Çarşamba, Eylül 14, 2016

Alaturka Kadın Şairler Negasyonlamaları

Elimizde, 78 yaşayan Türk kadın şair, 36’şar soru, 2.808 toplam yanıt var.
Bu metni; bir Türk-değil, bir insan-değil, bir yarı-erkek (emekli erkek), bir şair değil, kurmaca-dışı nesir yazan bir yazar olarak yazıyorum. Bunların hepsi de, birer öteleme ve negasyon vektörü.
Metnin dışında, Blogger’da bir blog olarak, 78 yazarın ve 36 sorunun listelemesi olacak.
Kitabın künyesi şu:
Konuşmalar Kitabı, Altbaşlık: Şairler Arasında Bir Kadın Olmak, Betül Dünder,  Paradoks Yayınları, 832 sayfa.
Bu kadar çok kadının birer yazar olarak kadınlıkta bu kadar kambura yattığını ilk kez okuduğum için, birinci negasyon, kadın olmanın, lümpen bir azınlık olarak (burada aslında olmayarak ve kadın kadının kurdudur olarak), ilk defa bu kadar kahve sohbeti / geyiği düzeyine indirilmişliği üzerine, 10 vektörcük ötelemesi olacak.
Cumhuriyet Cumhuriyet olduğunda, 1960’lardan başlayarak 1990’a ve neo-liberalizmin hezimetle kazanmasına kadar diyelim, bu geyikler yoktu.
Tezer Özlü ve Sevgi Soysal, 1960’larda canhıraş mücadale yaptı ve ikisi de erkenden kanserden öldü. Leyla Erbil ve Adalet Ağaoğlu, hiç böyle mücadele yapmadı, evlendi ve temiz aile kadını oldu. Bu kuadralektik var elimizde. Bir de hepsinin birbirini tanıyıp, üzerine bir de arkadaş olma matriyartal alaturka paradoksu.
Ondan önce; Muazzez İlmiye Çığ ve Muhibbe Darga 1930’larda sahaya inip, kadın arkeolog olabildiler. Bir kadın Ermeni Türk vatandaşı olduğu için, Türkiye’de akademik kariyer yolu kapalı tutulan Paris Pişmiş ise, taa Meksika’ya çıkış yapıp, astronomi tarihine kendi adıyla geçen gözlemler ekledi üstüne.
Sözünü ettiklerimiz ise, neo-liberalizmin 1990’lar sonrası ürünleri. Nasıl ki Can Dündar, Abdi İpekçi’nin gazetesinde yazamazdıysa, bunlar da kadın yazar diye piyasaya giremezlerdi aslında, Duygu Asena gibi, Aylin Kulin gibi. Hepsi de, koyunun yokluğunda keçi Abdurrahman Çelebi sayılıp, sağ kalabildiler. Düşünün ki kalıcı-sonsuz bir akademik çalışmada ölümsüz oldular.
Bence bunu hak etmiyorlardı.
78 kişiden 7,8 veya aslında 3,9 kişiye bu olanak verilebilirdi veya en çok o kadarı bunu hak ederdi diyei düşünüyorum.
Erkek şairler ve yazarlar için aynı istatistik hala işliyor çünkü.
Kaın v e erkek eşittir çünkü.
Pozitif ayrımcılığı yiyeyim çünkü.
Lümpen feminizmi yiyeyim çünkü.
Bu açıdan bakınca, yenmiş bir kadın hakkı yok yani, hatta yenmiş erkek hakkı var ortada.
Birinci nokta.

(10 Eylül 2016)

Hiç yorum yok: