Cumartesi, Eylül 24, 2016

Ravi Shankar Monterey Pop’ta: Haziran 1967

Ağlatıcı.
Ağlatıcı bir güzellik.
Ağlatıcı bir hüzün.
Ağlatıcı bir gerçek ve gerçeklik. Hem müzik, hem görüntü öyle.
Dile kolay tam 50 yıl öncesi.
Dile kolay, ben o zaman bile varım.
Ravi Shankar’ı bana 1984’te Nuri Başoğlu tanıttı. Kendisini burada sevgiyle yadediyorum. Dünya Müziği, caz ve New Age’i ondan öğrendim.
Bana dinletiyi yapmayı, dinletiyi dinlemeyi de, dinletiyi anlamayı da, İstemi Evren öğretti. Onu da sevgiyle anarım. ‘Progressive rock’ı da ondan öğrendim.
Bu dinletiyi ve dinlemeyi epeyidir kendi kendime yapıyorum. Kendi kendime dinleti, 1998’de bilgisayar edinmeden kalma bir alışkanlık. 1989’dan beridir de kendi kendime içiyorum. Tek başıma içiyorum ve tek başıma müzik dinliyorum, şu anda da.
Bu 50 yıl, aynı zamanda tarihin % 1’i, aynı zamanda anlamlı bir örneklemesi.
Bu 50 yıl içinde, temel müzik türlerinin tamamını severek ama seçerek dinledim ve dinlettirildim / öğretildim.
Tüm klasik Dünya, Türk klasik, Türk halk, Türk pop, Türk arabesk, Türk rak, Türk caz, New Age, vs, vb, vd.
1963-1972 arasıki 10 yıl için, hiç kapanmamacasanıa açık bir radyo kültürümüz vardı aile evimizde.
1972-19080 için ise, Çalar Saat’lı, Aka Gündüz Kutbay’lı alternatif müzikler, rahmetli İsmail Cem sayesinde.
Gelelim konsere:
Bu aşırı gerçek bir müzik.
Ve artı:
Aşırı gerçek bir belgesel.
Tam da 1968’in Doğu’yu kaşfettiği dönem.
İşte bu hakikilik, bizim önümüzdeki 50 yılın belki yalnızca 1-2 yılında yeniden becerebileceğimiz bir gerçeklik.
Ağlamam o yüzden:
Ölen çocukluğumuza ve zihnimin içindeki bebek cesetlerime. Mahler’in 7 kardeşi ve 7 çocuğu ölmüş, ona ağıt yakmış; benim 14 benim öldü, hala ağıt yakamadım, şu an onlara ağlıyorum işte.
Tuhaf olan şey ise, kesinkes gözümle ve kulağımla ilk kez kaydına tanık olduğum ama önceden okumuşluğum olduğu, bu avangard müzik çizgisinin 1987 sonrasında korunamaması. Onu öven Downbeat tarafından bile.
Yetim bırakıldı o çizgi.
Ustalar işlevini yerine getirdi, çıraklar ihanet etti ustalara.
Shankar’ın ardılı olmadı örneğin, üstelik 50 yıl sonra bile hala geleneğin sürdüğü Hindistan’da bile.
Bu da ağlatıcı.
Ancak, birileri hep geri döner. Aristo için bile. Eratosthenes için muhakkak.
Ben de, kimbilir kaç yıl aradan sonra, Shankar’a geri döndüm.
Sevgiyle Shankar.

(16 Eylül 2016)

Hiç yorum yok: