Alıntı
ve yorum sırasıyla gidecek:
“artık
işi öldürme varyasyonuna döktüler. kafasını keserek, yakarak, boğarak, füze ile
havaya uçurarak, bombalayarak, asarak, döverek, taşlayarak, tankla ezerek,
uçakla dalarak, türlü türlü işkence ederek... bunlar sanırım artık kesmez oldu...”
Bu,
minik bir beynin bakış açısı. Doğrusu şu:
Bir.
Medya
geştaltı için, yeni yöntemler yaratmak zorundalar.
İki:
Terör de
bir savaş biçimi oludğu için, önlenebilirliği azaltmak açısından yeni yöntemler
bulmak zorundalar.
Ancak,
saldıran kim olursa olsun, yöntemlerin sonuna gelinmek üzere, çünkü yöntemlerin
sayısı sınırlı. Yeni yöntem yaratmak ise, o saldırıları tasarlayanların işi
değil.
Bir de
dönem modası sözkonusu:
Artık
kimse pek uçak kaçırmıyor. Onun yerine, uçakla İkiz Kuleler’e dalıyor, ikisi
çok çok farklı: İlkinde savaş uçağı o uçağa dalabilir ki daha önce bu oldu,
ikincisinde dalamaz, dalamadı da.
Bugüne
kadar denenmeyen tek yöntem Papa ziyareti 6 milyon Manila ve herhangi bir
konser Rio de Janeiro 2010’lar 3 milyon gibi durumlar.
Stad 100
bin kişilik ve boşluklu ve dağınık sivil yayılımı sözkonusu. Plajda konserde
ise, birbirine değen yakınlıkta 100 binler sözkonusu.
Hannibal’in
yazarının ilk romanı, bir stada saldırıyı 1975 gibi tasarladı ve 2015 başarısız
denemesi oldu.
Martin
Beck dizisinin son kitabındaki saldırıyı, romanı filme çekerken kullanmadılar.
Teröristler filmedi saldırıyı kullandı. Romandaki saldırıyı ise, Manukyan
İstanbul için kullandılar.
Burada,
‘Akbabanın Üç Günü’ romanındaki gibi roman okuyup saldırı tipi öğrenen ve
dolayısıyla önlemeyi de öğrenen türü elemanlar Dünya’da var mı bilmiyorum ama
olması gerekli, çünük İkiz Kuleler saldırısı da tasarlanmıştı ve zaten oraya 5
yıl önce bir saldırı daha olmuştu.
Evet:
Devlet
terörü, sivil terörüne karşı aciz, çünkü böyle bir saldırı tipini 40 yıl önce
okulda okumadılar ve yeni durumlara ilişkin bilgi üretimiyorlar. Bunun için
‘Yarının Sınırında’ (Tom Cruise) fimindeki gibi, tüm salıdırıları yüzlerce kez
yeinden yeniden yaşayabilecek beyinler gerekli. Ki bu, onları teröristlerden
beter caniler kılacaktır.
Olayın
açılımı bu yani, yukarıdaki ergen paragrafı değil.
+
“yaklaşık
iki haftadır paris'teyim, gözlemim o ki, paris'te yaşayan fransızlar genel
popülasyon içinde sadece bir azınlık. binlerce afrikalı, uzak doğulu,
ortadoğulu yaşıyor burada. paris'in kuzeyindeki bir banliyöde kalıyorum, sokağa
çıkıp tramvaya gidene kadar geçen sürede istanbul fatih'te yürümüş gibi
hissediyorum kendimi. özellikle etek, elbise giyince. tramvay ise ayrı zaten,
çok kalabalık sıkış tepiş herkes birbirini ittiriyor, sadece göçmenler var. ne
oldu da anlamıyorum, fransa neden bu kadar göçmen aldı, nasıl aldı. göçmenlerin
birçoğu güvenlik görevlisi, garson olarak çalışıyorlar. bu saldırıyı yapanın da
fransa'da ikamet etmekte olan bir tunuslu olduğu söyleniyor. hollande'ın
söylediğine bütün fransa islami terörün tehdidi altında.”
Kulağını
tersinden gösteren ama doğru gösteren bir gözlem bu.
2015
kasım saldırısındaki saldırganlardan biri göçmen ve polis idi, fransız idi aynı
zamanda.
Göç
oranı % 20, çünkü asgari ücretin yarısına veya üçte birine çalışacak dama
gerkli, Türkiye’deki Suriyeliler gibi.
Bir de,
Yeni Orta çağ’a girdikten, Yeni Kavimler Gçü başladıktan ve 2000-2200 için
2000’den beridir makro tarihsel inişe geçtikten sonra, ne Pentagon, ne AB, bu
yıkımı durduramaz artık.
Kendileri
bunu istemiş veya kendileri bunu yaratmış olabilir, sonuç değişmez, artık geri
dönüş yok, 150 yıl daha.
Gerçeğin
çölüne hoşgeldiniz.
+
“etrafta
parçalanmış cesetleri göremediğimiz saldırı.”
Etrafta
parçalanmış ama içten parçalanmış cesetleri gördüğümüz saldırı.
Benim
merakımı celbeden şu.
Bomba
atıyorsun 100 kişi, arabayla eziyorsun 100, var orada 100 bin. Bu, epeyi bir
teknik hata değil mi?
Aradaki
fark, eğitimli olmakla ilgili sanırım:
100
kişiyi silahla kıstırıp 50’sini öldüren kişi, eğitimli biri idi.
Bu
konunu daha irdelenmesi gerekli ama bilgiler geldikten sonra.
+
Bir de,
500 tane abuksama metni var, 15.07.16 13:30 itibarıyla.
+
Kendi
Facebook yorumumla bitireyim:
“Fazla hızlı
gerçekleşen bir öngörü oldu bu, belki yazıldığı anda gerçekleşmişti. Ancak
IŞİD, zirveyi geçmiş olduğunu kanıtladı artık: 14 Temmuz tamam, simgesel bir
gün. Ancak, ne İstanbul, ne de Paris oldu Nice. Bağdad'da 250 ölü iken, 1.
Dünya'da 100 olamadı ve bin olması gerekiyordu geştalt etkisinin devamı için.
Bu durumda, Türkiye saldırıları olasılığı hala baki.”
Ek
bilgi: Hemen bunun öncesinde yazdığım ve Türkiye’de bu kez bin ölü öngördüğüm
bir saldırı kurgusu metni yazıp yayınladığım sıralarda saldırı olmuş Fransa’da.
(15 Temmuz 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder