Bir
haber:
“Suriyeliler’e
vatandaşlık verilmesini referanduma götürmeyi teklif eden HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş, bu önerisi ile ilgili 'yanlış yaptım' dedi. Demirtaş, ‘Referanduma
götürelim diyerek bu insanlara haksızlık yaptım. Referandum temel hak ve özgürlüklerde
olmaz’ diye konuştu.”
12 ve 13
Temmuz 2016 tarihli, peşpeşe 2 gün için 2 olay bu.
Demirtaş,
bilmeden tam da kuyuya taş atmış oldu.
Öncelikle,
referandum hangi konuda yapılır, hangi konuda yapılmaz, tartışmasına bakalım:
Temel
hak ve özgürlüklerde referandum olur.
Brexit
öyle olmadı ama.
İngiltere’de,
seçmenlerin oy geçerliliği hakkı
çiğnendi. Bir anlaşma kabul edildikten sonra kalıcıdır. Bireysel ticari sözleşme
için referandum yapılmadığı gibi, uluslararası sözleşme için de referandum
yapılmaz. En azından özel durumlar
oluşmadan ve kısa / orta vadede yapılmaz.
Sonralıkla,
göçmenlik hak değildir. İstediğin ülkeye gidemezsin. Gidip de, oranın canına
okuyamazsın. Burada vize konusu tartışılmıyor. Gittiğin ülkenin kültürünün anıa
okuma hakkı kimsede yoktur, tersi durumda ağlak olur çünkü.
Örnek:
AB,
Latin Amerika sömürgelerine 450 yıl tek bir Müslüman göçmen sokmadı. 1950’lerde
Surinam’a Müslüman göçmen alındı. 30 yıl sonra askeri darbe yaptılar ki bizim
Türkler’in de böyle bir vakası mevcuttur tarihte.
Göçmenlik;
iktisadi, askeri, siyasi nedenlerle olur. Ancak, hak hukuk konusu suiistimale
çok yatkındır.1989’da 300 bin Bulgaristan Türkü, Türkiye’ye geldi,
Bulgaristan’a geri döndü: Tam 3 kez. Şimdi anımsanmaz, o zaman da hükümet
Marmara Bölgesi’nde TOKİ’nin evlerini onlara vermişti, evlerini beğenmeyenler
geri döndüler. Bunu bizzat onlardan dinledim.
Bir de
şunu dinledim:
Bulgaristan
Türkü bir taksi şöförü, orada kalsaydı, Türkiye’ye karşı savaşabileceğini
belirtti, benim sorum üzerine.
Yani:
BM
Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi, insanlara yaşama hakkını temel hak olarak
verir ama o anlaşmaya imza atan ülkeler, kendi vatandaşlarına vermez. ABD Muhammed
Ali Clay’i Vietnam’a gitmedi diye, hapse attı örneğin. Mel Gibson ise, babası
tarafından Avustralya’ya uçuruldu.
Burada
boşluk var yani.
Şurada
da boşluk var:
2. Dünya
Savaşı ertesinde, Avrupa’daki ama Almanya dışındaki Alman kökenliler,
yaşadıkları ülkelerden Almanya’ya sürüldüler. Onlar da, orada kalmak yerine,
ABD’ye gittiler. 50 milyon kişi. Sonra işgücü açığı oluştu. 4 milyon Türk
oralara gitti. Tüm AB’de yarattıkları sorun, 50 yıl sonra açıkça ortada.
Doğrudur,
tüm Dünya’daki göçmenlerin tamamına yakını, G-7 ülkeleri nedeniyle oluştu ve /
ama yine oralara gittiler.
Doğrudur,
bunlar asgari ücretin yarısına veya üçte birine çalışmaya başladılar.
Birincisi
haksızlık ama ikincisi hak değil, grev
kırıcılık yalnızca. Şu anda Suriyeliler de Türkiye’de öyle yapmaktalar:
Günde 12 saat mesai ve 30 lira gündelik, artı kayıtdışı ve sigortasız.
Dönelim Demirtaş’a:
Bir Kürt
olarak, TC topraklarında, 1915-1920 arasında 1 milyon Ermeni’nin katline ve
tehcirine bilfiil katıldıkları, Kürtler tarafından saptanmış bir halka mensup
olarak, çenesini biraz tartarak açması gerekli.
Gelelim
Suriyeliler’e.
Hayır, 4
milyon Suriyeli’nin TC’ye göçmen olarak gelip de, okuryazarlığı % 10-20 düşürme
hakkı yoktur.
Gelenlerin
en az yarısının yaşam hakkı gasp edilmemiştir. Yanlış taraf seçmişlerdir
yalnızca.
Sonuçta:
Hakkı
savunan da yanlış, savunulan da yanlış.
Haa:
Referandum
yapılsa, halkımız Tayyip ne diyorsa onu yapar.
Bakmaz,
insan haklarına falan.
(14 Temmuz 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder