Bir
arkadaş ortamında, 11-14 yaş arasında okuduğumuz kitapların bizi nasıl
etkilediğini, kitaptan aklımızda ne kaldığını konuşuyorduk. Herkes farklı
örnekler verdi.
Benimkiler
şunlardı (orada söylemedim, zihnimde vardı):
‘Bir
Yabancı Gibi / Değil’ (Morton Thompson) ile, tıbbı çok sevdiğimi, o nedenle
doktor olmayacağımı analdım. 800-900 sayfalık kitabı, misafirlikte, 9 yaşımdan
10,5 yaşıma, 1,5 yılda parça parça okudum.
‘Büyük
Ümitler’deki, babası annesini dövdüğü için, karısından dayak yiyen adam
anekdotu, beni kılıbık yaptı. Aynı zamanda maço olduğum için, hem kılıbık, hem
maço oldum.
Notlar:
Bir aile
ansiklopedisinde, klasiklerin 11-14 yaş arasında okunmasının uygun olduğunu
okumuştum. 3 ayrı kanal nedeniyle, bir askeri kütüphane, bir çocuk kütüphanesi
ve ergenlik yaşına girip harçlık alıp roman satın alan abim sayesinde, o dönemi
yoğun okumalarla geçirdim. Ondan önce, evimizde pratikte 0 kitap vardı, annem
eve kitap sokmazdı çünkü. Gazete ekleri olanları da, bir yerlere saklardı.
Böylelikle, Akşam gazetesinin devrimler dizisinin ancak 30’umda okuyabildim,
oysa evde vardı.
11-14
yaş arası, önergenlik / erinlik sayılarak, kişiliğin ilk tomurcuklarının
pıtradığı yıllar. Küçük olaylar kişilik yapısını uzun dönemli belirleyebiliyor.
Kitaplar benim için öyle etkili oldu. Ayrıca, çevremde anaerkil 15 yeğen de
vardı: Hemen hepsi benden büyük olan onların yaşam çizgileri, negasyon yoluyla
benim yaşamımın hatlarını da çizdi.
Bir
eniştemin kömürlüğünde okuduğum, Upanişadlar, Tao Te King, Kitab-ı Mukaddes,
Peygamberler Tarihi (Ahmed Cevdet Paşa, 6 cilk) kitapları da, bilinçaltıma
yerleşmiş.
Yani,
şans eseri, zihnime omurga olacak
kitapları okumuşum ve yaşamım değişmiş.
(12 Nisan 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder