Bu
konuyu daha önce yazmıştık ama konunun daha geniş açılı olarak yeniden ele
alınması gerekti.
Beşikçi,
onyıllardır Kürt tarafının yanında yer alan bir aydın. Kendisi, doğrudan
dezenformasyon yapmıyorsa da, durumu doğru algılamıyor da, o zaman da
analizleri gerçekleri ıskalıyor.
Şöyle
demiş 2017’de:
“HDP, 7
Haziran seçimlerinden TBMM’de 80 milletvekili kazanmıştı. Bu aşamadan sonra,
gerilla mücadelesinin geri planda kalması, siyasi mücadelenin öne çıkması
gerekiyordu. Artık, HDP’nin meclis grubunun önde kalması, gerillanın geride
durması gerekirdi. Mücadelenin siyasal mücadele şeklinde sürmesi gerekir. Eğer
ana dil mücadelesi olsaydı, daha kitlesel destek alırlardı. Ana dilde
konuşmaktan dolayı, savcılıkta ya da mahkemede gerginlik olduğu zaman, savcılık
ve emniyet birimlerinin önünde halk toplanıp, başkanlarının tutumlarını
savunurdu, daha kitlesel olurdu. Mücadele böyle yürüseydi, daha çok başarı
olurdu, yıkım olmazdı.”
O andaki
durumları, gerçekten eksik ve yanlış kavramış.
Haziran
2015’te AKP yenilince, birileri devreye girdi. Temmuz-Ağustos 2015’te, TC-PKK-IŞİD
3’lüsünün 2’li permütasyonlarının hepsi, peşpeşe denenerek fiili savaş durumu
yaratıldı.
Bu 3
iktidar odağı da durumu kendi hesabına ve çıkarına göre yorumladı ve 3’ünün de
yanlış-geçersiz olduğu ortaya çıktı. Ekim 2018’de 3’ünün de durumu ortada.
Beşikçi’nin
hatası ise, PKK’nin de, HDP’nin de, o süreçte hiçbirşey yapamayacağını
görememesi. Yani, birileri silah çekmişken, kimse ortalıkta beyaz bayrakla
ortalıkta dolaşamaz, dolaşırsa da vurulur. Ayrıca, kitlesi de o partiye oy
vermez, çünkü kitle 30 yıllık silahlı mücadele nedeniyle oy veregeldi.
PKK’nin
hatası şu oldu: 50 bin kişi umarak, halk savaşı ilan ettiler; 5 bini geldi,
bini öldü. 50 bin gelseydi, 210-15 bini ölebilirdi: Çünkü zaten 100 bini öldü.
Beşikçi
asıl olarak, PKK’nin ve Öcalan’ın ana çizgisinin bağımsız devlet olduğunu hala kavrayamıyor gibi. İnsanların
dediğine değil, yaptığına bakılır. Kaldı ki Kürt halkı da, Kürtçe kitap
basılsın diye o kadar kayıp vermedi ki zaten, o kitapları hemen hiçbir Kürt
okumuyor şu anda.
Parti-gerilla
ayrımına gelince:
Demirtaş,
Ağustos 2014’te cumhurbaşkanı oldu diye, Erdoğan’ı ayakta alkışladığı an, o parti
kitlesi açısından bitmiş oldu. Demirtaş’ın Ağustos 2015’i görebilmesi
gerekirdi. Göremediği için de, şu an hapiste. Üstelik, kendi yandaşları onu
pasif olarak tasfiye ettiler. Bunu da, kendisi ağzından kaçırdı.
İkinci
alıntı:
“Bu
dönemde Kürtler’in batı kamuoyunun desteğini alması çok önemlidir. Batı kamuoyu
Kürtler’i nasıl destekler? Kürdistan’ı nasıl destekler? Örneğin hendek
mücadelesi olduğu zaman batı bunu desteklemez ama dilinden dolayı Kürt’lüklerinden
dolayı baskıyla karşılaşıyorsa, o zaman batı kamuoyu destekler, böyle bir
desteğin alınmasında büyük yarar var.”
Bu
hatayı; Öcalan da yaptı, Müslim de yaptı, Barzani de yaptı, Talabani de yaptı.
Beşikçi de yapmış olmuş. Arkana
emperyalist güçleri olarak ulusal mücadele yapamazsın, zamanı ve çıkarları
gelince, seni satarlar, sen de açıkta kalırsın. Batı, Kürtler’i 100 yılda 10-15
kere sattı, her kezinde de Kürtler katliama uğradılar ama kendi tarihlerinden hiçbirşey
öğrenmediler ve ders almadılar.
Ayrıca,
Batı’nın artık Kürtler’i desteklememesinin daha önemli bir nedeni var:
İslam
terörü yükseliyor ve Kürtler giderek
daha şeriatçılaşıyor, yani batı için artık Kürtler de, islam teröristi muadili (veya aday adayı) olmakta. Aslına bakılırsa
Kürtler, 40-45 yıl öncesinde bile asla ve kata sosyalist olamazlardı, çünkü proto-feodal bir kültür enternasyonalist
olamaz.
Son
olarak:
Beşikçi,
bunları çok yıldızlı bir oteldeki bir toplantıda ve ‘Amerika’nın Sesi’
muhabirinin sorusuna yanıt olarak söylemiş. Bu moment, tek başına herşeyi
batırıyor.
(30 Ekim 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder