Pazar, Ekim 28, 2018

ABD'de sinagoga silahlı saldırı: Ölü sayısı 11'e yükseldi


ABD’de 10 bombalı paket gönderildikten sonra şunu düşünmüştük:
Uzun dönemli terör olayları dizisinde, 1, 2, 4, 8 olay sayısı katlaması dizisi vardı. 10 asimetri yarattı, yeni durum 16 olabilirdi, olmadı.
Bu, 11. olay oldu.
Hala asimetri var: 11, 16 değil. Artı, ötekiler tekdüze bir dizi, bu olayın içeriği farklı. O zaman da, hedef yanıltma asimetrisi sözkonusu demektir.
Olayın haberi şu:
“Sinagogdaki saldırının haftalık ibadet sırasında meydana geldiği ve binanın haftasonu olması nedeniyle dolu olduğu belirtildi. Pensilvanya Valisi Tom Wolf, saldırıyı ‘mutlak bir trajedi’ olarak nitelendirdi. Wolf, “Hepimiz daha fazla kaybı olmadığı için dua etmeliyiz. Çok uzun süredir tartışıyoruz, tehlikeli silahlar vatandaşlarımızı zarara sokuyor” ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump ise gazetecilere yaptığı açıklamada yaşananları nefret suçu olarak nitelendirdi. Sinagogun içerisinde bir silahlı güvenlik görevlisinin olması gerektiğini belirten Trump, “Eğer içeride bir koruma olsaydı, sonuç bundan çok daha iyi olurdu, ama yoktu” ifadelerini kullandı.”
Görüldüğü gibi, teröristler asimetrik ama oligarklar da asimetrik ki bunu da belirtmiştik ve bundan böyle bu türden asimetrik terör olaylarının artacağını imlemiştik.
Felaket yönetimi açısından ise, bir ‘Catch 22’durumu:
Olayı önleyebileceklerin olayı yaratanlar olması ve o nedenle onların felaketi önle(ye)meyecek olması.
Adam sivillere silah verdirmiş. İstiyor ki içeride, silahlı sivillerden daha çok silahlı polis olsun ve bildiğimiz kovboy filmi çevrilsin. Bu da, doğrudan ‘Do not Resist’ belgeselini anımsatıyor. Yükselen faşizmlerde, polis devleti yükselir, 1930’lar ABD’si gibi. Trump 2020, onu özlüyor yani.
Gözönüne alınmayan durum şu ama:
O silahlı siviller, ortalama eğitili bir güvenlik görevlisinden çok daha eğitimli artık. Otel terörünü anımsayalım:
Adam 100 metre öteden onlarca kişiyi vurdu.
En başa dönelim:
1966 ‘Tower / Kule’ çizgifilm belgeselindeki, ilk olay vakasına:
Adamın bir bir kuleye çıkıp, 2 saat içinde, 16 kişiyi öldürüp, 35 kişiyi de yaralamıştı.
Kaç ABD polisi, bunu teknik olarak başarabilir ki?
Yani, olay kilitlendi.
Vurgu:
Paradoks veya kısırdöngü değil, kilitlendi. Ancak, zemberek atımı tetiklenmesi hala olmadı. İşte o zaman, gerçekten yeni dönem dizilerinde çığırından çıkmış sivil terörü aşamasına gelinecek. Hinüz olmadı ama eli kulağında.
Ve bunu yaratanlar oligarklar, teröristler değil.
Olayın bütüne geri dönersek:
Bu olay kapsamında, birkaç olay daha gerçekleşir diye tahmin ediyoruz.
Ancak gidişat, yeni bir İkiz Kuleler vakası değil. Seri cinayet önkoşulu olan en az 4 kişiden 50 kişiye gelindi belki ama İkiz Kuleler’deki 3 bin kayıba daha çok var.
İşte bu nedenle biz, şunu önceden öngördük:
Seri cinayet / katillik ile seri terörizm birleşecek, birleşiyor, belki birleşti bile… Dolayısıyla, birinden diğerine gidiş gelişler bolca görülecek artık. Bunun yeri ve zamanı da ABD 2020’ler olmakta…
Artı:
Spartacus isyanları olgusu ile bu tür yeni lümpen kitle isyanı olgusu, birbirinden çok farklı şeyler.
Çünkü:
Köle-sahip ayrımıyla, tüketici kitle mensubu cemaatsel bireyi-oligark ayrımı birbirinden çok farklı.
Demek ki:
En azından halihazırdaki koşulların gösterdiği biçimiyle, köleyi özgürleştirip tüketici veya sömürülen emekçi kılmak, o denli de kapitalist çıkarına uygun değilmiş. Çünkü, kapitalist sistem battı, epeyi oranda da bu nedenle…
İşte bu nedenle, 1861-1865 ABD İç Savaşı, 150 yıl sonra tarihsel olarak değillenmiş oluyor.
Bu yeni moment, ABD’nin çöküşünü imliyor, o kesin ama şu kesin değil:
1750 1. Sanayileşme, 1776 ABD kuruluşu, 1789 Fransa Devrimi makro olaylar dizisinin benzeri (akla getiricisi, ipucu vericisi, ima edicisi) olaylar, 2015-2020 arasında oldu mu veya 2020-2050 arasında olacak mı?
Diğer bir deyişle:
İktidar boşluğu, global olarak bu kez doldurulamayacak gibi.
+
Dipnot:
Orta Çağ’daki bu türden ana hegemonsuz ortamda kitlenin tarihi dibe çekmesi olayları / olguları kayıtları o denli açıkseçik değil. Dolayısıyla, tarihsel referansımız bu konuda zayıf şimdilik.
(28 Ekim 2018)

Hiç yorum yok: