1923-2013
arası, 9 dönemdi:
3 adam
(1923-1938, 1938-1950, 1950-1960), 3 darbe (1960, 1971, 1980) ve 3 liberalizm
(1983, 1993, 2003) dönemleri olarak.
2013
Aralık’ta devlet süreksizliği devreye girdi. 2013-2023 arası bir fetret dönemi
oldu, oluyor, olacak. Savaş devreye sokuldu. Global gidişatın yarattığı makro
ekonomik kriz tepemize indi.
Atatürk’ün
kendisi ordunun politika-dışı kalması taraftarıyken, darbeciler hep Atatürkçü
olduklarını önesürdüler.
3 darbe
olmasaydı, 3 liberalizm olamazdı ama ancak son darbe ile ilk liberalizm, global
hegemonların yönetim şemasında eşlenik idi. İlk 3 darbe, 4. Dünyalı bizlerin iç
sorunuydu. Sonraki liberalizmler, yine 3.-4. Dünya politik süreksizliklerinin
ortaya çıkardığı bir adım adımlık, halka halka zincirlik oldu. Özellikle
sonuncusu, Batı’nın planlarının epeyi dışına taştı. Ondan önce, darbecilerimiz
de, liberalciklerimiz de, NATO’ya ve CENTO’ya bağlıydılar.
Global
tarih açısından bakılınca, 1923-1938 arası bağımsız egemen küçük ülke olma,
1938-1950 arası 2. Dünya Savaşı’na yol alış ve ondan çıkış, 1960 sonrası ise
tümüyle sömürge ve/ya vassal olma süreçleri ile geçti.
İktisadi,
askeri, siyasi olarak Türkiye, Dünya’da hep % 1-1,5 arası oranda bir varlık
olageldi. 2010 sonrasında militarist ekonomi üzerinden, askeri üretimde bir
varlık olmaya başladı.
Tarımı
ve köylülüğü 200 sonrasında çökertildi ama feodalitesi 2020 gibi hala yoğun
olarak mevcut.
Tanzimat’tan
beridirki kültürel batılılaşma çabası, 2010 gibi durma noktasına geldi.
2010
sonrasında Türkiye, Hannah Arendt’in (neye dayanarak söylediğini bilmediğim bir
biçimde) belirtiği ve saptadığı, yabancılaşmadan artık söz bile edilemiyecek
bir yabancılaşmışlık ortamını yaşamaya başladı.
Şerh:
Arendt’in bu saptaması, kendi içinde eksikler ve fazlalar içeriyor. Özellikle
hangi dar durum için bu tanımı kullandığını bulup, ona göre yeni durumu
yorumlamak gerekli. Ancak bu anlamsız moment; iktisadi, askeri, siyasi,
kültürel olarak tümden geçerli artık.
(17 Nisan 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder