Önkoyutlar:
Bir anti-stalinist ve bir anti-marksist olarak, 1990’ı ve sonrasını karşı-devrim
sayıyoruz. Reel sosyalizmi, sosyalizm-değil, sosyalizm veya ön-sosyalizm
saymanın 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde önemi kalmadığını savunuyoruz. Bir proleter-entellektüel olarak, kendilerini
marksist / sosyal / sosyalist realist sayan ama bizim burjuva gerçekçiliği
saydığımız çizgideki, 1930’lar momentli, Adorno-Lukasc-Brech-Benjamin
eleştiri-estetik çizgisini, 1990-2020 momentlerinde, bir 3.-4. Dünya ülkesinde,
ana ilkeleriyle aynen ama epeyi eklemeler ve çıkartmalar yaparak sürdürdük.
Altyazın dalları sayılan; polisiye, bilimkurgu, gotik-korku ve fantastiği
1945-2020 arasında tam-yazın, öncü-yazın ve hatta kimi öte-yazın sayageldik: Çünkü
popüler kültür, kültürün elbette ki feçesidir ama gelecek ve kültür de, feçesin
aktığı yöne akar: Avanargd olmanın özü de budur.
Çarlık
Rusyası geç batılılaştı. Bu da, o yerzamanın sanatlarının Avrupa’dakinden
değişik çizgiler izlemesine yol açtı.
Rusya’da
polisiye, gotik-korku ve fantastik, 1820-1920 arasında hemen hiç örnek vermedi.
Bilimkurgu ise, Zamyatin ve Strugatski Kardeşler ile sürpriz örnekler verdi.
1920-1990
arasında ise klasik roman olarak, CIA’in Nobel ödülü verdirtip, KGB’nin onu
aldırmadığı ve ailesine bir şeyler yapılır korkusuyla, yurtdışında kanser
tedavisini reddeden ve erken ölen Pasternak ve ‘Dr. Jivago’su dışında pek örnek
çıkamadı: Ve o da zaten, 1920 öncesine odaklıydı.
Tuhaf
olan şey; realist eleştiri-estetik
çizgisinin Rusya’da 1930’da değil, 1830’da
(yani realist romandan önce) oluşmasıydı: Tam bir yüzyıllık ve bir dünya
devrimilik bir öncelik ve öncüllük sözkonusu oldu ve bu durum, bilindiği
kadarıyla kuramın pratiğe bu denli açık
ara fark attığı çok nadir örneklerden biri hala…
Daha da
tuhaf olan şey; polisiye romanı sosyal realist çizgide eleştiren marksist
Mandel’in bile göremediği biçimde, polisiyenin,
diğer tüm roman türlerinden daha çok burjuva
toplumu eleştirisi içermesi idi. Yani; 1820-1840 Poe ve diğerleri, 1870
Zola’ya 50 yıllık bir eser pratiği farkı bindirdi.
Dönek
Herzen üzerinden 1848-1871 (Manifesto ve Komün) akışlı olarak çizelgelenebilecek
olan bu panoramada, meta-yazın dalları
dörtnala yol aldılar. Hala da öyle gidiyorlar ama 1990-2000 arasında olduğu
gibi, arada tekleyebiliyorlar.
Yine
tuhaf olan şey, realist 1830-1880 Poe’yu, onu dekadant sayıp seven, kendisi de dekadant olan Baudelaire’in
keşfetmesi ve global literatüre yeniden kazandırması.
Kaçış
edebiyatı sayılan bu 4 (öyle denilen) altyazın dalının; düş, gündüzdüşü, hayal,
rüya çizgisindeki, yoğun duygulu ama seyreltik düşünceli yazın çizgisinde
olduğu da göze çarpmadı.
Ta ki
1990 ertesine gelinene kadar:
‘Gündüz
Nöbeti’ üçlemesi ve B. Akunin (Türk Gambiti) dörtlemesi çıktı. İlki fantastik
polisiye, ikincisi tarihi siyasi
polisiye çizgisinde idi. Özellikle ikincisi, özellikle özel çevirisiyle
okununca, bugün tarihi siyasi polisiye çizgisinin global doruklarından biridir hala bizce.
Bizi
ilgilendiren problematik şu:
Rusya
edebiyatının hem sanat eseri, hem eleştiri eseri çizgisinin 200 yıllık serüveni
neden böyle başaşağı bir terslikte oldu?
Çünkü bu
kavramsal çerçevede; hem çarlık, hem de mafyasal-oligarksal-kapitalizm
dönemi, sanatsal yaratıcılık için,
reel sosyalizm döneminden daha itici
etkili olmuşa benzer.
Asıl
önemlisi şu:
Bu yeni
dönem eserleri, epistemik geçerlilik
açısından çok yüksek değerlilikte.
Yani:
Tolstoy’un
hiçbir satırı gerçek yaşamda olabilir değildi ama bu yeni romanlar zaten olan
şeylerden damıtılmış hayaller, hatta gerçekten
daha gerçek simülasyonlar.
(21 Ekim 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder