Elimizde 2 şekil var:
Biri, H, M, T harflerinin 3 boyutlu tasarımı ve birbirine dik 3 bakış
açısının farklı harfi görmesi ve göstermesi durumu.
Diğeri, B, E, G harflerinin 3 boyutlu tasarımı ve birbirine dik 3 bakış
açısının farklı harfi görmesi ve göstermesi durumu.
Bunların böyle olabilmesi, Latin Alfabesi’nin çizgili, köşeli, birimli,
modüler harf düzeni ile mümkün. Yani, harfler aslında belli alt-öğe-birimlerin
yinelenen bir biçimde biraraya gelmesi ile oluşturuluyor.
Arap ve/ya Çin alfabesi ile böyle bir şey yapılamıyor, çünkü onlarda
mükerrer ve aynı parçalar yok.
Artı, Latin Alfabesi’nin kökeni böyle değil. Latin Alfabesi, Fenike Alfabesi
kökenli. Yunan Alfabesi de öyle ama ondan bu tür işlemler yapılamıyor.
Bu, işin biçimsel durumu.
İçeriksel durum ise şu: Değişen bakış açılarının, hem doğru olup, hem de
birbirine çok (geometrik anlamda) aykırı / karşıt görüşler içerebilmesi durumu.
Asıl önemlisi ise, özellikle ‘B-E-G’ örneğinde olduğu ve açıkça izlendiği üzere,
asıl makro biçimin bunlara hiç benzememesi.
Zaten bakış açıları, görüldüğü üzere indirgenmiş nitelikte. Yani, 3 boyutlu
bir cisim, 2 boyutluymuş gibi algılanmaya kalkılınca, sonuç onlar olmakta.
(Bakış açısının tanımının bu sınırlanmışlık olması gerektiği tartışması, kesin
olmayan bir sonuç verir.)
Adamın biri, olayı daha ileriye taşımış:
‘B-E-G’nin QR (quick response = çabuk tepki) kodunu 3 boyutlu tasarlamış:
Ara açıklama:
QR kodu, bildiğimiz bar kodunun iki boyutlu ve matris biçimli olanı.
Bildiğimiz bar kodu ise şöyle bir şey:
Yani böylelikle, Arap alfabesi yerine, QR Kodu alfabesi kullanılmış gibi
olmakta.
Yani böylelikle, 3. dereceye kadar açılım yapılmış oldu. Daha çoğu da tabii
ki mevcut.
Sonuç?:
Özellikle fotoğrafta ama genelde yaşamda bakış açımız, algıladığımız şeyin
‘ne?’liğini epeyi etkiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder