Cumartesi, Temmuz 23, 2016

Bir Gelecekbilimcinin Kabusu

20.07.16, 01:15.
Bir Gelecekbilimcinin Kabusu
Bir gelecekbilimcinin kabusu veya paranoyası tasarımlarının aynen gerçek olması diye yazdıydım.
Ancak, şunu yazmamıştım:
Gelecekbilimcinin kestirim olarak tasarladığı şey, karşısına gerçek-somut olarak çıkınca, gelecekbilimci onun içinde geçip, geleceğe geçmek zorundadır.
Bugün bunu yaptım veya yarım yaptım veya yapamadım. Onu göreceğiz. Ama denedim.
Bu, somuttan soyuta başkalaşım oluyor. MD3 / felsefe notu olsun.
Bu, soyuttan somuta (bakışımlı olarak değil) başkalaşım denklemi de demek olacak.
Bu o zaman, gelecekbilim-geçmişbilim ve geçmişbilim-gelecekbilim sentezi olacak ama zamanbilim praksisi olmayacak, onu ben yapamam, başkaları yapsın artık. 56 yaş momentim ile mümkün değil, bel veriyor beynim artık.
İlk şunu hissetmiştim.
Kestirimlerim, % 85’ten lüksek oranlı gerçekleşince, kuşkulu bir paranoya:
La ben, nerede yanıldım?
Yanılmamışız.
Sonra, bildiğimiz makro aksis üzerinden peşpeşe çok adım somutlaşınca da:
La ben, bunun ötesine nasıl geçeceğim?
Onu da geçtim. Biraz ittire kaktıra oldu ama oldu.
Şimdi, ilticadan vazgeçmiş olarak, felaket-fırtınanın göbeğinde, mal mal çevreye bakıyorum. Panoramada görmem gereken yeni bir şeyler olduğu da kesin.
‘Matris’te öykü kayınca, de ja vu yaşanıyordu. Onu gibi oldum:
La ben, bu filmi gördüm galiba.
Bu filmi de ja vu niyetine, ‘Hyeongsa’ olarak 2006’da, çekim belgeselini (üstüste 3 kadrajlı, belgesel, film ve plato görüntüsü olarak) 2016’da seyrettim.
Belgesel ‘Hyeongsa’daki 3 kadrajlılık, Tarkovski / ‘Ayna’daki 4 kadrajlılıktan epeyi farklı idi.
Her ikisini de, gelecekbilim-geçmişbilim içiçeliğinde kullanabilirim. Bu, meta-sinema olarak da, kuram olarak da bambaşka sonuçlar verecek gibi.
İşte bu da, kabus yönetmeyi öğrenen, Trier / ‘Krallık’ gibi oldu.

Yine de, (Nice gecesi dahil) son 6 gün kabus idi ve hep öyle kalacak.

Hiç yorum yok: