Cumartesi, Nisan 28, 2018

Adalet Ağaoğlu, Günlük 3, Sayfa: 269 ve Eleştirisi


Alıntı:
“Roman, hayattan daha gerçektir, çünkü hayatta dağınık ve karmaşık olanı roman, anlaşılır kılar.”
Yorumlar:
Bir:
Kılar değil, kılmaya çabalar.
İki:
Kılması gerekmez, kılmaması da gerekebilir,
Üç:
Yaşam, olduğu gibiliğiyle dağınık ve karmaşık değildir. Yalnızca, ardışık olaycıklar arasında ontik / varlıksal neden-sonuç ilintileri ilintisi yoktur. Böyle bir örüntü çizebilmek için, olayların % 99,99’unu elemek gerekir.
Dört:
Hayattan değil, gerçekten daha gerçek olan şey simülasyondur, bilgidir, epistemdir. Sanat değil yani. Zokça bilim, azca felsefe.
Beş:
Simülasyon roman değil, meta-sosyolojidir. O nedenle, roman yerine sosyoloji.
Altı:
Roman; -cık’tır, gibi yapmaktır, edebiyatın çocukluk oyunudur, bir zamanlar şiirin olduğu gibi…
Yedi:
Hayatın anlaşılır olması gerekmez. Bu, rasyonalizmin ve mekanik determinizmin yanılgısıdır.
+
Adalet Ağaoğlu’nun bu özet düşüncesi, tüm bir yaşamı, tüm bir sanatı bir yanılsama çığı kılmış.
+
Eknot:
09.04.17 günü, onunla yapılmış bir söyleşi okudum. Sonra birden ayırsadım ki 90’ının eşiğinde. Yani onun için yazmak momenti, pek pek 60’ında, yani 1990’ların başında durmuş ve bitmiş. Uzun yaşamanın böyle yanıltıcı yan etkileri var: Kültürel zaman kayması veya zaman ruhu uygunsuzluğu oluşuyor.
(5 + 9 Nisan 2018)

Hiç yorum yok: