En
sevdiğim bu oldu:
“esat’ta
geçirdik geceyi. bilen bilir, esat caddesi meclis'e yürüme mesafesindedir.
sabah 6’ya kadar bomba sesleri ile uyuyamadık. sabah 9 civarı sıhhiyede tanklar
ve onların ezdiği arabalar etraftaydı. aklıma suriyeli bir arkadaşımın dediği
geldi tüm bunlardan sonra:
"ıraklılar’a
bakar, savaşın ne kadar zor bir şey olduğunu düşünürdük. asla aklımıza gelmezdi
böyle birşeyi bizim de yaşayacağımız."”
En doğru
bulduğum ise şu:
“caddeler,
binalar onarılır da,
ruhlarımız
nasıl, ne zaman. bilmiyorum.
karman
çorman duygular:
yıllardır
biriktirdiğin öfke ile bir an önce,
-her
nasıl ise- gitsinler var..
yakınların
için endişe, korku,
ekranlarda
gördüklerine öfke, nefret
gelecek
için umutsuzluk,
an için
belirsizlik...
hepsinin
en yoğunu bir de.
bir
çeşit fragman gibi okumak lazım
belki de
tüm geceyi..
gelecek
50 yılın
hızlı
ileri sarılmışı
bir
çeşit turnusol kağıdı;
hangi
duygular sömürülecek,
kim
hangi köşeyi kapacak
kim
hangi maskeyle dolaşacak
neler
göze alınacak,
neler
feda edilecek,
neler
alet edilecek..
bize tüm
bu duyguları yaşatıp
memleketi
bu hale getirenler
hepinizin
allah gerçekten belasını versin.”
İkisinin
arası ise, benzeri şeylerle doldurulabilir.
Yorumum
kısa:
Cehennemin
en sapa ve en kestirme yoluna girdik.
Ancak:
Uzun
vade için, kısa ve orta vade feda edilebilir mi?
That is
the question.
(16 Temmuz 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder