Pazartesi, Temmuz 18, 2016

Demirtaş, Suriyeliler, Göçmenler, Referandum, İnsan Hakları, Vd

Bir haber:
“Suriyeliler’e vatandaşlık verilmesini referanduma götürmeyi teklif eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu önerisi ile ilgili 'yanlış yaptım' dedi. Demirtaş, ‘Referanduma götürelim diyerek bu insanlara haksızlık yaptım. Referandum temel hak ve özgürlüklerde olmaz’ diye konuştu.”
12 ve 13 Temmuz 2016 tarihli, peşpeşe 2 gün için 2 olay bu.
Demirtaş, bilmeden tam da kuyuya taş atmış oldu.
Öncelikle, referandum hangi konuda yapılır, hangi konuda yapılmaz, tartışmasına bakalım:
Temel hak ve özgürlüklerde referandum olur.
Brexit öyle olmadı ama.
İngiltere’de, seçmenlerin oy geçerliliği hakkı çiğnendi. Bir anlaşma kabul edildikten sonra kalıcıdır. Bireysel ticari sözleşme için referandum yapılmadığı gibi, uluslararası sözleşme için de referandum yapılmaz. En azından özel durumlar oluşmadan ve kısa / orta vadede yapılmaz.
Sonralıkla, göçmenlik hak değildir. İstediğin ülkeye gidemezsin. Gidip de, oranın canına okuyamazsın. Burada vize konusu tartışılmıyor. Gittiğin ülkenin kültürünün anıa okuma hakkı kimsede yoktur, tersi durumda ağlak olur çünkü.
Örnek:
AB, Latin Amerika sömürgelerine 450 yıl tek bir Müslüman göçmen sokmadı. 1950’lerde Surinam’a Müslüman göçmen alındı. 30 yıl sonra askeri darbe yaptılar ki bizim Türkler’in de böyle bir vakası mevcuttur tarihte.
Göçmenlik; iktisadi, askeri, siyasi nedenlerle olur. Ancak, hak hukuk konusu suiistimale çok yatkındır.1989’da 300 bin Bulgaristan Türkü, Türkiye’ye geldi, Bulgaristan’a geri döndü: Tam 3 kez. Şimdi anımsanmaz, o zaman da hükümet Marmara Bölgesi’nde TOKİ’nin evlerini onlara vermişti, evlerini beğenmeyenler geri döndüler. Bunu bizzat onlardan dinledim.
Bir de şunu dinledim:
Bulgaristan Türkü bir taksi şöförü, orada kalsaydı, Türkiye’ye karşı savaşabileceğini belirtti, benim sorum üzerine.
Yani:
BM Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi, insanlara yaşama hakkını temel hak olarak verir ama o anlaşmaya imza atan ülkeler, kendi vatandaşlarına vermez. ABD Muhammed Ali Clay’i Vietnam’a gitmedi diye, hapse attı örneğin. Mel Gibson ise, babası tarafından Avustralya’ya uçuruldu.
Burada boşluk var yani.
Şurada da boşluk var:
2. Dünya Savaşı ertesinde, Avrupa’daki ama Almanya dışındaki Alman kökenliler, yaşadıkları ülkelerden Almanya’ya sürüldüler. Onlar da, orada kalmak yerine, ABD’ye gittiler. 50 milyon kişi. Sonra işgücü açığı oluştu. 4 milyon Türk oralara gitti. Tüm AB’de yarattıkları sorun, 50 yıl sonra açıkça ortada.
Doğrudur, tüm Dünya’daki göçmenlerin tamamına yakını, G-7 ülkeleri nedeniyle oluştu ve / ama yine oralara gittiler.
Doğrudur, bunlar asgari ücretin yarısına veya üçte birine çalışmaya başladılar.
Birincisi haksızlık ama ikincisi hak değil, grev kırıcılık yalnızca. Şu anda Suriyeliler de Türkiye’de öyle yapmaktalar: Günde 12 saat mesai ve 30 lira gündelik, artı kayıtdışı ve sigortasız.
Dönelim Demirtaş’a:
Bir Kürt olarak, TC topraklarında, 1915-1920 arasında 1 milyon Ermeni’nin katline ve tehcirine bilfiil katıldıkları, Kürtler tarafından saptanmış bir halka mensup olarak, çenesini biraz tartarak açması gerekli.
Gelelim Suriyeliler’e.
Hayır, 4 milyon Suriyeli’nin TC’ye göçmen olarak gelip de, okuryazarlığı % 10-20 düşürme hakkı yoktur.
Gelenlerin en az yarısının yaşam hakkı gasp edilmemiştir. Yanlış taraf seçmişlerdir yalnızca.
Sonuçta:
Hakkı savunan da yanlış, savunulan da yanlış.
Haa:
Referandum yapılsa, halkımız Tayyip ne diyorsa onu yapar.
Bakmaz, insan  haklarına falan.

(14 Temmuz 2016)

Hiç yorum yok: