Kemal
Ateş, yaptığı bir çalışma sonucunda, Baykurt’un tüm eserlerinde (belki 8
ciltlik otobiyografisi dahil olmayarak), 600 sözcük icat ettiğini saptar. Bunu
Baykurt’a belirtir. O da, kendince bir tarama yapar ve kullandığı bu 600
sözcüğün 300’ünün derleme sözlüğünde (sözlü kültür, şive sözlüğünde) olduğunu
belirtir. 300’ünü de yazı dilinde icat etmiştir.
İşte bu
açıdan Baykurt bizce, 1960-1980 arasının dengede kalmış, belki arada kalmış bir
yazarıdır.
Aynı
dönemde, kabaca Türk yazarlarının 18 bin sözcük icat ettiği saptanmış (ama bu
TDK’nin inadı nedeniyle basılmaya bir sözlük olmuş). O dönem parlayan yazar
sayısı 50’yi bulur, dolayısıyla Baykurt 18 binde 600, o da eşittir 1/30 ile
ortalarda bir yerde yer alır. Sorun, eğer vardıysa, 900 sözcük icat edenlerin
kimler olduğudur ya da çalışmada eserleri taranmış yazar sayısı çok daha fazla.
Bizce,
Baykurt’un dengesi, sözlü-yazılı kültür geleneği dengesini kurmuşluğunda. Çünkü
Baykurt, köy romanı yazıyordu. Yalnızca kitap sözcükleri kullansa olmazdı,
yalnızca sözlü kültür sözcükleri kullansa olmazdı.
Not:
Kemal Bilbaşar’ın Kürt şivesiyle yazılmış ‘Cemo’su, onun yarattığı tartışma ve
artı Thomas Hardy’nin aynı üsluptaki İngiliz kırsal dili taşıyan romanları bir
tartışma konusu ama bizim bakış açımızdan artık onu tartışmak için geç
kalınmış. Gelecekte bu işi akademisyenler ve edebiyat tarihçileri yapabilirler.
Baykurt’un
başka dengeleri de var:
Almanya’ya
gitmeden önce ABD’ye gitmişliği ve Batı kültürünü önceden tanımışlığı ve
dolayısıyla Almanya’yı yadırgamaması.
Almanya’ya
gitmeden önce, köy romanı yazan ve köy enstitüsü mezunu bir yazar olarak
büyükkentlerde, özellikle de İstanbul’da yaşamışlığı. Çünkü Alamancılarımız’ın
çoğu, köyden inip Almanya’ya binmiştir ve bu da alamancılığı yaratan en önemli
etkenlerden birisidir: Kültür savaşımı (kültürlerarası olarak ve kişinin
zihninde iç çatışma olarak).
Eğer Baykurt’un
yaşamı vefa etseydi bizce, 65 yaşı ertesinde Türkiye’ye yerleştiğinde, emekli,
alamancı terki, güneybatı Anadolu enteği bütünü olarak ilginç bir dil-roman
çizgisi yaratabilirdi. Biz, onun ‘Mavi Karanlık’ın (1980-Bodrum) 2000-Antalya
versiyonunu yazabileceğini düşünenlerdeniz. Çünkü dilinde bu denge vardı ve
kişilik yapısı itibarıyla da, o dengeyi yaratmaya çabalardı kendisi.
(8 Nisan 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder