir şey,
çünkü hiçbirşey yaptığında sonuç 0 olur ama bu eksi büyük bir sonuç oldu: AKP de hala orada, PKK de hala orada,
daha büyümüş olarak...
O nedenle Sezer ve Belge, sizi halk adına neye mahkum ettiğimi yasalar
elvermediği için yazamıyorum ama size edeceğim en berbat beddualardan bile berbat
duruma taşıdınız kendinizi:
Beter olun inşallah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder