1838-1918
arası AB, Osmanlı’yı küme düşürmekle meşguldü. Becerdi de.
1923-1938
arası TC, Atatürk üzerinden yendiği 7 düvelin safına geçmeye çabaladı. Olmadı.
2. Dünya
Savaşı bittiğinde AB, bitmişti ama henüz bu belli değildi. O nedenle, asıl AB
hayali tarihte ilk kez yürülüğü kondu.
AB
1950-2015 arasında adım adım ilerlerken, tarih sıçramalı olarak ilerledi ve
Birleşik Avrupa’nın 2010 gibi (aslına bakılırsa 11 Eylül 2001’de) anlamı
kalmadı. Ada ülkesi İngiltere, kendi dahil herkesi ters köşeye yatırıp, halk
oylamasıyla AB’den çıkınca, artık mezartaşı kondu AB’nin.
Bu,
Norveç’in bunu hiç istemeesi durumu değil. İngiltere, Almanya veya fransa
olmadan AB olmaz, parçalanmış AB olur, olacak da, Almanya’nın kendi birleşirken
Yugoslavya’yı parçaladığı gibi.
Bu
sırada ABD, AB’yi hep destekliyor görünüp, kendinden büyük askeri, iktisadi,
siyasi bir gücü batırmak için elinden geleni yaptı. Bunda, 2001-2007
İngiltere’sinin ve (hem de sosyal demokrat geçinen) Blair’in ABD kuçuluğu
yapmasınn payı çok yüksek.
Bu
sırada AB yine de ilerledi.
Oysa TC,
bir Çin gibi olamadı.
Artı,
1980 ile yeniden ve yeniden sömürgeleştirildi. Bu da onu şu anki dejenere tek
adamlığa taşıdı.
Yani TC,
1 hız ile ilerlerken, AB 2 ve tarih de 3 hızıyla ilerledi. AB bile, eğer düzelmezse,
tarih-dışı kalcak, TC kaldı bile.
Bu
durumda, ne AB kalır, ne NATO kalır, ne de batılılık.
Bu
arada, Doğu da durmayıp, ŞİÖ olduğu ve TC o ŞİÖ’yü Çin üzerinden 2000’de
reddettiği için, o da artık küllüm mafiş.
TC, La
Fantone fablındaki yarasa gibi, ne kuş, ne memeli olur, tarihsel tabuta da bir
güzel çivilenir.
Tanzimat
da küme düşer. Düştü de.
(3 Eylül 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder