Pazartesi, Ekim 22, 2018

1990-Karşı-Devrim Sonrası Rus Edebiyatı


Önkoyutlar: Bir anti-stalinist ve bir anti-marksist olarak, 1990’ı ve sonrasını karşı-devrim sayıyoruz. Reel sosyalizmi, sosyalizm-değil, sosyalizm veya ön-sosyalizm saymanın 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde önemi kalmadığını savunuyoruz. Bir proleter-entellektüel olarak, kendilerini marksist / sosyal / sosyalist realist sayan ama bizim burjuva gerçekçiliği saydığımız çizgideki, 1930’lar momentli, Adorno-Lukasc-Brech-Benjamin eleştiri-estetik çizgisini, 1990-2020 momentlerinde, bir 3.-4. Dünya ülkesinde, ana ilkeleriyle aynen ama epeyi eklemeler ve çıkartmalar yaparak sürdürdük. Altyazın dalları sayılan; polisiye, bilimkurgu, gotik-korku ve fantastiği 1945-2020 arasında tam-yazın, öncü-yazın ve hatta kimi öte-yazın sayageldik: Çünkü popüler kültür, kültürün elbette ki feçesidir ama gelecek ve kültür de, feçesin aktığı yöne akar: Avanargd olmanın özü de budur.
Çarlık Rusyası geç batılılaştı. Bu da, o yerzamanın sanatlarının Avrupa’dakinden değişik çizgiler izlemesine yol açtı.
Rusya’da polisiye, gotik-korku ve fantastik, 1820-1920 arasında hemen hiç örnek vermedi. Bilimkurgu ise, Zamyatin ve Strugatski Kardeşler ile sürpriz örnekler verdi.
1920-1990 arasında ise klasik roman olarak, CIA’in Nobel ödülü verdirtip, KGB’nin onu aldırmadığı ve ailesine bir şeyler yapılır korkusuyla, yurtdışında kanser tedavisini reddeden ve erken ölen Pasternak ve ‘Dr. Jivago’su dışında pek örnek çıkamadı: Ve o da zaten, 1920 öncesine odaklıydı.
Tuhaf olan şey; realist eleştiri-estetik çizgisinin Rusya’da 1930’da değil, 1830’da (yani realist romandan önce) oluşmasıydı: Tam bir yüzyıllık ve bir dünya devrimilik bir öncelik ve öncüllük sözkonusu oldu ve bu durum, bilindiği kadarıyla kuramın pratiğe bu denli açık ara fark attığı çok nadir örneklerden biri hala…
Daha da tuhaf olan şey; polisiye romanı sosyal realist çizgide eleştiren marksist Mandel’in bile göremediği biçimde, polisiyenin, diğer tüm roman türlerinden daha çok burjuva toplumu eleştirisi içermesi idi. Yani; 1820-1840 Poe ve diğerleri, 1870 Zola’ya 50 yıllık bir eser pratiği farkı bindirdi.
Dönek Herzen üzerinden 1848-1871 (Manifesto ve Komün) akışlı olarak çizelgelenebilecek olan bu panoramada, meta-yazın dalları dörtnala yol aldılar. Hala da öyle gidiyorlar ama 1990-2000 arasında olduğu gibi, arada tekleyebiliyorlar.
Yine tuhaf olan şey, realist 1830-1880 Poe’yu, onu dekadant sayıp seven, kendisi de dekadant olan Baudelaire’in keşfetmesi ve global literatüre yeniden kazandırması.
Kaçış edebiyatı sayılan bu 4 (öyle denilen) altyazın dalının; düş, gündüzdüşü, hayal, rüya çizgisindeki, yoğun duygulu ama seyreltik düşünceli yazın çizgisinde olduğu da göze çarpmadı.
Ta ki 1990 ertesine gelinene kadar:
‘Gündüz Nöbeti’ üçlemesi ve B. Akunin (Türk Gambiti) dörtlemesi çıktı. İlki fantastik polisiye, ikincisi tarihi siyasi polisiye çizgisinde idi. Özellikle ikincisi, özellikle özel çevirisiyle okununca, bugün tarihi siyasi polisiye çizgisinin global doruklarından biridir hala bizce.
Bizi ilgilendiren problematik şu:
Rusya edebiyatının hem sanat eseri, hem eleştiri eseri çizgisinin 200 yıllık serüveni neden böyle başaşağı bir terslikte oldu?
Çünkü bu kavramsal çerçevede; hem çarlık, hem de mafyasal-oligarksal-kapitalizm dönemi, sanatsal yaratıcılık için, reel sosyalizm döneminden daha itici etkili olmuşa benzer.
Asıl önemlisi şu:
Bu yeni dönem eserleri, epistemik geçerlilik açısından çok yüksek değerlilikte.
Yani:
Tolstoy’un hiçbir satırı gerçek yaşamda olabilir değildi ama bu yeni romanlar zaten olan şeylerden damıtılmış hayaller, hatta gerçekten daha gerçek simülasyonlar.
(21 Ekim 2018)

Hiç yorum yok: