Türkçe F
klavyenin mucidi vefat etti. Bu metin de, o vesileyle yazıldı.
40
yıllık klavye kullanıcısıyım.
F klavye
ile ilgili sorunlarım hep oldu. Bunları yazayım istedim.
C ve Ç’nin,
bir de G ile Ğ’nin yanyana oluşu, bana hep hata yaptırmıştır.
Bu
klavyeyi tasarlayandan bağımsız olarak, klavyenin düz yüzeyli ve 4 köşeli
olarak tasarlanması, baştan bazı sorunları kalıcı yapmış. O edenle, sonradan
ergonomik klavyeler icat edildi ama batıda bile, bilgisayarın 30 yılında falan
herhalde.
En çok
kullanılan karakterler merkeze yakın konmuş ama en azıdna noktanın epeyi
harften daha çok kullanıldığı da kesin. Bu, düşünülmemiş.
Şu anda
bakınca gördüm: Şapkalı A’daki şapkayı ben hiç kulllanmamışım.
Ayrıca, ‘parabol’daki
‘O’ya da şapka konmamasını hiç anlamamışımdır.
Gelelim
asıl konuya:
TDK
sözlükleri, yaklaşık 10 yılda 1 basılır ve değişir. En basitinden, ilk F klavye
zamanında 30 bin sözcük varmış, şu an 60 bin sözcük var. Buna göre yeni düzenlemeler,
hiç düşünülmedi. Tasarlayanın bunu belirtmiş olması umulurdu.
Zamanında
epeyi Türk, uluslarası daktilografi şampinoyasında derece kazandı. Bunun klavye
tasarımı nedeniyle olduğu söylenir ama bizde ergonomik klavye yokken ve dışarıda
varken, onların derece kazanmasını umarım.
Tabii,
bir de parmakların hızı ile, mekanik veya elektronik tuşların hızı ayrımı
sorunu var.
Aslına bakılırsa,
hızlı yazmanın da pek anlamı yok. Mekanik klavyede olsun, elektronik klavyede
olsun, 2 parmakla bile, düşünce hızımı yakalayabiliyorsam, benim için daktilo
uygun daktilodur.
Hala,
tuşların ortadan aşağıya ve yukarıya, artı alat ve üste dağılımının, bir
dildeki harf sayısıyla doğrudan ilintili olduğu kanısında değilim, hiç de
olmadım ama bunu kanıtlayamam.
Terslik
olsun diye yazmadım bunu. Bu işte bir terslik var ama 40 yıldır anlaayamadım.
Rahmetliye
güle güle diyorum.
(2 Eylül 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder