Kendisini
günahım kadar sevmem, bunun için de yeterinden çok nedenim vardır ama bu
düşüncesine 2014 başından beridir, AKP Fethullah’ı ilk-tam tuş edeli beridir
katılıyorum.
Ancak,
30 yıl değil de, 2002-2024 arası 22 yıl olmak üzere.
1983-2013
arasını da, AKP de dahil, 3 parçadan oluşan tek bir Türkiye’yi neo-liberaleştirme projesi olarak görüyorum. Ve epeyi de
başarısızlığını görüyorum.
Şimdi
karşılaştır-karşıtlaştır, alıntı-yorum olsun:
"Ama
şimdi öyle geliyor ki bugüne kadar iktidarda kaldığı süre kadar daha kalabilir.
Her ne kadar, bir partiden çok bir tek adam halini aldıysa da."
Öncelikle:
Erdoğan
bir tek adam değil, zaten tek kişilik bir proje değil. En sonki Rusya ve İsrail
yumuşamaları, 13 yıllık Erdoğan çizgisi değil, köşeye sıkışmış birinin, ikinci
adamlarının verdiği en olmadık önerilere uymasıdır yalnızca.
Artı,
diğer tüm politicakıların yaptığı üzere, sürekli ikinci adamlarını budamasıdır.
O da, Arınç ve Gül’ü budadı.
Ancak, vasıfsız-altı danışmanların zararı bir
yere kadar. Gül ve Arınç da vasıfsız politikacılar olsa da, son kalanlar dibin
dibi durumda. Bunlar da, insanı da partiyi de uçuruma götürür. Götürdü de
zaten.
“Bunun
sebeplerini belki erken Cumhuriyet yıllarında aramak lazım. O zaman Türkiye’de
halka zorlanan laikçi siyaset öyle bir tepki yaratmış ki onun dalgaları bizi
bugünlere taşıdı.”
Çüş.
Oha.
Bitmiş
1. TC’nin 9 döneminden, yukarıya çıktığımız tek dönem Atatürk dönemi ve 15 yıllık
olanı idi yalnızca. Atatürk’ün 2 ve 3 noları İnönü ve Bayar da dahil olmak
üzere, laik falan değildi. Ordu hiç değildi, orduda günde üç vakit yemekte
Tanrı’ya şükrediliyordu.
3 darbe
olmasaydı, 3 liberalizm olamazdı. 1. darbenin 0. liberalizme karşı yapılması
ters değil. Darbelemeler, aslında bu ülkede tutmayacak liberalizm dalgasını
körüklemek oldu yalnızca. Türkiye’ye asıl yeşil sermayeyi 3. darbe ve Evren
soktu, unutmayalım.
Yeşil sermaye
akışı, sonradan para görme görmemişliği, sınıf atlama, uçkur çözme, yaşananlar
bunlardır. Bu, İslam’ın modernleşmesi değil, İslam’ın dünyevileşmesi,
dolayısıyla engizisyonlaşmasıdır
yaşanan, bu İspanya 1500’de de böyle oldu. Geldiğimiz nokta da, faşizm-engizisyon
eşlenikliğidir: İslamofaşizm olmaz, çünkü İslam ümmetçidir, milliyetçi değil.
Köylerin
gecekondululaşması, sonra da sınıf atlaması, İstanbul’da taa İnönü zamanında
1946’da başladı. TKP’li Hasan İzzettin Dinamo da bu yağmada yer aldı. Bakınız
Musa romanları dizisi.
Yani
Tunçay’ın yaptığı, eksik ve yanlış bilgi nedeniyle, dezenformasyonlama olmakta açıkseçik olarak.
“Bugün
AK Parti’yi hâlâ iktidarda tutan sadece o tepki olabilir mi?
Esas
geliş bu diye düşünüyorum.”
Sokağı
tanımayan bir tatlı su sosyalisti işte, nolcek.
AKP’yi
bugün taşıyan alaturka yavşak mahalle
zulmü olmakta. Sokak linçleri
olmakta. Cihangir saldırıları olmakta. Turist tecavüzleri olmakta. İstanbul’da
0 orman olmakta. Talan ve yağma olmakta. Lütmpen proleteryaya yağlı kemik atmak
olmakta.
“Bu ülke
ne de olsa bir imparatorluğun mirasçısı.”
Bunun
için kullanacağım sözcüğü otosansürledim. Dava açıtrmayalım kendimize ama.
Şerh:
Yine bir
eski TKP’li olan Aydın Engin, aslen nasyonel sosyalizm olan bir
transnasyonalizm uydurdu kendi kendine, belli ki sözlük anlamına bakmamış.
Bunlar, sisteme yanaşmak için kavram abuksamaları yapıyorlar işte: Yaşanan
budur. Tunçay da Zaman’da yazıyordu bir zamanlar.
Şimdi,
gelelim asıl olup bitene:
AKP
2003-2013 arasında birinci miyadını doldurdu. Erdoğan doldur boşalt yaptı ve
ikinci-milatladı. Burada, aşırı fire verdi. AKP % 35 ikenki oysal % 20’nin %
10’u partiyi terketti. Onun yerine, ‘laan, biz de yeriiz laan’cılar geldi,
fazladan % 40 olarak: Talan-yağma tayfası başıbozuklar ve ayaktakımı.
Fren
tutmuyor, geri vites tutmuyor.
Deniz
bitti. Orman bitti. Çöl bile bitti: Konya Ovası çöküyor.
Ülke
iflas edecek ki daha önce de etti.
Ölmeyebilecek
100 bin kişi daha ölecek ama bunun hiçbir zararı yok kültüre ve ülkeye. Ki
zaten onun 50 bini de AKP seçmeni olacak / oldu.
Çakma
sosyal demokrasiye dua edecekler. Kılıçdaroğlu gibi, çakmanın çakması bir
politikacı bu ülkeyi yönetecek.
Bir tek
şu gerçek, şu an için hesaba katılmıyor:
2024’de
TC’nin su, gıda, enerji krizleri ve eğer böyle göçmen alınırsa, nüfus krizleri
patlama noktasına gelmiş olacak.
Erdoğan
veya 1. / N. kuşak danışmanları bunu göremez, G-7’liler de göremiyor.
Yapacak
hiçbirşey yok yani.
En
kötüsü, henüz başlamadı yani.
(11 Temmuz 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder