Salı, Ekim 30, 2018

Felaket Yönetimi: Dünya / ABD Katliam Rekoru 2017


Alıntı:
“The mass shooting occurred between 10:05 and 10:15 p.m. PDT on October 1, 2017, which was the third and final night of the festival. When the shooting began, country music singer Jason Aldean was giving the closing performance.
Shortly before 10:00 p.m., hotel security guard Jesus Campos was sent to the 32nd floor to investigate an open-door alert. He attempted to open a door that provided immediate access to the floor, but found that it would not open. After Campos entered the floor, he discovered an L-shaped bracket screwed into the door and door frame, which was responsible for barring the door from opening. After reporting the discovery to his dispatch center, he heard the sound of rapid drilling coming from Room 32-135 and went to investigate the matter. At approximately 10:05, he was hit in the right thigh by one of about 35 bullets that Paddock fired through the door of his suite. After Campos was hit, he took cover in the alcove between Rooms 32-122 and 32-124 and immediately informed the hotel by radio and cellphone that he had been shot, though he believed he had been shot with a BB or pellet gun. At the same time, maintenance worker Stephen Schuck was on the same floor to fix the door that Campos had reported as being barricaded. Campos, who was already injured, encountered Schuck and told him to take cover. Schuck contacted hotel dispatchers over his radio, informed them of the ongoing shooting, and told them to call the police. Neither Las Vegas Metropolitan Police Department nor MGM Resorts International, the Mandalay Bay's owner, have confirmed when information about the initial shooting was relayed to the police.
After Paddock used a hammer to break two of the windows in both of his suites, he began shooting through them at 10:05 p.m. He ultimately fired more than 1,100 rifle rounds approximately 490 yards (450 m) into the festival audience. He initially started out with a few single gunshots before firing in prolonged bursts. Many people in the crowd initially mistook the gunfire for fireworks. During the shooting, a security fence hindered concertgoers from fleeing the 15-acre concrete lot. The gunfire continued, with some momentary pauses, over the span of ten minutes and ended by 10:15 p.m.
In addition to shooting at the concertgoers, Paddock fired eight bullets at a large jet fuel tank at McCarran International Airport 2,000 feet (600 m) away. Two of those bullets struck the exterior of the tank, with one bullet penetrating the tank. The fuel did not explode because jet fuel is mostly kerosene, which is unlikely to ignite when struck by a bullet.
During the shooting, police officers were initially confused whether the shots were coming from the Mandalay Bay, the nearby Luxor hotel, or the festival grounds. There were also multiple false reports of additional shooters at other hotels on the Strip. Officers eventually spotted multiple flashes of gunfire in the middle of the northern side of Mandalay Bay and responded to the hotel. At 10:12 p.m., two officers on the 31st floor reported the sounds of gunfire on the floor above them. When officers arrived on the 32nd floor at 10:17 p.m. and encountered Campos a minute later, he directed them to Paddock's room and helped others evacuate. Campos was then directed to seek medical attention for himself.
Between 10:26 and 10:30 p.m., eight additional officers arrived at the 32nd floor; some of those officers manually breached through the door Paddock had screwed shut with the bracket. The gunfire had ceased, and the police moved systematically down the hallway, searching and clearing each room, using a master key that was provided by Campos. At 10:55 p.m., the officers finished evacuating guests. At 11:20 p.m., police breached Room 32-135 with explosives. Paddock was found dead on the floor from a self-inflicted gunshot wound to the head. Police then breached Room 32-134; while entering the hotel suite, an officer accidentally fired a three-round burst from his weapon, but the bullets did not hit anyone. At 11:27 p.m., officers announced over the police radio that a suspect was down.”
(İlgili Wikipedia maddesi.)
10 dakika atış. 1.100’den fazla mermi. Seri atış yani. Kayıtlarda şarjör değiştirme boşlukları duyuluyordu.
450 metre mesafe.
59 ölü, 422’si atışlardan, gerisi panikten 851 yaralanma.
Sonra adam kendini vurmuş ve ölmüş.
Atışların bir bölümü, yakınlardaki uçak yakıtı depolarınaymış ama depolardaki yakıt, mermiyle ateş alacak türden değilmiş. Eğer öyle olsaymış, ölü sayısı epeyi artarmış.
Festival alanında birkaç bin kişi olduğu tahmin ediliyormuş.
Polis, atışın nereden geldiğini anlayamamış. Yani, o kadar mesafeyi akıl edememiş. Yani polis, hiçbirşey yapamamış. Olaya girememiş bile.
+
Yorumlar:
Birçok açıdan rekor.
Olay, giderek kurmaca örneklere limitleniyor. Buradan çıkan tek sonuç, katillerin bilgisinin ve hayal gücünün hala eksik olduğu. Ya da diğer bir deyişle: O kurmaca örneklere er veya geç varılacak. İkiz Kuleler saldırısında bile, failler, o kulelerin yıkılmayabileceğini düşünmüşler, çünkü daha önce de saldırı olmuş ve kuller yerinde kalmış. Ancak olay olup bittikten sonra, silahsız savaş kavramı yaratılmış oldu. Asıl önemlisi: Gökdelenlerin yakıt depolarının tam yeri bilgisi, tüm yıkımın asıl kilidi ve anahtarı.
Yani, toplu katliam / cinayet ile toplu terör olayı birbirine karışıyor giderek.
ABD, % 5 global nüfusuyla Dünya toplu saldırılarının % 31’ini yaşıyor. Olay, silah temininin kolaylığına bağlanıyor ama silah bulmak zor olsa bile, isteyen bulur. Adam kalkıyor, yarı otomatik tüfeklerle 400 küsur metreden atış yapıyor: Bunu kaç asker veya polis yapabilir ki? Yani bir: Bildiğimiz öldürme eğitimi konusu bu, silah temini değil. İki: ABD, kültüründe bireysellikle kitleselliğin en çelişkili yaşandığı ülke: Sanıldığının tersine, toplumsal baskı çok-çok yüksek. 300 milyon kişide her yıl 300 küsur kişinin insan öldürecek denli filmi koparması, (milyonda bir ile) yüksek değil, düşük bir oran ki belki 3 milyon kriminal var.
Bir de, seri cinayet / seni terör konusunda hep ıskalanan bir gerçek var: Sıradan insanların tamamına yakını, standart biyografilerini harfi harfine yaşarken, binlerce kişiyi eziyor ve duygusal olarak yaralıyor ve bunların milyonda biri de filmi koparıyor: Gerçekte olup biten bu. Kaybedenlerin / eziklerin çok-çok az bir bölümü seri katil oluyor yani.
Not: Konuyla ilgili olarak, İngilizce’de 5’in üzerinde terim / deyim var. Tanım hala bulanık yani. Burada gözden kaçan bilgi, herşeyin 1968-2018 arasındaki; global kapitalizmin birkaç kezlik iç bunalımları, 1968’lilerin başarısız ileri hamlesi, 1980 ertesiki başırısız neo-liberalizm, tüm Dünya’da büyükkentliliğin ve beton ormanılığın getirdiği şiddet artışı, veri tabanlarının içiçeliği.
Yani:
Borsa, terör, tüketim, kapitalizm kendiliğinden terördür ve cinayettir.
Yani:
ÇÜŞ, mafya / kriminalite, devlet, terörist global negatif sembiyöz vardır.
Yani:
Kara kara para (mafya) ve beyaz kara para (rüşvetçiler, yolsuzlukçular, kayıtsız ekonomiciler, vd) aynı şeydir.
+
Artı:
En geniş panoramasıyla ve post-travmatik stres sorunu olarak; tüm trafik kazaları, terörizm olayları, seri katliam olayları maktulleri, ölümle sürpriz bir biçimde yüzleşen ama o ana kadar ölümü hiç düşünmemiş kişiler olarak ele alınabilir.
Neden mi?
Çünkü; hem Lima sendromu var, hem de Stockholm sendromu. Yani; hem katiller maktullere aşık olabiliyor, hem de maktuller katillere aşık olabiliyor. Tabii bir de, olay anında şok olup kalan ezici çoğunluk var, 0 tepki yani.
Felaket yönetimi açısından, elde o kadar çok savaşta yer almış asker, ağır felaketlerle yüzleşmiş itfaiyeci, polis, tıp personeli, şu bu varken, tüm bunların global bir kayıt merkezinde toplanmamışlığı rezalet bir durum: İnterpol veya Europol ne işe yarıyor acaba? Felaket yönetimi ve artı önleyiciliği onların işi değil mi?
Kameraya simetrik olarak yer değiştirsek:
Az sayıda da olsa, olaylardan sağ kalan teröristler ve katiller var. Örneğin, İsrail’de bomba hazırlarken malzemeler elinde patlayıp, kör ve ağır yaralı kalan bir Filistinli’nin öyküsü olduğu bir belgesel vardı: Adam, çektikleriyle kefaretini ödemiş olduğunu kabul ediyordu, kimse ona 10-100 kişiyi öldürmekle, kendini bedensel olarak sakatlamanın birbirini karşılamayacağını söylemedi ama… Kimse, Carlos’a anlamsızca öldürdüğü insanlarla ilgili soru sormayı beceremedi veya Unabomber’a ama…
Sonuçta Shakespeare deyişi:
Silahlar insan öldürmez, insanlar insan öldürürler.
Artı:
Dünya politikacıları, yüz milyonlarca kişiyi ölüme yolladılar ve hemen hiçbiri yargılanmadı.
Şiddet, insanın ve yaşamın olağan bir parçasıdır, doğallık tanımını pas geçiyoruz, olağan diyoruz. Bu şiddetin görüngülerinin, olaylarının, süreçlerinin tarafsız olarak ve sakinkanlılıkla bilgileştirilmesi gerekir, slaktivist histerinin gereği yok.
Eğer çözüm varsa, o verilerin içinde saklı olacaktır.
Yoksa, tarihin eğitim zayiatına devam…
(30 Ekim 2018)

Hiç yorum yok: