“23 yaşında Bilgi Üniversitesi’nde okuyan Ayşe Sena daha mesafeli. Nedenini
şöyle aktarıyor: ‘Taciz oluyor, zorlanıyoruz diyen başörtülülere, ‘Gezi
sürecinde taciz olmuyor, Kemalistler yok orada’ diye üstten bir dil kurunca, insanlar
daha da gerildi. ‘Senin korkularını anlıyorum’ dense yeterdi, delil istenmesi
insanları daha da uzaklaştırdı. Eylemin kutsallığı bozulmasın diye, yine
başörtüsü bir gündem olmaktan çıktı. Gezi’yle beraber daha derin bir kutuplaşma
yaşandı. Ben Ak Partili değilim ama diyelim ki Ak Partili olsaydım bana yapılan
meşru mu olacaktı? Bunun garantisini hiçbir başörtülü hissedemedi. Başörtülü
kadınlar olarak bizim yaşadığımız şeyler de çok yeni. Annelerimiz yaşadı bitti
diye bir şey yok.’...”
Yahu, bunu bana niye söylüyorsun? Git, AKP’lilere söyle.
Sen kamusal alana başörtülü girmiyorsun, başkaları da senin kamusal alanın
olan camiye çıplak girmiyor. Herşey karşılıklı.
“Zişan Tokaç Gezi’nin ilk günlerinde eylemlerin ‘içinde kalamamış, dışına çıkamamış.’ Bir anda her yanını kaplayan
Atatürk posterleri ve bayraklar yüzünden yaşamış bu çelişkiyi: ‘Ailem dindar
bir aile. İki yaşımdayken beni ‘Bosna’, ‘inanca saygı’ eylemlerine götürürken,
sonradan eylemlere gitmeyi bıraktılar. Lise döneminde bir şeyleri merak edip
araştırmaya başladım. Gözüm anarşistlerin üzerindeydi. Ama toplantılarına
giremiyordum çünkü rakı masasında yapıyorlardı. Bir gece parka dozerlerle
girildiğini gördüm. Umutsuzdum, ‘Parkı da kaybettik’ diye düşündüm. Sonra ben
de Gezi’ye gitmeye başladım. 1 Haziran’da hiç hayatımda görmediğim kadar o
kadar çok Atatürk posteri gördüm. Çok garip bir andı. Dışarıya çıkmak doğru değil ama içerisi doğru mu? Kafam sorularla doldu.’
...”
(Bakın da, alaturka matriyarkal paradoksa.)
Soru imi iyiye alamet ama sorular çabuk unutturulur sana, o andığın kutsal
aile mensupları tarafından.
Ara şerh: İnkılap kanunlarının çoğu uygulanmadı, daha doğrusu uygulanamadı.
Bu ülkede 90 yılda imam nikahından ceza alan falan olmadı. Ülkenin % 60’ı kılık
kıyafet yasasına uymazken de, aynısı oldu. Dolayısıyla Atatürk posteri, hala
başörtüsünü koruyor ama o bayrakları asanlar bunu bilmiyorlar.
MHP ’li bir aileden gelen 18 yaşındaki Cağaloğlu Anadolu Lisesi öğrencisi
Kadir Selamet... : ‘Okulda güncel konuları tartışmak istediğimizde, en fazla 6
kişi toplanırdık. Gezi’ye neredeyse bütün okul uğradı.’ ...”
Sanırım, ikilemi en iyi bu saptama veriyor: Okulun içinde kamera yok,
(William Gibson tanımıyla) medya
gestaltı yok. Gençler de ünü sever ya da mavrayı.
“Ayşe Sena şöyle diyor: “Asıl sorun Gezi’ye aşina olmayan Müslümanlar orada
mıydı? Bence hayır. İmam Hatip mezunuyum. Çevremde çok fazla muhafazakâr,
milliyetçi arkadaşım var. Bu şekilde yaşayan arkadaşlarımın fikirlerinde hiçbir
kırılma olmadı, aksine muhalefete karşı daha da sertleştiler. Hâlâ ‘Gezi’
denildiğinde akıllarına, ‘Oradakiler başımızı açmak istiyor, komünistler’ fikri
geliyor. Daha derin bir kutuplaşma yaşandı.”
Eh, demek ki güneş balçıkla sıvanmıyor: Durum vahim.
İşte, bunun devamı ‘AKP ve Geziciler’ metninde açımlandı. (Ayrıca bu metin
de o metnin şerhi niyetine yazıldı.)
Bir de şu kavram kargaşası meselesi var: Zaten elifle mertek birbirine
girmişti, Geziciler sayesinde, elif de mertek de kalmadı. ‘Ay, beni kategorize
etme’ hesabı şarkı sözü... (Bu arada ortalama yaş 28, belirsiz belirsiz.)
Evet Geziciler, hiçbirşey ama ne nihilist hiçbirşey, ne de Neyzen
Tevfik hiç’i hiçbirşey. Hiç bile
değiller yani. Şekil yaptılar, şekil bir taraflarına bela oldu. (AKP, (aslında
öyle bir şey yokkene) kendilerini anti-kapitalist Müslüman sayanları da oyacak
ya da oymaya başlamıştır bile.)
“ ... 'Y kuşağı' olarak tanımlanan
gençler, ‘Politikanın şekli değişti, yaşlıların siyasetini artık biz
beğenmiyoruz’ diyor.”
Yaşlılar sizi tepsin, e mi?
(Yaşlı dedikleri, dedeleri ve babaları olmakta, ben değil, çünkü çocuk
yapmadım, uçkurumu tutarak: Acaba bir Müslüman kadının burada söylediklerini dedesine
ve babasına söylemesi, ne denli mümkün
acaba?)
Nasıl gençsiniz yahu?
Hani özgürlük?
Büyük özgürlük.
Herkesin özgürlüğü.
Allah’ın kulu değil, özgür.
Gerisi fasa fiso.
Ahan da Y kuşağı:
Ol mahiler ki derya içre yaşarlar, bilmezler derya içre oldukların...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder