1994
tarihli bir terimle, insan bilgi üretimi, Mod 1, 2, 3 aşamalarında tanımlanmış.
Bizim
bakış açımız ise oldukça farklı.
Bilim
tarihine baktığımızda 2 temel durum gözlüyoruz:
Bilimin
doruk yaptığı kültürler tarihte 2 veya 3 odaklı. Oysa, tarihin 400 yıllık
siklusları açısından, o dönmelerin ortasında her zaman 1-5 ana hegemon var
askeri, iktisadi, siyasi üstün olarak. Ayrıca, 2 odaklanma da eşlenik-binişik
sayılmaz pek.
Bilgi
tarihi açısından daha da belirgin bir durum var:
100
milyar kişide bilgi üreten insan sayısı 100 bin ve oran da milyonda bir. Geri
kalan, ya bilgi edilgin taşıyıcısı veya bilgi engelleyicisi, birey, küme veya
tüm kültür olarak. Bilimsel bilgi de bu böyle.
Bunun
üzerine başka bir gözlememiz daha var:
Bilimin
mikado çöpleri çatıyı yükseltirken, gayet dingildek, biriyle tam-sıkı
bağlantılı olmayan bir biçimde yükseliyor.
Şerh:
Sıfırın ve yazının 3 ayrı zamanda ve yerde keşfi ve bunların hepsinin 6 tane
birbirinden ayrı olması, artı konuşmanı ve ateş yakmanın icadının da ayrı ayrıs
üreçlerden geçmişliği, bize bu gözenekli tarihi imliyor ve sergiliyor.
Geçelim
Mode üzerinden tartışmaya:
Tanımcılardan
Gibbons’a göre, 20. Yüzyıl’ın ortalarından başlayarak, kavram güdülü, problem
odaklı ve disiplinlerarası bir bilgi anlayışı gelmiş.
Gibbons’a
2 gerçekle karşı çıkıyoruz:
Orta
Çağ’da bile, yani bilgi dipte sayılırken bile, trivium ve kuadrium ile
çokdisiplinlilik vardı.
Bilginin
o asma-tavan çatısı imliyor ki insan türünün var olan bilgisinin limiti tamamı
çıkarsamadır. Bu çıkarsama bilgiyi de kimse bilmez, çünkü kimse yalnızca masa
başında bilgi üretmeyi, günümüz koşullarında kavrayamaz.
Bir de
ekleme yapıyoruz:
Onun
belirtmediği, soruyu yanlış sorma veya denklemleme, bir bilginin icadını birkaç
milenyum bile geciktirebiliyor ya da o bilgi inkar ediliyor, Eratosthenes’in
hesaplamaları gibi.
Ve artı,
zaten o bilgi çatısının yükseltilememesinin veya çökmesinin nedeni de, o yanlış
soru sorma veya yanlış varsayımı kabul etme veya hiç soru sormamadana
dolayıdırı.
Bunların
tümünün de nedeni bellidir.
İnsan
türü, maksimum 200 kişilik sürülerde yaşamaya evrildi. 20 milyon kişilik
sürülerde yaratılan devlet kuralları, ancak ve ancak toplumun olduğu gibi
sürmesi kilitlenmesi ile kendini taşıyabildi.
Yani
devlet her zaman bilimden önce geldi, tüm Dünya Sistemi’ciler ve neo-liberaller
için iktisat-askeriye-siyaset’in, bilim-sanat-düşün’den önce gelmesi gibi.
Birincisi maddi uyguralkı, ikincisi manevi uygarlık ve bilgiyi üreten ikinci
üçlü.
Tarihte
makro sikluslar işlediği gibi, bilgide de sikluslar işliyor ve 2000’den beridir
eksizekalılaşma ve eksibilgilileşme dininin içindeyiz gırtlağımıza kadar. CERN
ve NASA bile dahil buna. Bunun bir nedeni de, 7 milyar kişiyi bir anda
okuryazarlaştırmanın toplu bilisizlikte geri tepme yaratmışlığı.
Yani:
2200’den
önce ışık hızından hızlı gidebilmenin bilgisini kimse aramayacak.
Nokta.
(28 Temmuz 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder