Cuma, Nisan 27, 2018

Türk Sosyal Psikolojik Davranışları Üzerine Notlamalar


‘Türk Grup Davranışı Hakkında Erol Göka Üzerinden Notlamalar’ metnimizi okuduktan sonra Göka, kendisinin kitabını okumadığımızı belirtmiş. Biz de kendisinin bizim yazımızı okumadığını belirtelim. Hani şu, söyleneni dinlemez, kulağına girmez, türünden bir okumama bu.
Bizim kaygımız adım adım, hem Murdock şemalaması / kavramsal çerçevelemesi türünden olgularla noktalayarak haritalama, hem gündelik yaşamın psikolojisi, hem popüler kültür ürünleri, hem sosyal psikolojideki grup davranışı ilkeleri, hem zamanın / mekanın / kültürün ruhu / özü / tözü (ama doğası değil), birleşkeleri üzerinden okumalar yapabilmek.
Göka’nın kitabındaki ilk metin uzun ve kitabın omurgasını oluşturuyor. Diğer metinler dağınık.
Yanısıra, Belge’nin ‘Tarihten Güncelliğe’si türünden benzeri metinleri izlek ve karşılaştır-karşıtlaştır olarak kaydetmemiş.
Bizim genel izleğimiz, 1960’lar gecekondulaşma, 1980’ler varoşlaşma, 2000’ler taşralılaşma ve/ya büyükköyleşme türünden bir İstanbul / megapol Türk kültür / grup davranışı izleği.
Böyle bir zaman-mekan uzun çizgisi çekince, arabeskin repleşmesi de anlamlı oluyor, Münir Nurettin Selçuk’un bestelerini yaptığı Arap / Mısır filmlerinden Araplar’ın Türkiye müziklerini ve dizilerini tüketmesi, üstüne üstlük Kızıl Ordu korosunun Tarkan’ın ‘Oynama Şıkıdım Şıkıdım’ parçasını Dünya konserlerinde söylemesi izlekleri de.
Ve bu geniş panoramadaki kontr çizgilerin hiçbiri Türk grup davranışı veya Türk ruhu olmuyor, olamıyor, çünkü ortada bir süreklilik ve kalıcılık yok: 5-10 yılda format bir ruh, etnik ve ulusal bir grup kimliği / ruhu olamaz, olamadı da zaten.
Aranot 1: Kısa sürelerde devamlı değişen grup davranışı, sosyal şizofreni gibi terimlerle de açımlanıyor. Türkler’in kısa sürede çok değişmek zorunda kaldıkları için böyle olduğunu içeren bir kitap da mevcut.
Aranot 2: İşte bu sosyal şizofreni, grup davranışı örüntüsü oluşturtmuyor. Çünkü yabancılaşma ile yabancılaşmadan söz bile edilemeyecek öte-yabancılaşma arasında bir yerlerde Türkiye halkları. (Şerh: Tabii, bir de Türkler’in Yunan mezelerine ad olarak el koyması ile, Kürtler’in İstanbul’a göç edince Türk davranışlarını taklit etmesi türünden diğer Brown hareketleri de var, yani bunlar bir yerlerden kalkıp bir yere varmıyor.)
İşte bizim adım adım varmayı ve açımlamayı düşündüğümüz sonuç da bu:
Türkler’in Tanzimat dahil, en sonki neo-liberal dönüşüm dahil, 200 yıldır belli bir grup davranışı olmaması, olamaması, tümüyle Brown davranışı rasgeleliğinde oluşu durumu. Yani, ortada sabit bir davranışsal örüntü yok.
Göka da bu genel panromanın belki % 1’ini, belki %o 1’ini görmüş, kaale almış, kayıtlamış. Ancak, yineleyerek belirtiyoruz: Ağaca bakarken ormanı görmemiş değil, ormana bakmamış, tıpkı bizim yazımıza gören gözlerle bakmadığı gibi.
Bu da bizi okumadığını açımlar ve kanıtlar. Çünkü konuyla ilgili onlarca metin var aynı sitenin içinde.
Biz onu başta ciddiye aldık ve okuduk ama.
Şu anda da onu artık ciddiye almaktan vazgeçtik.
Dipnot:
Yazar olarak tek bir kitaptaki makalelerin bir hipertekst, yani bir bütün olmasını bekleriz. Göka’nın kitabı tek 1 kitap olamıyor, eksik kalıyor. Bizim yaptığımızsa, 100 kitabımızın tek 1 kitap olması: 5 bin yıllık geçmişbilimin ve 5 bin yıllık gelecekbilimin (tüm altyapı ve tüm üstyapı kurumlarıyla) kültürolojisinin bütüncül haritası. Örneğin, ‘Batan Cumhuriyet’in Malları’ 1960-1980 arasındaki Türk Edebiyatı tarihçesi üzerinden, bir ülkenin sanatçılarının korumaları ve yaşatmaları gereken kültür değerlerini bir güzel nasıl katlettiğinin izleğini yazdık.
(27 Nisan 2018)

Hiç yorum yok: