Pazartesi, Nisan 30, 2018

1960-1980 Türk Edebiyatı’nın Estetiko-Politik Yorumu


20 yıllık bu dönem, 2023’e kadarki dönem dahil olarak, 100 yıllık Cumhuriyet (ve –sizlik / Fetret) tarihinde en verimli dönemdi.
Öyleydi çünkü:
1960 ertesinin göreli özgürlük ortamı bunu sağladı.
Öyleydi çünkü:
Bu kuşağın kalburüstü yazarlarının tamamı, Cumhuriyet çocuğuydu (1923 ve sonrası doğumlu). Diğer bir deyişle bu dönem, Osmanlı artığı yazarların artık tümüyle devreden çıktığı ve Cumhuriyet koşullarının geçerli olduğu bir dönemdi.
Öyleydi çünkü:
1940 kuşağı toplumcu yazarların ve 1950 kuşağı birey olamayan bireyimsi yazarların ardından geldi.
Biz 1960-1980 arasının Türk Edebiyatı’nın sanatçı biyografilerini ve sanat eserlerini irdelerken, bu veri tabanını kullanacağız. Ana ilkemiz epistemik yaklaşım olacak, yani gerçekçilik ve edebiyat aracılığıyla doğru-geçerli bilgi üretme ve iletme anlayışları.
Sözü geçen dönem bu konuda, 1940 toplumcu kuşağından bile daha fazla işlevsel oldu ama bunun çoğunu bilinçsizce yaptı. Diğer bir deyişle, o dönemin yazarlarında tarih bilinci, öz-varlık nedeni saptama, sanatçı bilinci ya hiç yoktu, ya da çok eksikti. Dolayısıyla, attıkları taş kuş vurduğunda bu, raslantısal ve şanssal oldu.
Yine de, zamansal olarak % 20’lik bir dönemin nitelikli esersel olarak belki % 50 başarı yazması ve yakalaması takdire şayan, özellikle de arkasından gelen 40 yıla bakılınca.
Şerh: Bu türden zirveler ve ardılı boş dönemler tüm Dünya edebiyatlarında mevcut. Ancak verimli dönemin, ardılı verimsiz dönemi yarattığını söylemek zor. Onun yerine, verimliliği yaratan uygun koşullar geçici ve az olasılıklı olduğu halde, değerleri bilinmeden israf edildiği, önce selin (ya da bol debili ırmağın) aktığı, sonra da sel / ırmak çekilince, kuraklığın yeniden geldiği bir dönemsellik tanımı daha uygun görünüyor.
Asıl önemlisi de, bu dönemin yeniden bir daha yaratılamayacağı gerçeği var. 1838-2038 arası için, biricik bir edebi dönem oldu o dönem.
Dolayısıyla bizim bu çalışmamız, biraz da o döneme ağıt yakma duygusal eğilimi içeriyor.
(17 Nisan 2018)

Hiç yorum yok: